Advertisement

Geçtiğimiz cuma günkü yazımızda, önde gelen merkez bankalarının para politikası uygulamalarında atmayı sürdürdükleri adımlara bağlı olarak, Türkiye'nin nominal ve reel faiziyle ciddi bir çekim merkezi haline gelmesinin, ihracat ve dış ticaret hadleri açısından bir risk oluşturabileceğini ifade etmiştik. Bu noktadan hareketle, TL'nin beklenenden hızlı değer kazanması halinde, Merkez Bankası'nın sürece müdahale edebileceği ihtimalini belirtmiştik.
Fiyat istikrarının beklenenden hızlı toparlanması ve finansal istikrar riski olarak cari açığın beklenenden hızlı azalması, TCMB Para Politikası Kurulu'nu 19 Temmuz'daki toplantıda acaba faiz konusunda bir adım atmaya yönlendirebilir mi? Biz bu soruyu veya senaryoyu perşembe kaleme aldık; ancak, yazının yayınlandığı gün Elazığ'da konuşan TCMB Başkanı Doç. Dr. Erdem Başçı "Yumuşak iniş tamamlandı, ama kemerleri çözmeyin" dedi. Başkanın mesajından, 19 Temmuz'da PPK'nın bir adım atmasının erken olacağı izlenimi aldık.

TCMB'NİN 'CAMBAZ MAHARETİ' GELİŞİYOR
Öyle bir konjonktürün içindeyiz ki, Türkiye'nin döviz kuru düzeyi ile faiz düzeyinin belirli bir hassas denge içerisinde yürütülmesi, Merkez Bankamız açısından bir ip cambazının kıvraklığı ve denge becerisi ile süreci yönetmek anlamına geliyor. Faiz koridoru açısından aşağı veya yukarı yönde atılacak herhangi bir fazladan adım, ya Türk ekonomisinin olası bir küresel resesyon sürecinden daha fazla etkilenmesini, Türkiye'nin de resesyon süreci ile karşı karşıya kalmasını ya da tersine ekonominin birdenbire aşırı ısınma sürecine girmesi ile, fiyat ve finansal istikrar riskinin yeniden yükselmesini gündeme getirebilir.
Bu noktada, dün açıklanan mayıs ayı sanayi üretim verileri de bu açıdan kritik önemde. Küresel ortamın tüm zorluklarına rağmen, bir önceki yıla göre yüksek seyreden ihracat hacminin Türkiye'nin büyümesine net katkı sağladığı görülüyor. Bu nedenle, mayıs ayında, 2011 'in aynı ayına göre 2.2 milyar dolara yakın artış yakalamış olan ihracat hacminin de katkısı ile, sanayi üretimi yüzde 5.9'luk artışı gördü. Bu durumun haziran ayında da tekrarlanması halinde, 2. çeyrek büyüme, yüzde 3'ün hemen altı veya üstü beklenirken, yüzde 3.5'in üstü dahi gelebilir.



2013'te ABD konuşulacak

Bir ay önce Bloomberg HT yayınında "2012'de Avrupa konuşulacak; ancak 2013'ün gündem maddesi ABD olacak" diyen Başbakan Yardımcısı Babacan'ın ifadelerini teyit eder şekilde konuşan Prof. Roubini, 2013 yılının ABD'nin çok konuşulacağı, başkanlık seçimleri sonrası ABD'nin Ortadoğu'da askeri operasyon riskinin daha da artacağı bir yıl olacağını ifade ediyor. Bu durumda, ABD Merkez Bankası'nın (FED) ek tedbirlerine ve merkez bankalarının koordineli çabalarına rağmen; 2013, 2008'i aratmayacak ölçüde zor bir yıl olacak ise, Türk ekonomi yönetiminin "pirinç kâğıdı" yırtmamak için adımlarını ustaca atması gerekecek.