Advertisement

Ne zaman piyasalarda son zamanlardaki gibi bir hareketlenme olsa, risk sözcüğü de tekrar moda olur. Amerika’da 200’e yakın halka açık dev kuruluşu kapsayan bir araştırmada; şirketlerde risk yönetiminin ana sorumlusu kim diye sorulduğunda çıkan sonuç oldukça ilginç: %51 CFO’lar, %49 Yönetim Kurulu Başkanları… Üstelik anket riski geniş bir çerçeveden ele alıyor: Sadece Operasyonel ve Finansal Riskler değil; Siber Güvenlik Riski, Rekabet, Regülasyon Değişiklikleri ve Satın Alma/Birleşmeler de var listede. Buradan çıkan iki mesaj var: 1) CFO’lar risk yönetimi konusunda oldukça ön planda, 2) Yönettikleri riskler sadece finansın oyun alanına giren riskler değil.

Ülkemizde ise, bankalar ve diğer finansal kuruluşları ayrı tutuyorum; risk denilince ilk akla gelen kuşkusuz görünürlüğü en yüksek, etkileri en ölçülebilir finansal riskler oluyor. Hatta enflasyon sinmiş, faizler inmiş, kurlar nispeten istikrarlı iken bu risklere bile odaklanma azalmıştı. Ama ekonomideki son gelişmeler, tabir yerindeyse şirketleri bu uykudan uyandırdı. Düşünün… Son bir seneye baktığımızda Eylül 2012’den Mayıs ortasına kadar hep 1,76 – 1,83 aralığında dalgalanan USD/TL kuru, son 2 aylık dönemde %10 artış gösterdi. Euro için de durum pek farklı değil. Peki, yalnızca bu kadar mı bir CFO’nun ajandasında olması gereken riskler?

Aşağıda belki de ülkemizde şu ana kadar hazırlanmış en kapsamlı listeyi, en derli toplu şekilde sunmaya çalıştım. Tabii ki bu risklere daha fazlasını ekleyebiliriz. Sonuçta daha ziyade Mali İşler fonksiyonlarının doğrudan müdahil olduğu bir seçki bizimkisi. Bazı riskler doğaları itibariyle ise iç içe geçmiş durumda. Ayrıca her şirkette tüm bu riskler geçerli olacak diye bir durum da söz konusu değil. Gene de, bu listeyi kullanarak firmanızı ufak bir teste tabi tutabilirsiniz. Burada şirketiniz için geçerli her kategori için kendi performansınızı puanlayın (1: Gelişime Açık 2: Yeterli 3: Yüksek Performans) Sonra da toplam puanınızı cevapladığınız soru sayısına bölüp basit ortalamayı hesaplayın. İsterseniz ağırlıklar atayıp, ağırlıklı bir ortalama da hesaplayabilirsiniz… Sonuç mutlaka size bir fikir verecektir ve eğer 2’nin altında bir ortalama puan alıyorsanız, birşeyleri geliştirmeye ihtiyacınız var.

Risk Kategorisi

Temel Hususlara Örnekler

  1. Piyasa Kaynaklı Riskler

  • Faiz Riski, Kur Riski, Açık Pozisyon Riski, Enflasyon ve Fiyat Dalgalanmalarından kaynaklanan risklerin yönetilmesi

  • İş Yapılan Ülkenin / Coğrafyanın Riskleri

  • Emtia Riski (Hammadde ve mamul fiyatlarındaki dalgalanmaların yönetilmesi)

  • Türev Enstrümanlarının doğru şekilde kullanılması

  1. Müşteri / Tahsilat Riski

  • Müşteri Limit ve Teminatları sürecinin doğru kurgulanması ve yönetilmesi

  • Alacak sigortaları; faktoring (Risk Üstlenme ve Teminat Hizmeti); forefaiting gibi araçların gerekli noktalarda devreye sokulması

  • Alacak vadelerinin doğru yönetilmesi

  • Şüpheli Alacaklar sürecinin doğru yönetilmesi

  1. Mevzuat ve Uyum Riskleri

  • Mali tabloların doğru prezentasyonu

  • Vergi mevzuatı ve ticaret kanunlarına, düzenleyici ve denetleyici kurumların çizdiği çerçevelere uyum sağlanması, vergi uyuşmazlığı - cezai yaptırımlar vb. risklerin önüne geçilmesi

  • Etkin vergi planlaması, vergi ziyanlarının önüne geçilmesi

  1. Sözleşme Riskleri

  • Her türlü sözleşmedeki finansal koşulların (fiyat, ödeme planı ve vadeler, para birimi, kur, vergi ve masraflar, garanti ve teminatlar, finansal yaptırımlar vb.) risk bakış açısıyla değerlendirilmesi

  1. Yatırımcı İlişkileri ile İlgili Riskler

  • Kredi Derecelendirme performansı

  • Piyasada doğru ve zamanında finansal veri paylaşımı ile itibar ve güven kaynaklı risklerin; spekülasyonların önlenmesi

  • Operasyonel – Ticari – Finansal veriler arasındaki tutarlılığın sağlanması

  • Finansal bilgilerin gizliliğinin korunması

  1. Yatırım Riski

  • Yatırım / Proje Finansmanının doğru finansal koşullar altında sağlanması

  • Yatırımların finansal fizibilitesinin risk – getiri dengesi açısından değerlendirilmesi (Yatırımın geri dönüşünde VAR-Riske Maruz Değer, risk bazlı değerleme)

  • Proje portföylerinin yönetilmesi ve önceliklendirmelerin yapılmasında finansal getirilerin karşılaştırılması

  • Teşviklerin gerektiği şekilde değerlendirilmesi

  • “Vergi Sonrası Fayda – Maliyet” analizlerinin yapılması

  1. Eko Sistem Riski (Karşı Taraf Riski)

  • Piyasada birlikte çalışılan başlıca tedarikçi, iş ortağı, distribütör / bayi gibi tarafların finansal açıdan ne kadar sağlıklı olduklarının takibi

  1. Likidite Riski

  • Nakit Serbestisinin sağlanması (Serbest Nakit =Net Gelir + Amortisman – İşletme Sermayesindeki Değişim – Yatırım Giderleri)

  • Vadelerin doğru şekilde yönetilmesi, vade uyumunun sağlanması

  • Güvenlik Marjı uygulamasıyla beklenmedik nakit çıkışlarının / spontane yatırım fırsatlarının yönetilmesi

  • Nakit sıkışıklığı veya atıl nakit pozisyonu risklerinin yönetilmesi

  • Nakit fazlalığı sonucu oluşabilecek fırsat maliyetinin yönetilmesi

  1. Stratejik Riskler

  • Farklı stratejik seçeneklerin, finansal pencereden karşılaştırılması

  • Senaryo bazlı değerlendirmeler ve risk analitiği uygulamaları

  • Karar destek sürecinde doğru finansal veriler sunulması ile yanlış kararların önüne geçilmesi

  1. Suistimal ve Hata Kaynaklı Riskler

  • Bütçe / fon takibi ile etkin kontrollerin gerçekleştirilmesi

  • Etkin mali analiz ve raporlamasının gerçekleştirilmesi

  • Doğru yetkilendirme mekanizması kurulması, görevler ayrılığı

  • Harcama / satın alma / harcırah / gider limit ve kontrolleri

  • İç ve dış denetçilerden destek alınması

 

Hayat sadece EBITDA değil…

Yukarıdaki risklere şöyle bir baktığımızda aslında mali tabloların hemen hemen her kalemine dokunan bir madde bulabiliriz. Bir şirket düşünün… Bütün bir sene üretim adına ne kadar verimlilik fırsatı varsa değerlendirmiş ve bu noktada büyük kazançlar sağlamış. Ancak aynı şirket, girdi olarak kullandığı emtia fiyatlarındaki ve kurlardaki dalgalanmaları doğru yönetememiş. Veya yeni yatırımlarını finanse etme adına yanlış stratejiler uygulamış; nakit akım projeksiyonlarını gerçekçi yapamamış. Nihayetinde de bırakın yukarıdaki verimlilikleri kara çevirmeyi, yılı zararla kapatmış. Bunlar rastlamadığımız örnekler değil. Belki de “Biz bunların hepsini zaten biliyoruz” diyeceksiniz. O zaman kritik soru “Bildiklerinizi uyguluyor musunuz?” ya da “Ne kadar etkin uyguluyorsunuz?” sorusu. Unutmayalım ki, riskler dönemsel olarak raporladığımız veriler yerine, sürekli yönettiğimiz gerçekler olmalı ve bu süreçte CFO’lara çok fazla sorumluluk düşüyor. Bununla birlikte tüm bu riskler şirketin stratejisi, ticari yaklaşımları, operasyonları ve yasal sorumluluklarının ayrılmaz bir parçası. Bu sebeple de CFO’lar bu gemiyi diğer birimlerin de katılım ve desteği ile yüzdürmeliler.

Risklerin getirilerin çok daha gerisinde kalacağı günler dilerim…