Advertisement

Finans denilince hemen insanın gözünde uçuşan rakamlar, Dolar – Euro simgeleri, aşağı – yukarı eksenli ok resimleri vs. canlanır. Ama gerçekten de “modern” finans bundan mı ibaret? En azından artık böyle bir dünyada mı yaşıyoruz? En son söyleyeceğim şeylerden birini baştan söyleyeyim: Başlık sakın sizi yanıltmasın, finans profesyonelleri için analitik olmak halen şart, hatta oldukça da popüler. Ama aslında sadece daha stratejik davranabilmek adına… Yani eskiden bir amaç gibi algılanan şey, artık bir araç.

Rakamlarla yönetmeye evet, rakamların bizi yönetmesine ise hayır!

Peki, nedir bu “stratejik finans” dediğimiz şey?

Yepyeni bir buluştan bahsediyor değiliz. Yıllardır CFO’nun ve modern finans fonksiyonunun evrim geçiren rollerini masaya yatırdık durduk. Bilhassa diğer iş birimleri için oynadığı “iş ortağı” rolüne vurgu yaptık. Ama son birkaç yılda bazı jargonlar ve  kavramlar; daha teorik gözüken noktalar tam yerlerine oturdu; daha da özümsendi. Zaten hepimizin bildiği “CFO’lar, CEO’ların sağ kollarıdır” efsanesi var. Efsane mi, gerçek mi diye sorarsanız; bunun yanıtını hakkaniyetle verebilmenin en iyi yöntemi, finans fonksiyonunun gerçekten de kurum içerisinde hangi finans dışı alanlarda, hangi spesifik konularda aktif olarak katılım ve katkı sağladığını masaya yatırmak olur. Bunu yaptığımda, gerçekten de etkileyici bir liste ile karşılaştım.

Listemde, özellikle CEO-Genel Müdür kademesi ile sıkça dirsek teması yaşanan epey bir alan var. Bunlardan bazıları:

Stratejik Hamleler: Halka Arz / Satın Alma / Birleşme / Bölünme / Tasfiye / Satış / Büyüme / Küçülme / Farklı Coğrafya – Pazar – Sektörlere Açılma / Önemli Varlık Alım – Satımları vb.

Stratejik Planlama, Performans ve Karar Destek: Karlılık vb. Analizler, Yönetim Raporlaması, İş Planı, Bütçe ve Tahminleme, Analitik Raporlama, Kurumsal Performans Yönetimi

Yatırımlar: Fizibilite, yatırımlarım geri dönüşü, teşvikler ve diğer mevzuatlar, lansman / pre-lansman / yeni ürün – hizmet geliştirme, arge-ürge harcamaları takibi, fayda analizi

Yatırımcı İlişkileri: Dış raporlama, derecelendirme, mali itibar, hisse performansı vb.

Kurum Değeri: Değer zinciri, kurum değerine katkı, takip ve ölçüm

Tabi diğer fonksiyonlarla güç birliği yapılan alanlar da eklenince resim iyice büyüyor. Sadece bazı örnekleri paylaşmak gerekirse:

Ticaret: Fiyatlandırma, promosyon, pazarlama harcamalarının geri dönüşünün analizi, gider kontrolleri, müşteri Finansmanı, tedarikçi finansmanı, tahsilat, gelir güvence

Operasyon ve Tedarik Zinciri: Maliyet yönetimi ve optimizasyonu, gider kontrolü, finansal verimlilik ölçümü vb

İthalat ve İhracat Operasyonları: Yurtiçi-dışı gümrük, döviz rejimi ve diğer benzeri mevzuatlara uyum, takip ve finansman vb.

Hukuk: Kontratlar (finansal koşullar), bilanço ve bilanço dışı hukuksal riskler

İç Kontrol ve İç Denetim: Mali kontrol ve disiplin, mevzuat takibi ve uyum, harcama analizleri, kurumun finansal sağlığı vb.

Kurumsal Risk Yönetimi: Finansal riskler, diğer risklerin finansal etkileri, risk – getiri dengesi

İşletme Sermayesi Yönetimi: İşletme Sermayesi optimizasyonu (Alacaklar, Borçlar ve Stoklar)

Piyasa ve Rakip Analizi: Ülke, Pazar, bölge, rakipler için Finansal kıyaslama ve analizler, istihbarat çalışmaları vb.

Varlık Yönetimi: Gayrimenkul yönetimi, tesis yönetimi, kiralama, değerleme vb.

İnsan Kaynakları: Özlük hakları, Seyahat ve Masraf Yönetimi vb.

Bilgi Teknolojileri ve Kurumsal Hafıza: Ana veri yönetimi, bilgi yönetimi, doküman yönetimi, yazılım projeleri, arşivleme ve yedekleme, raporlama vb.

Sektörden sektöre, şirketten şirkete bazı değişiklikler gösterse de, ve bu liste çok daha uzatılabilecek bir liste olsa da aslında sırf yukarıda sıraladıklarımız bile mali işlerin aslında şirketin içerisindeki etki alanının genişliği ve derinliği hakkında bize önemli bir ipucu veriyor. Buraya kadar her şey güzel...

Kritik soru ise bu işbirliğinin şirketlerde ne derece başarı ile işletilebildiği. Her birimiz ayrı bir siloda mı çalışıyoruz, yoksa ortak hedeflere doğru yüzen bir filoda mı? Unutmayalım ki güçlü bir finans fonksiyonu olmadan, güçlü bir şirket olunmaz. Bu da ancak filoyu yüzdürmeyi başaran şirketlerde mümkün olur…