Advertisement

Geçen hafta Merkez Bankası yılın ikinci enflasyon raporunu yayınladı. Raporun genel havası yılın ilk raporundan pek farklı değil. Tablodan da görüldüğü gibi, 2012 ve 201 3 yılı sonları için enflasyon tahmininin orta noktası aşağı yukarı iki raporda da aynı. Tahminlerin yüzde 70 olasılıkla alt ve üst sınırları 0.1 ile 0.2 puan arasında değişmiş. Değişme petrol fiyatlarına yönelik varsayımlardaki artıştan kaynaklanıyor.
Yüzde 70 olasılıkla 2012 yılı sonuna yönelik enflasyon tahmin aralığı birinci rapora göre ikinci raporda yüzde 0.4 kadar daralırken, 201 3 yılı sonu için yapılan tahminlerde alt/üst sınır aralığı değişmemiş. İkinci raporda parasal sıkılaştırmanın önümüzdeki dönemde daha sık yapılacağına yönelik önemli bir vurgu var.

PARASAL DURUŞ KURLARA MI ENDEKSLİ?
Raporun anlatımından "ek parasal sıkılaştırma" teriminden bankaların Merkez Bankası'ndan aldığı fonların ortalama maliyetinin yüzde 10'un üzerine çıkması ve/veya toplam fonlamanın düşmesi anlaşılıyor. Geçen yılın ekim ayından bu yana üç kez parasal sıkılaştırmaya gidilmiş, ortalama fonlama maliyeti aralık ayında yüzde 12'lere tırmanırken, mart ve nisan aylarında geçici olarak yüzde 10 civarına gelmiş. Geçen yılın ekim ayındaki asıl sıkılaştırma fonlama maliyetinde fazla bir kıpırdanma yaratmadan fonlama miktarında sert bir düşüş olarak görünüyor.
Merkez Bankası uzun bir aralıktan sonra ilk kez "Enflasyon hedefi önceliğimizdir" diyor. Galiba enflasyonun yüzde 10'un üzerine tırmanması enflasyon hedefini öncelikli duruma getirdi. Enflasyonun yüzde 10'un üzerine çıkmasının önemli bir nedeni daha önceki gevşek para politikasının uluslararası piyasaların karışmasıyla birleşmesi sonucunda döviz kurlarının fırlamasıydı. Bir anlamda, döviz kurlarını fırlatmak Merkez Bankası politikasının bir parçasıydı.
Şimdi, Merkez Bankası döviz kurlarının geldiği yerden memnun. Bu aşamada, Merkez Bankası bugünkü düzeylerinden döviz kurlarının ne çok artmasını ne de çok düşmesini arzuluyor. Ek parasal sıkılaştırma olarak nitelenen durumlar da hep döviz kurları üzerine yukarı yönde baskı yaşandığı dönemlerde oldu. Bir anlamda günlük para politikası döviz kurlarına endekslendi.

NEDEN DAHA SIK EK SIKILAŞTIRMA?
"Önümüzdeki dönemde daha sık ek parasal sıkılaştırmaya gidilebileceği" vurgusunun Merkez Bankası'nın döviz kurları üzerinde yukarı yönlü daha sık baskılar oluşabileceği beklentisinden mi yoksa bugünkü parasal duruşun enflasyonu hedeflenen patikada tutmayabileceği beklentisinden mi kaynaklandığını kestirmek zor. Büyük bir olasılıkla, döviz kurları sepet bazında 2 ile 2.08 arasında kaldığı sürece enflasyonun hedeflenen doğrultuda gelişeceği beklentisi Merkez Bankası'nda hâkim.
Özellikle 2012 yılı sonuna yönelik tahminlerde "baz etkisi" olgusu önemli bir rol oynuyor. Geçen yılın mayıs ayında aylık enflasyonun yüzde 2.4 çıkması nedeniyle bu yılın mayıs ayında yıllık enflasyonda sert bir düşüş bekleniyor. Yılın son üç ayında da geçen yılın aynı döneminde yaşanan döviz kurlarından enflasyona geçişin yıllık enflasyon rakamlarından çıkmasıyla ikinci bir baz etkisinin devreye gireceği hesaplanıyor. Aslında, bu yılın nisan ayında da benzer bir baz etkisi bekleniyordu, ama enerjiye yapılan zamlar hesapları bozdu.
Başkan enflasyon tahminini güçlü bir taahhüt olarak niteledi. Yüzde 6.5 tahmin mi, yeni bir hedef mi? Ancak hedef için taahhüt verilebilir, tahmin için değil. Enflasyon çift haneye fırlayınca, Merkez Bankası tahmini taahhüt haline sokarak galiba ücret ayarlamalarını yönlendirmek istiyor.