Advertisement

Heyecanlı günler yaşıyoruz. Bir yandan Gezi Parkı'nda yaşananları takip etmeye çalışırken diğer yandan ekonomiyi izlemek kolay olmuyor. Uyanır uyanmaz internet üzerinden başlayan hayat, televizyon ve gazetelerle devam ediyor. İyi ki sanal âlem var.
Böylesi bir ortamda ekonomiyi yakından ilgilendiren üç açıklama birbiri ardına geldi.

PARASAL SIKILAŞTIRMA VE DÖVİZ SATIM İHALESİ
Önce Merkez Bankası, kısa süreli parasal sıkılaştırmaya gideceğini duyurdu. Amacı, "döviz piyasasındaki aşırı oynaklığın fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki olası etkilerini gidermek"miş.
Diğer bir deyimle TCMB kurlarda görülen yukarı hareketten rahatsız olduğunu ilan etmiş oldu. "Benden ucuz TL alarak piyasadan döviz almanıza gönlüm razı değil" mesajını verdi. Bir anlamda kısa vadeli TL varlıkları satıp parasını yurtdışına çıkarmak isteyen sıcak paracıları uyarmış oldu.
Ardından döviz alımlarına başladı. Birkaç ihale yaptı. Ama bir yandan likiditeyi kısarken diğer yandan satış ihalesi açması yatırımcının kafasını karıştırdı. Dışarının da etkisiyle talep durmadı.
Uygulamaların kısa süreli olması önemli. Çünkü döviz çıkışları durmazsa, bankanın hiç istemediği şey olur; faizler yükselmeye başlar.

CARİ AÇIK BÜYÜYOR
İkinci veri nisan ödemeler dengesi rakamlarıydı. Son birkaç aydır düşme eğiliminde olan cari açık tekrar artmaya başladı. Geçen yıl 4.5 milyar dolar olan aylık açık 8.2 milyar dolara yükseldi. Dört aylık açık 24.3 milyar doları geçmiş. Net hata ve noksandaki 5.6 milyar dolarlık çıkışları da eklerseniz açık 30 milyar dolara ulaşıyor.
Ancak üzerinde en çok durulması gereken konu açığın finansmanında görülen gelişmeler. Gelen doğrudan yabancı sermaye geçen yıldan daha az. Buna karşılık yabancıların kamu borç senedine olan ilgisi artıyor. Dört ayda gelen para 15.8 milyar doları aşmış. Yanı sıra reel sektörün ve bankaların dışarıdan getirdikleri döviz kaynakları da bu rakama eklenince, ekonomiye gereğinden fazla döviz girmiş.
Kısacası dolarizasyon hızla devam etmektedir.

BÜYÜME BEKLENENDEN İYİ
2013 yılının ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 3 büyümüş. Umarım bu rakam birkaç ay sonra revize edilmez. Örneğin sanayi yüzde 2.8 büyürken, elektrik ve gaz üretiminin yüzde 3 küçülmesi açıklanmaya muhtaç bir veri.
Beklenenden iyi gelen büyümenin arkasında hanehalkının yüzde 2.1; kamunun yüzde 2.9'luk katkısı var. Hanehalkının katkısı tüketimden geliyor. Devlet ise yatırımlara ağırlık vermiş. Dış ticaretin büyümeye katkısı ise sıfıra yakın.
Ama yılın kalan bölümü için bir sıkıntı var. Büyümenin ihracatla ivme kazanması zor, içerideki tüketime ve yatırımlara bağlı. Özel sektör uzun zamandır yatırım yapmıyor. Kamu seçim dönemi nedeniyle yatırıma ve tüketime devam edecek. Özelleştirme gelirleri kamu açığının büyümesine engel olacak.
Ancak hanehalkının tüketimini çoğaltması için daha çok borca ihtiyacı var. Peki, ucuz krediyi verecek olan bankalar kaynak nereden bulacaklar? Bunun iki adresi var: yeni döviz girişleri ve TCMB kaynakları.
Yeni döviz girişi için sıcak paracıya daha fazla getiri garantisi vermek, faizleri yükseltmek lazım. Yani "faiz lobisi" devreye girecek. Bugünlerde zor.
O zaman iş Merkez Bankası'na kalıyor. O da çok haklı olarak piyasaya ucuz para verince, risklerin arttığına inananların döviz alıp çıkmalarına, şimdilik, yardımcı olmak istemiyor.
İş dönüp dolaşıp yine gerilimi düşürmeye, riskleri azaltmaya ve ekonomiyi daha fazla dolarize etmemeye geliyor.