Advertisement

Cari açık, bütçe dengesi, FED derken bir ekonominin olmazsa olmazı, üretimi unuttuk. Artık üretime yönelik yatırımlardaki gelişmeler popüler konular değil. Halbuki işin özü burası. Üretmeyen, istihdam yaratmayan bir ekonomi hastalıklıdır. Tedaviye ihtiyacı vardır.

Hizmet sektöründe sermayedarı tamamen yabancı olan bir yabancı banka, hizmet verebilmek için şubesini Rize’de açmak, Türkçe konuşmak zorundadır. Buna karşılık sanayi sektörü çoğunlukla dış rekabete açıktır. Dışarıdan hastalık kapması daha kolaydır. Küreselleşen dünyada ağır rekabet şartlarına dayanabilmek ve üretmek kolay değildir. Ucuz hammadde bulmaktan tutun işgücünün kalitesine kadar birçok faktörü bir araya getirip üretmeniz gerekir. Dünyadaki her türlü yeniliği yakından izlemeniz bir zorunluluktur. Bunlardan geri kalırsanız mal satamazsınız. İçeride üretimi bırakırsınız. Üretmeyince, ekonomi ithal etmek zorunda kalır. Daha çok ithalat, daha büyük cari açık demektir. Dolayısıyla her işin başı üretimdir. Onun can damarı da sanayidir. Türkiye’de uzun zamandan bu yana, büyük sanayi tesis açılışlarını özledik. Yıllık yayımlanan bir sanayi envanteri olmadığı için, açılan mı çok kapanan mı bilemiyorum. Dünyada üretimi, istihdamı, daha doğrusu ekonominin uzun vadeli geleceğini öne çıkaran ülkelerin yöneticilerinin gündemi biraz faklı. Bir yanda kur savaşları, diğer yanda bölgesel serbest ticaret anlaşmalarıyla uğraşırken, sanayide yenilikleri uygulamayı ve üretimi artırmayı hedefliyorlar.

DEĞİŞİM HIZLANDI

Bizde de yenileme ve yeni sanayi yatırımları için bir atılım başlatmak lazım. Çünkü dünyada üretimde, sanayi sektöründe yeni trendler konuşuluyor. Daha ucuz ve çok üretim için yeni teknolojiler, yöntemler ve işletme modelleri tartışılıyor.

Çok ilgimi çekenlerden biri 3 boyutlu yazıcıların üretime getireceği yeni ivme. Öyle şeyler yazılıp konuşuluyor ki... Örneğin artık bazı fabrikalarda ürünün parçalar halinde değil bütün olarak üretiminin çok ucuzlayacağından bahsediliyor. Basit bir örnek, artık ayağınıza özel ayakkabıların hazırlanması çok kolaylaşacak. Ama bu arada sanayi korsanlığı da artacak. Anladığım kadarıyla, 1980’li yıllarda bilgisayarların üretimde kullanılmaya başlamasına benzer değişimler gündemde. Çocuklarımızın üretim dünyası çok farklı olacak. Heyecan verici bir gelişme gibi görünüyor. Diğer bir örnek robot teknolojisinin kullanımı. Artık akıllı robotların üretimde kullanıldığı fabrikalar var. Bazı arızalara müdahale edebiliyorlarmış. Teknoloji yoğun üretimlerde verimlilik çok yükselmiş. Özellikle Almanların bu konuda hızla ilerledikleri ve maliyetlerde hızlı düşüşle beraber ihracatta rekabet üstünlüklerini ele geçirdikleri biliniyor.

Diğer sanayileşmiş ülkeler ve Çin onlara yetişmek için şartlarını zorluyorlar. Emek yoğun teknoloji kullanılan fabrikaların, Hindistan, Bangladeş, Vietnam gibi ucuz emek ülkelerine göç ettiklerini biliyoruz. Ama bunun da bir sonunun olacağı kesin. Dünyada yaşanmakta olan değişim sürecine, üretim teknolojilerindeki değişime ayak uydurmak için yoğun bir çaba sarf ediyorlar. Çin Komünist Partisi bile yeni nesil reformlar için toplanıyor. Umarım benzeri bir duyarlılık, iktidar olsun muhalefet olsun bizdeki siyasetçilerin de gündemine gelebilir. Konu uzun vadeli bakış açısını gerektirdiğinden tek partinin kararına bırakılmadan, ulusal bir mesele olarak ele alınabilir. Aksi halde eğitimde olduğu gibi her parti iktidara geldiğinde değiştirilen uygulamalar olursa ameliyattaki hasta, doktorların sık karar değiştirmesi nedeniyle masada kalabilir.