Advertisement

 

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, 2018-2020 yıllarını kapsayan “Yeni Orta Vadeli Program”ı (OVP) açıkladı.

OVP'de bir çok sektörü yakından ilgilendiren kararlar var.

Ama bunlar arasında bizim en çok dikkatimizi çeken tarım ve gıda sektörünü çok yakından ilgilendiren özelleştirme hedefleri.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, özelleştirme uygulamalarına program döneminde de devam edeceklerini ve önümüzdeki yıl için özelleştirme geliri hedefinin 10 milyar lira olduğunu söyledi.

Ağbal, 2019 ve 2020 yılları için de 10'ar milyar liralık özeleştirme hedeflediklerini vurguladı.

Türkiye Şeker Fabrikaları'na bağlı fabrikalardan önceliklendirme yaparak özelleştirmelere devam edeceklerini kaydeden Ağbal, özelleştirme programını hızlandırmayı planladıklarını dile getirdi.

Peki bu sektör açısından ne anlama geliyor?

Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. stratejik önemde bir işletme ve özellikle şeker sektörü açısından kritik bir pozisyonda.

İktisadi bir devlet teşekkülü konumundaki Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. pancardan şeker üreten ve bu sektörde yüzde 50'den fazla paya sahip bir kuruluş.

Bugün itibariyle 25 şeker fabrikası, 4 alkol fabrikası, 2 Makine fabrikası, 1 Elektromekanik Aygıtlar Fabrikası, 1 Tohum İşleme Fabrikası ve 1 Araştırma Enstitüsü'ne sahip olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin yurt çapında kurduğu 150'den fazla bölge şefliği ve 300'ün üstünde pancar alım merkezi bulunuyor.

Şirketin bir de yurt dışı yatırımı söz konusu...

1996 yılında yapımına başlanan ve 1998'de tamamlanarak günde 3 bin ton pancar işleme kapasitesine sahip Özbekistan Horezm Şeker Fabrikası'nda yüzde 53,7 paya sahip olan Türkşeker, herhangi bir şirket değil.

2016 yılında İSO 500 sıralamasında 21'inci sırada yer alan kuruluşun geçen yılki net satış rakamı 3,6 milyar lirayı aşıyor.

9 bin kişiye istihdam yaratan şirketin aktif toplamı ise 3 milyar 861 milyon lira seviyesinde.

Sadece bu açıdan baktığınızda bile Türkşeker'in özelleştirilme kararı sektördeki bir çok dengeyi de ciddi biçimde değiştirebilir.

Ama asıl mesele “Bundan sonraki dönemde Türkiye'nin şeker ihtiyacının karşılanmasında pancar mı ön planda olacak yoksa mısır şurubu mu?“ sorusuna verilecek yanıt.

Ve bu sorunun cevabı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin özelleştirme kararı ve sürecinde yatıyor.

Cevaptan çıkacak sonuç da Türkiye'de pancar üretiminin kaderini ve Türkiye'nin bu alandaki politikasını belirleyecek.

Başlıkta bahsettiğimiz denge de tam burada yatıyor...

"BU KONUYU 40 KERE DÜŞÜNMEMİZ LAZIM"

Hatırlarsanız 20 Eylül 2016'da Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın bu konuda çok önemli bir açıklaması vardı.

Aynen aktaralım...

Ağbal, "Şeker sektörünün özelleştirilmesi, özelleştirme programında olan birçok şirketin özelleştirilmesinden çok farklı. Benim kanaatim bu... Yani TÜPRAŞ'ı özelleştirebilirsiniz, orada bir şirket var. Mega bir üretim fabrika ortamı var. Onun altında tarım üreticisi yok. Türk Telekom'u özelleştirebilirsiniz ama iş, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine geldi mi bu konuyu 40 kere düşünmemiz lazım" diyerek meselenin ne kadar hassas olduğuna vurgu yapmıştı.

Aslına bakarsanız Türkiye Şeker Fabrikaları'nın özelleştirme süreci yeni değil.

Daha önce de zaman zaman gündeme gelmiş ve sonra rafa kaldırılmıştı.

Şimdi yeniden gündememize girdi.

Biz de tıpkı Maliye Bakanı Ağbal gibi şeker sektöründe özelleştirmenin çok kritik ve stratejik önemde olduğunu düşünüyoruz.

40 değil belki 140 kez düşünülmesi gerektiğini savunuyoruz.

Neden mi?

Nişasta bazlı şeker çıkmadan önce Türkiye’de yaklaşık 20 milyon ton şeker pancarı üretimi gerçekleştirilirken, bugün üretim 3 milyon ton azalarak 17 milyon tonlara gerilemiş durumda.

Bildiğiniz üzere uzun zamandır sektörde önemli bir tartışma konusu var.

Nişasta bazlı şeker kotasının artırılması noktasında yoğun faaliyet gösteren sanayiciler bir tarafı temsil ederken, diğer tarafta ise pancardan şeker üreten bir sanayi kesimi var.

Türkiye’de şeker sektörü bünyesinde 7 tane pancar şekeri üreticisi ve 5 nişasta bazlı şeker üreticisi olmak üzere birbirine rakip 12 şirket faaliyet gösteriyor.  

Sektörde ayrıca kota hakkı bulunmayan ve kota tahsis edilmeyen 5 adet nişasta bazlı şeker üreten şirket bulunuyor. Söz konusu şirketlerin de yıllık toplam üretim kapasitesi yaklaşık 350 bin ton ve üretimlerinin tamamı ihraç ediliyor.

Türkiye'de 2016/2017 dönemine ait pancar şekeri üretim kotası 2 milyon 500 bin ton iken izoglukoz (NBŞ) kotası ise 265 bin ton seviyesinde.

Sektörün denetimi noktasında önemli bir misyonu bulunan Şeker Kurulu'na ise 1 yılı aşkın süredir atama yapılmıyor.

Haliyle de sektörde üretim ve mevcut kotalar kontrol edilemiyor.

Şeker piyasasında bir başı boşluktan bahsedersek yanlış olmaz.

Bir tarafta pancar şekeri üretiminin maliyet ve satış fiyatına yönelik tartışmalar ile atıl kapasite iddiaları sürerken, öte yanda kamuoyunda nişasta bazlı şekerin (mısır şurubu) sağlık üzerindeki etkileri tartışılıyor ve kaygılar dile getiriliyor.

Gelelim işin ekonomik boyutuna...

Pancardan elde edilen şeker sektörünün Türkiye'de 3 milyar doları aşan bir katma değer yarattığı hesaplanıyor.

Türkiye'nin yıllık şeker ihtiyacı yaklaşık 3 milyon ton civarında iken şeker pancarı fabrikaları yılda yaklaşık 2,3 milyon ton üretim yapıyor.

Yaklaşık 350 bin çiftçi ailesi bu işten ekmek yiyor.

Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, burada önemli bir noktaya dikkat çekerek, “Buna rağmen stok kalıyor. Geriye kalan ihtiyaç başka yollarla ikame ediliyor. Bu hem ekonomik hem sağlık açısından konuşulması gereken bir konu" diyor.

Türkşeker'in özelleştirilmesinin uzun zamandır programda olduğunu belirten Gök, “Dünyada şeker fabrikalarının özel şahıslar için özelleştirildiği vaki değil. Bu noktada yanlış bir karar alınmaması lazım” diyor.

Gök, şeker fabrikalarının dünyadaki yapılarının iyi analiz edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Dünyada şeker fabrikalarının kooperatifler eliyle yönetildiğine dikkat çeken Gök, özelleştirme yerine devletin ve üreticinin içinde olduğu bir model geliştirilmesinin daha faydalı olacağını savunuyor.

Şeker konusu öylesine, herhangi bir konu değil...

Kendi içinde bir çok dengesi var...

Bir yazıda tamamını anlatmak güç olsa da biz özetini yazmaya çalıştık.

Sadece sektörü değil 80 milyon tüketiciyi de yakından ilgilendiren bu konu oldu, bittiye getirilmemeli...

Üzerinde çok konuşulması ve tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com