Erşan Et konkordato ilan etti: Kırmızı et sektöründe alarm zilleri
Türkiye’de kırmızı et sektörü uzun süredir maliyet baskısı, talep daralması ve finansman yükü üçgeninde sıkışmış durumda.
Zincirin her halkasında tablo farklı gibi görünse de sorunların özü aynı: Artan maliyetleri karşılayamamak, düşen talebi toparlayamamak ve yüksek finansman maliyetinin altında ezilmek…
Besiciler, yem ve diğer girdi fiyatlarının artmaya devam ettiğini, buna karşın satış fiyatlarının maliyetleri karşılamadığından yakınıyor.
Entegre tesisler ve mezbahalar, besiciden gelen fiyat artışlarını anında üstlenmek zorunda kaldıklarını ancak zincir marketlere ve büyük müşterilere uzun vadeli satış yaptıkları için aradaki finansman yükünün sırtlarına bindiğinden şikâyetçi.
Vatandaş ise alım gücü düştüğü için kırmızı ete ulaşmakta her geçen gün daha çok zorlanıyor.
Aslında bu sorunlar yeni değil...
Meseleyi sık sık yazıp çiziyor, üzerine konuşup tartışıyoruz.
Ancak geçtiğimiz günlerde sektörde önemli bir oyuncunun konkordato ilan etmesi, yaraların ne kadar derinleştiğini bir kez daha ortaya koydu.
Çok sayıda ulusal zincir market ve fast food şirketine et ve et ürünleri tedariki sağlayan ve sektörün önde gelen şirketleri arasında yer alan Erşan Et konkordato ilan etti.
Bilecik’te küçük bir kasap dükkânı ile başlayan şirket bu yıl 26’ncı yılını kutluyordu.
1999 yılında Bilecik- Eskişehir Karayolu üzerinde kurulan tam entegre tesiste kesim işleminin yanı sıra karkas et, kemiksiz et, şarküteri ürünleri, ileri işlenmiş et ürünleri ve dondurulmuş ürünler üretiliyordu.
Ancak son yıllarda yaşanan finansal sıkıntılar yüzünden zor bir süreçten geçen şirket konkordatoya başvurdu ve Bilecik 3. Asliye Mahkemesi, 8 Ağustos’ta aldığı kararla Erşan Et’e 3 ay süreyle geçici mühlet tanıdı.
Haliyle de gözler kırmızı et sektörüne çevrildi.
Zira sektörde öne çıkan isimlerle konuştuğumuzda sıkıntıda olan tek şirketin Erşan Et olmadığını öğreniyoruz.
Bu konuda herkes tedirgin ve haklı olarak temkinli konuşmayı tercih ediyor.
Biz de sahadan gelen bilgiler ve yorumlar ışığında sektörün içinde geçtiği durumu sizlere aktaralım istiyoruz.
Konuştuğumuz sektör temsilcileri isimlerini vermek istemiyor ama bize piyasadaki durumu net şekilde özetliyorlar.
SATIŞLAR DÜŞTÜ, MALİYET ARTTI
İlk konuştuğumuz sektör temsilcisi Erşan Et için “Türkiye’nin et sektöründe akla gelen ilk 3-4 firmadan bir tanesi” ifadesini kullanıyor.
Erşan Et’in asıl işi mezbaha ve toptan karkas et satışıyken 5-6 yıl önce şarküteri işine de girdiklerini ve şarküterinin çok zor bir pazar olduğunun altını çiziyor.
Firma sahiplerinin dost sohbetlerinde “Etten pazara kazandım ama şarküteride çok bedel ödedim” dediğini aktarıyor.
Düşük ciro ve kâr marjına ek olarak yüksek finansman maliyetinin sektörde birçok şirketi yormaya başladığını anlatan sektör temsilcisi, “Türkiye genelinde kasaplarda et satışları yüzde 40-50 civarında düştü. Şarküteride bu düşüş yüzde 30-35 düzeyinde. Türkiye'de kişi başı yıllık kırmızı et tüketimi 10 kilogramın altına geriledi. Söz konusu düşüşler, tedarikçi firmaların cirolarını eritirken, kâr marjlarını neredeyse yok etti. Üstüne yüksek faiz ortamı eklenince tablo daha da ağırlaştı. Mevcut finansman ortamı deyim yerindeyse şirketlerin nefesini kesiyor” diyor.
Tedarikçi firmaların yaşanan konkordatolardan çok olumsuz şekilde etkilendiğini altına çizen yetkili, mevcut tabloyu şöyle özetliyor: “Piyasa durgun, ciro düşük, kar marjı az ama finansman maliyetleri çok yüksek. Sektörün yüzde 30’u finansal açıdan çok zor bir dönemden geçiyor. Özellikle yüksek kredi kullanımı olan ve sermaye yapısı zayıf durumdaki şirketlerden önümüzdeki aylarda konkordato haberleri gelebilir. Eylül ayı ve sonrasında bu tür sıkıntılara düşen başka firmaları da duyabiliriz.”
45 GÜN VADENİN 1 KG ETE MALİYETİ 15 TL
Konuştuğumuz bir diğer sektör temsilcisi vadelerin sektörde önemli bir sorun teşkil ettiğinden bahsediyor.
Besici ile mezbahalar arasında eskiden 30-45 gün olan vadelerin artık çok daha kısa tutulmaya çalışıldığını hatta bazı firmaların peşin satışa döndüğünü kaydeden sektör paydaşı, buna karşın zincir market ve bazı büyük alıcıların hâlâ 60-90 güne varan vadeler talep edebildiğini söylüyor.
Bunun da hem nakit akışını bozduğunu hem de borç yükünü artırdığını dile getiren sektör paydaşı, ortaya çıkan maliyet yükünü basit bir hesapla şöyle özetliyor: “Artık sektörde vadeler bitti, et ticareti peşine döndü. Yaptığımız hesaplamalara göre bugün 45 gün vadenin bir kilogram ete maliyeti 15 TL civarında. Besicilerden mal alırken fiyat geçişleri et entegre tesislerine anında yansıyor. Ama aynı ürünleri zincir marketlere en az 30 gün vade ile verdikleri için aradaki farkın maliyeti entegre işletmelerin sırtına biniyor. Sektör şuan peşin alıp vadeli sattığı için hem alırken hem satarken zarar ediyor. Sektörün yarıya yakınının sırtında normalin üzerinde bir borç yükü var. Birkaç istisna dışında et sektöründe yeni yatırımlar, yeni tesis inşaları durdu.”
SEKTÖRDE KONKORDATO RİSKİ ARTTI
Krediyle büyüme trendinin ülkedeki ekonomik iklimin bozulmasıyla birlikte sektörü çıkmaza soktuğunu kaydeden sektör paydaşı, özellikle yüksek kredi kullanımı olan ve sermaye yapısı zayıf şirketlerde konkordato riskinin arttığının altını çiziyor.
Sektör paydaşı, “Krediyle büyüme stratejisi, ekonomideki iklim değişince ters tepti. Eskiden yüksek borçluluk bile, işleyen piyasa sayesinde tolere edilebiliyordu. Şimdi ise düşen talep ve daralan pazar bu toleransı ortadan kaldırdı” diyor.
Konuştuğumuz ikinci sektör temsilcisi ağız birliği etmişçesine benzer tespitlerde bulunuyor: “Sonuçta, üreticiden tüketiciye kadar uzanan zincirin her halkasında çarklar yavaşladı. Vade uzadı, ciro düştü, mevcut kar oranları borç ve faiz yükünü çevirmeye yetmiyor. Talep toparlanmaz, faizler gerilemez ve finansman koşulları iyileşmezse, önümüzdeki aylarda sektörden daha fazla ‘kötü haber’ duyma ihtimalimiz yüksek.”
Anladığımız kadarıyla kırmızı et sektörü belki de uzun zamandır olmadığı kadar kırılgan bir dönemin içinde.
Bu kırılganlık sadece şirket bilançolarında değil, tedarik zincirinin bütününde hissediliyor.
Meselenin tüm boyutunu anlamak ve aktarmak adına bir başka sektör temsilcisiyle konuşuyoruz.
SÜREÇ ARTIK YÖNETİLEMİYOR
Üçüncü sohbetimizden de benzer durum tespitlerini not alıyoruz.
“Kırmızı et sektörü faizlerin bu kadar yüksek olduğu ve finansal sıkıntıların arttığı bir dönemde bu süreci artık yönetemiyor” diyen sektör temsilcisi, “Vatandaşın satın alma gücü zayıfladığı için talep de sert şekilde düştü. Şirketler elindeki malı döndüremiyor. Ne üretici ne de tüccar için karlı bir dönem değil. Besici, et tüccarı, entegre işletmeler ya da sanayici fark etmeksizin sektörün tüm paydaşları finansal açıdan zor bir süreçten geçiyor” diyor.
Bilançolarda kısa vadeli borçlanmaların çok yüksek olduğunu ifade eden sektör temsilcisi, bizimle son olarak şu tespitini paylaşıyor: “Eskiden de sermaye rasyoları böyleydi belki ama o zamanlar iş vardı. Talep güçlüydü, piyasa canlıydı ve çarklar bir şekilde dönüyordu. Artık böyle bir tablo yok. Entegre tesislerin peşin ya da çok kısa vadeli alımlarına karşı satışlarında vade süreleri uzadı. Bazıları 90 gün vadeye kadar çıkıyor. Hem üretim hem de ticaret tarafına baktığımızda tedarik zincirinin kırılmaya başladığına şahit oluyoruz.”
Tam bu yazıyı yazarken telefonumuz çalıyor.
Bu sefer sektörden bir başka temsilci bizi arıyor.
O’nunla da bu konuyu konuşurken 2020’de beri sektörün sıkıntı içinde olduğunu ancak bu yıl faiz yükünün çok daha fazla hissedildiğini söylüyor.
“Artık besi de mezbaha da para kazandırmıyor. Sektörde şirketlerin en az yüzde 40-50’si finansal açıdan zorda. Et sektörünün finansal döngüsüne sermaye yetişmez, kredi desteğiyle yürüyen bir sektörüz. Şuan realiteye baktığımızda sektörün bankalardan temin ettiği paranın yıllık maliyeti yüzde 55 seviyelerinde. Burada pazarlık şansımız da yok çünkü bankalar zaten parayı vermek istemiyor” diyor.
Sektörde 2023’ten bu yana irili ufaklı 25 civarı şirketin konkordatoya başvurduğunu kaydeden sektör temsilcisi, “Önümüzü göremiyoruz. Bunca zaman bedel ödedik ve ödemeye devam ediyoruz. Ama işin daha kötüsü bu bedeli daha ne kadar ödeyeceğimizi öngöremiyoruz. İleriye dönük olumlu hissiyatımızı kaybettik. Pozitif enerjimizi yitirdik. Türkiye’nin bazı bölgelerinde 50-60 yıllık firmaların bile ağır bedeller ödemelerine rağmen sıkıntıya düştüğünü ve zorda olduklarını duyuyoruz” diyor.
Özetle pek çok sektörde daha sık gündeme gelen konkordato ve iflas haberlerinden maalesef tarım ve gıda sektörü de azade değil.
Sektör temsilcileri sohbet sırasında bizde kalması kaydıyla bazı off the record bilgiler de verdiler.
Ancak çıkardığımız sonuç bizi açıkçası daha da kaygılandırdı.
Zira bu sonbahar ve kış kırmızı et sektörü açısından oldukça sert geçecek gibi duruyor.
Umarım yanılırız.