Sanayi üretimi faizler ve ithalat

T&Uuml;İK, Sanayi &Uuml;retim Endeksi verilerini a&ccedil;ıkladı. &Ouml;nce bir kafa karışıklığı yaşandı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış rakam konusu, bizzat T&Uuml;İK Başkanı ndan gelen a&ccedil;ıklamalar sonrasında anlaşılabildi.Toplam sanayi &uuml;retimi yıllık y&uuml;zde 1.6 arttı. Alt sekt&ouml;rler a&ccedil;ısından bakınca &uuml;zerinde &ccedil;ok ama &ccedil;ok dikkatle durulması gereken bir gelişme g&ouml;ze &ccedil;arpıyor. İmalat sanayi sekt&ouml;r&uuml; endeksi bir &ouml;nceki yılın aynı ayına g&ouml;re y&uuml;zde 7 artarken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme &uuml;retimi ve dağıtımı sekt&ouml;r&uuml; endeksi y&uuml;zde 7.2 d&uuml;şm&uuml;ş. Enerji stoklanabilen bir mal olsa ge&ccedil;mişten birikenler t&uuml;ketildi denebilir. Ama b&ouml;yle bir şey s&ouml;z konusu olmadığına g&ouml;re konuya yakın olanların bu tersine gelişmeyi aydınlatmalarında, geleceği anlayabilmek a&ccedil;ısından b&uuml;y&uuml;k yarar var.&Ccedil;&uuml;nk&uuml; son d&ouml;nemde devamlı stoktan yiyen sanayi sekt&ouml;r&uuml;n&uuml;n artık &uuml;retimde kalıcı adımlar atıp atmadığını anlayabilmek ve 2013 b&uuml;y&uuml;me tahminleri i&ccedil;in bu değerlendirme &ouml;nemli olacak. Diğer taraftan, ister stok yerine ister doğrudan satış i&ccedil;in olsun &uuml;retime y&ouml;nelmeyi teşvik eden talebin i&ccedil;eriden geldiği anlaşılıyor. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; başta Avrupa olmak &uuml;zere ihracat yaptığımız &uuml;lkelerde ekonomikbeklentiler hen&uuml;z tam olarak d&uuml;zelmedi. İ&ccedil;eride talebi tetikleyen unsurun faizlerde g&ouml;zlenen d&uuml;ş&uuml;ş trendi olduğu s&ouml;ylenebilir. Diğer bir yaklaşımla, talebi ve t&uuml;ketimi y&uuml;kseltebilmek i&ccedil;in kredi faizleri devamlı d&uuml;ş&uuml;k kalmak zorundadır.Faiz konusunu şimdilik bir kenara bırakıp &uuml;retim artışı i&ccedil;in sevinirken ithalat artışına ne yapacağımızı d&uuml;ş&uuml;nmemiz lazım. Aşağıdaki grafik, imalat sanayi &uuml;retim endeksi ile ithalatındaki gelişmelerig&ouml;steriyor. &Uuml;retim ile ithalat arasında bu kadar yakın ilişki olunca &uuml;retim arttık&ccedil;a, cari a&ccedil;ık aşağı doğru olan y&ouml;n&uuml;n&uuml; tersine &ccedil;evirmeye başlayacaktır. T&uuml;rkiye artık nasıl olursa olsun b&uuml;y&uuml;yelim politikalarını ivedilikle g&ouml;zden ge&ccedil;irmek zorundadır. Daha &ouml;nce de defalarca değindiğim gibi başta teşvik ve vergi sistemleri olmak &uuml;zere t&uuml;m &uuml;retime y&ouml;nelik politika se&ccedil;eneklerini devrimci bir yapıyla ele almalıdır. İthalata değil yerli girdiye dayalı &uuml;retim hedeflenmelidir. İşte en yaman &ccedil;elişki burada ortaya &ccedil;ıkıyor. B&uuml;y&uuml;mek i&ccedil;in faizlere baskı yaparken ama&ccedil; &uuml;retimi y&uuml;kseltmek iken, aslında ithalata yardım ediliyor. İthalat demek yabancı iş&ccedil;inin &uuml;cret alması, işverenin k&acirc;r etmesi, devletin vergi toplaması demek. Dolayısıyla bizden &ccedil;ok onlara yarıyor.Biz sadece bankadan aldığımız bor&ccedil;la t&uuml;ketebildiğimize, g&uuml;n&uuml; kurtardığımıza seviniyoruz. Eğer maaş ve &uuml;cretler yarın borcu &ouml;deyebilecek kadar artmazsa, aslında bir anlamda geleceği t&uuml;ketiyoruz.&Uuml;retimin ve ithalatın artmasına ve faizin enflasyonun altına d&uuml;şmesine ne kadar sevinmemiz gerektiğini bir kez daha d&uuml;ş&uuml;nmekte yarar var.