Devam eden belirsizlikler aktivitedeki ivmelenmeyi öteliyor…

Devam eden belirsizlikler aktivitedeki ivmelenmeyi &ouml;teliyor&hellip;Kasım ayı &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir s&uuml;rpriz &ccedil;ıkmayan ABD se&ccedil;imlerinin ardından g&ouml;zlerin mali u&ccedil;urum riskine &ccedil;evrildiği, Euro b&ouml;lgesinde ise Yunanistan&rsquo;a yardım paketinin serbest bırakılmasının desteğiyle uluslararası piyasalarda risk iştahının g&ouml;reli g&uuml;&ccedil;l&uuml; seyrini koruduğu bir d&ouml;nem oldu. Makroekonomik verilerde her ne kadar Atlantik&rsquo;in iki yakasında da hen&uuml;z istikrarlı bir iyileşme eğilimi g&ouml;r&uuml;lememiş olsa da k&uuml;resel likiditenin s&uuml;rekliliği ve getiri arayışı &ouml;zellikle b&uuml;y&uuml;me konusunda pozitif ayrışan ekonomilere ilgiyi desteklemeye devam ediyor. T&uuml;rkiye&rsquo;de ise Fitch&rsquo;in &uuml;lkenin kredi notunu yatırım kategorisine y&uuml;kseltmesi ve Moody&rsquo;s in &uuml;lkenin kredi notu g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;n&uuml; pozitifte tutmaya devam etmesi g&uuml;&ccedil;l&uuml; portf&ouml;y girişlerinin de desteğiyle faizlerdeki d&uuml;ş&uuml;ş&uuml; hızlandırdı. Bu ortamda Haziran ayından itibaren bankalara efektif fonlama maliyetini aşağıya &ccedil;eken Merkez Bankası (MB) Kasım&rsquo;da bir ilke daha imza atarak kısa vadeli kaynak maliyetini %5.75 d&uuml;zeyindeki para politikası faizinin de altına indirdi. Kasım ayında beklentilerin &ccedil;ok altında ger&ccedil;ekleşen enflasyon verisi ve beklentilere g&ouml;re &ccedil;ok zayıf kalan 3. &ccedil;eyrek b&uuml;y&uuml;me ile Ekim ayı sanayi &uuml;retimi verileri de faizlerde yaşanan d&uuml;ş&uuml;ş&uuml;n kalıcılığını desteklemeye devam etti. 3. &ccedil;eyrekte b&uuml;y&uuml;menin sadece %1.6 ile sınırlı kalması ardından 2012 b&uuml;y&uuml;me beklentimizi bu ay %3&rsquo;e revize ederken, 2013 ve 2014 &ouml;ng&ouml;r&uuml;lerimizi ise koruduk. Enflasyonun yılsonunda %6 civarında kalabilecek olması MB&rsquo;ye &ouml;zellikle finansal istikrarı g&ouml;zeterek &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml; bir indirim yapma imk&acirc;nı sağlayabilecek gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. TL&rsquo;nin mevcut d&uuml;zeylerini d&uuml;ş&uuml;necek olursak bunun Aralık değil Ocak ayında olma olasılığı daha y&uuml;ksek ancak erken bir indirim olasılığını da tamamıyla g&ouml;z ardı edemeyiz.Sonu&ccedil; olarak son a&ccedil;ıklanan veriler 2013 yılında kaynak maliyetinin d&uuml;ş&uuml;k kalma olasılığını biraz daha g&uuml;&ccedil;lendirmiş olup, 2012&rsquo;nin 3. &ccedil;eyreğinde g&ouml;rmeyi beklediğimiz b&uuml;y&uuml;medeki dip noktasını 2012 sonuna &ouml;telemiş oldu. 2013&rsquo;&uuml;n ilk &ccedil;eyreğinde &ouml;zellikle ABD&rsquo;de mali u&ccedil;uruma dair hareketli g&uuml;nlerin yaşanması olasılığı da dikkate alınırsa, Eyl&uuml;l 2012 itibarıyla %3.2&rsquo;ye gerileyen, toplam &ouml;zel talebin (t&uuml;ketim ve yatırım) negatif katkı yaptığı, 12 aylık k&uuml;m&uuml;latif GSYH b&uuml;y&uuml;mesinin 2013&rsquo;&uuml;n ikinci &ccedil;eyreğine kadar %3&rsquo;e yakın kalması m&uuml;mk&uuml;n g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Diğer bir deyişle MB&rsquo;nin ne zaman faiz indireceğinden bağımsız olarak, T&uuml;rkiye&rsquo;de ekonomik aktivitede k&uuml;resel ekonomiden bağımsız bir ivmelenme g&ouml;remeyebiliriz. Bu şartlar altında, sadece beklentiler kanalıyla g&uuml;ven ortamında kalıcı bir iyileşmenin sağlanamadığını, yavaşlama sona ermek &uuml;zere olsa da b&uuml;y&uuml;mede belirgin bir ivmelenme g&ouml;rmeden &ouml;nce belirsizliklerin azalması gerektiğini s&ouml;yleyebiliriz. ABD&rsquo;de mali u&ccedil;urum krizinin aşılması sonrasında ise g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;n &ccedil;ok hızlı toparlanması hem mevcut d&uuml;ş&uuml;k faizlerle hem de &uuml;retim cephesinde 2011&rsquo;in 3. &ccedil;eyreğinden bu yana devam eden stok azaltma eğiliminin yaratacağı baz etkisiyle desteklenecektir. S&ouml;z konusu dış belirsizliklerin azalmasının ardından ise yurti&ccedil;inde bono-tahvil piyasası ile kredi-mevduat faizleri arasında halen devam eden ayrışmanın azalması, diğer bir deyişle kredi ve mevduat faizlerinde d&uuml;ş&uuml;ş&uuml;n kısmen hızlanması beklenebilir. T&uuml;m bunlar ve MB&rsquo;nin son d&ouml;nemde para politikası iletişiminde &ouml;ncelikli hale getirdiği reel kurların mevcut d&uuml;zeylerinden &ccedil;ok fazla değerlenmemesi gerektiği vurgusu ışığında, enflasyon &ouml;ng&ouml;r&uuml;lerimizi dikkate alarak bu ay kur tahminlerimizi bir miktar yukarı &ccedil;ektik. Basel standartlarına g&ouml;re T&uuml;rkiye&rsquo;nin yatırım kategorisine gelebileceğini d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z 2013 yılında her ne kadar sermaye akımlarında g&uuml;&ccedil;l&uuml; seyir devam edebilecekse de, TL&rsquo;deki değerlenme potansiyelini artık daha sınırlı g&ouml;r&uuml;yoruz. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki altı ayda EUR/USD de d&uuml;ş&uuml;ş beklentimizi koruyor olmamız nedeniyle de USD/TRY&rsquo;de daha y&uuml;ksek d&uuml;zeyleri g&ouml;rme olasılığımız var. 12 Aralık 2012Seng&uuml;l Dağdeviren - Baş Ekonomist