Erdoğan: Ey Beşşar, men dakka dukka

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad a, Gittiğin yol yol değildir. Bu yol &ccedil;ıkmaz sokaktır. Ya Beşşar, men dakka dukka. Ey Beşşar, eden bulur diye seslendi.Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Suriye deki gelişmelere yer verdi.Ağrı nın Doğubezayıt il&ccedil;esinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Cumhuriyet Savcısı Hakan Kılı&ccedil; a Allah tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı dileyen Erdoğan, saldırıyı kınadı. Erdoğan, hayatını kaybeden İbrahim Subaşı ya da Allah tan rahmet diledi.Bundan 30 yıl &ouml;nce, 2 Şubat 1982 de, sınır komşusu Suriye nin Hama şehrinde acı bir katliam yaşandığını anımsatan Erdoğan, ağır silahlarla Hama yı kuşatan Suriye ordusunun, adeta şehri haritadan silercesine bir saldırı ger&ccedil;ekleştirdiğini s&ouml;yledi. Erdoğan, kadın, erkek, &ccedil;ocuk, yaşlı, hasta demeden yaklaşık 30 bin masumu katlettiğini ifade ederek, bug&uuml;n bile Hama da ka&ccedil; kişinin katledildiğinin tam olarak bilinmediğini belirtti.Erdoğan, d&ouml;nemin Suriye y&ouml;netiminin, şehre gazetecilerin, g&ouml;zlemcilerin girmesini, şehirden haber alınmasını engellediğini, katliamın &uuml;zerini &ccedil;ok hızlı şekilde &ouml;rtme gayretine girdiğini ifade etti. Hama katliamının &ouml;ncesi ve sonrasında Suriye de, hapishaneler başta olmak &uuml;zere y&uuml;zlerce kişinin sorgusuz, sualsiz, işkenceyle katledildiğini belirten Erdoğan, uluslararası toplumun ise meselenin &uuml;zerine gitmediğini, olayın &uuml;zerinin kapatıldığını kaydetti. Erdoğan, uluslararası kamuoyunda da bu katliam &uuml;zerinde yeterince durulmadığına işaret ederek, aynı yıl Sabra ve Şatilla kampında 4 bine yakın masum Flistinlinin katledilmesine seyirci kalan uluslararası toplumun, Suriye de, Hama da 30 bin kişinin katledilmesine de sessiz, tepkisiz kaldığını anlattı. Erdoğan, Neden; &ccedil;&uuml;nk&uuml; &ouml;lenler M&uuml;sl&uuml;man, Filistinli, Suriyeli, Ortadoğuluydu. L&uuml;bnan da Sabra ve Şatilla da, Suriye Hama da, emzikleri ağızlarında katledilmiş &ccedil;ocukları, ter&ouml;rist diye yaftalayıp, akıttıkları kanın &uuml;zerini &ouml;rtt&uuml;ler. Katliam kadar acı olan hadise, katliama seyirci kalınması, hatta sessiz şekilde desteklenmesiydi. Bu daha b&uuml;y&uuml;k insanlık ayıbıydı, canilikti. İnsanlık adına verilmesi gereken tepkinin verilmemesi, vicdanların daha fazla kanamasına sebep oldu diye konuştu.- Sağa sola efelendiler -Hama da 1982 de ger&ccedil;ekleştiren bu katliamın, İslam coğrafyasında, t&uuml;m M&uuml;sl&uuml;manların kalplerinde &ccedil;ok ağır bir keder, yara a&ccedil;tığını dile getiren Erdoğan, Ne yazık ki o katillerden, diktat&ouml;rlerden hesap sorulmadı. O katliamı yapanlar, d&uuml;nyada yargı &ouml;n&uuml;ne &ccedil;ıkmasalar da t&uuml;m insanlığın, t&uuml;m M&uuml;sl&uuml;manların vicdanında yargılandılar. Bir zalim olarak damgalandılar. Tarihe de isimlerini zalim, diktat&ouml;r olarak yazdırdılar dedi.Erdoğan, Irak, Mısır, Libya, Suriye de kendi halklarına karşı kahraman, kaplan kesilen bu diktat&ouml;rlerin, topraklarına kasdeden yabancılara &ccedil;ıtlarını bile &ccedil;ıkaramadığını, g&uuml;&ccedil;lerinin, sadece kendi masum halklarına yettiğini, silahları kendi halklarına doğrulttuklarını, işgal altındaki toprakların istismarını yaptıklarını, işgal edilen topraklarını değil, kendi şehirlerini kuşattıklarını s&ouml;yledi. Erdoğan, Kabadayı misali sağa sola efelendiler ama d&ouml;nd&uuml;ler tankların namluların &ouml;n&uuml;ne kendi kardeşlerini koydular ifadesini kullandı. - Bu kahramanlık değil, korkaklıktır -Başbakan Erdoğan, İran-Irak savaşında 1 milyon askeri, M&uuml;sl&uuml;manı kim &ouml;ld&uuml;rd&uuml;; Batılılar mı gelip &ouml;ld&uuml;rd&uuml;? Halep&ccedil;e de K&uuml;rtleri kimyasal silahla kim katletti, Siyonistler mi? Hama daki katliamı kim yaptı, Gayrim&uuml;sl&uuml;mler mi? Basra, Necef, Bağdat, Erbil, Duceyil, S&uuml;laymaniye de insanları dışardan gelen d&uuml;şmanlar, yabancılar mı katletti? sorularını y&ouml;nelterek, şunları s&ouml;yledi: Hayır. Tamamını kendisini M&uuml;sl&uuml;man olarak nitelendiren ama demir yumruğunu sadece kendi kardeşlerinin kafasına indiren, zalimler, diktat&ouml;rler, tiranlar, modern firavunlar bunu yaptı, el ele yaptılar. Yeri geldi dışardan gelenlerle beraber yaptılar. İşte bu zorbalar, zalimler hak ettiklerini, layıklarını buldular. Bu işbirlik&ccedil;i rejimlerin caniliklerine ses &ccedil;ıkarmayan, bu zorbaların halkına zulmetmesini dur demeyen kimi Batılı &uuml;lkeler ise insanlık adına kılını bile kıpırdatmadı. Şundan hi&ccedil; kimsenin endişesi olmasın, bug&uuml;n babaların izinden, o diktat&ouml;rlerin, firavunların izinden gidenler de hak ettiklerini mutlaka bulacaklardır.Hama da 30 bin masumu hunharca &ouml;ld&uuml;ren baba Esad, işlediği cinayetlerin hesabını bu d&uuml;nyada vermedi. Ama o Esad, b&uuml;t&uuml;n Suriye halkının, b&uuml;t&uuml;n İslam d&uuml;nyasının, b&uuml;t&uuml;n insanlığın hafızasında, kalbinde, vicdanında yargılandı, acımasız bir diktat&ouml;r olarak tarihe adını yazdırdı. Umuyor ve inanıyorum ki bug&uuml;n onun izinden gidenler, bug&uuml;n Humus ta y&uuml;zlerce masum sivili katledenler, adli ilahiden &ouml;nce, kendi halklarının &ouml;n&uuml;nde hesap verecektir. Hama nın hesabı sorulmadı ama emin olunuz ki er ya da ge&ccedil; Humus un hesabı sorulacaktır. Beşşar Esad, &Ouml;lene kadar savaşırım diyor. Madem &ouml;lene kadar savaşacak bir kahramansın neden Golan Tepeleri i&ccedil;in &ouml;lene kadar savaşmadın? Senin kahramanlığın, kendi mazlum, masum halkına mı bu mu kahramanlık? Bu kahramanlık değil, korku, korkaklıktır, her zalimin kalbine sinmiş acziyet, zavallılıktır. Hi&ccedil;bir zul&uuml;m karşılıksız kalmaz. Zul&uuml;m ile abat, zul&uuml;m ile payidar olunmaz. Mazlumun ahı, er ya da ge&ccedil; mutlaka &ccedil;ıkar. Irak, Libya, Mısır da mazlumun ahı &ccedil;ıktı, hi&ccedil; ş&uuml;pheniz olmasın Suriye de de mazlumun ahı &ccedil;ıkar. - Zalimlerin sırtını sıvazlamayız -Erdoğan, Suriye nin, T&uuml;rkiye i&ccedil;in sıradan bir komşu; Suriye halkının sıradan bir halk olmadığına işaret etti. Erdoğan, Cilveg&ouml;z&uuml; nden başlayıp, Halep, Hama, Humus, Şam a kadar, her adımda, her kilometrede kardeşliğin, ortak tarihin, ortak medeniyetin izlerinin g&ouml;r&uuml;leceğini dile getirdi. Erdoğan, Selahaddin Eyy&uuml;bi nin t&uuml;rbesinden, Mimar Sinan ın eserlerine, ilk T&uuml;rk hava şehitliğinden, İbn-i Arabiye, Bilal-i Habeş T&uuml;rbesi nden, Hazreti Zeynep t&uuml;rbesine, Sultan Vahdettin in kabrinden, Hicaz Demiryolu istasyonuna kadar, her metrekarede ortak tarihin izlerinin g&ouml;r&uuml;leceğini anlattı.Ha&ccedil;lı seferlerinden, Kurtuluş Savaşı na kadar bin yıl boyunca bu topraklarda bir arada, kardeş&ccedil;e yaşadıklarına işaret eden Erdoğan, s&ouml;zlerini, O toprakları hep birlikte savunduk. Suriye halkı, bizim kardeşimizdir. Bu kardeşlik, tarihe kanla yazılmış kardeşliktir. Biz Suriye de olup bitene karşı sessiz kalmayız, kalamayız. Suriye halkına sırtımızı d&ouml;nemeyiz. Anamuhalefet partisinin, diğer muhalefet partilerinin yaptığı gibi gidip, kendi halkını katleden zalimlerin sırtını sıvazlamayız. CHP gitsin, aynı kafayı, zihniyeti paylaştığı Baas Partisi ne destek versin. Biz Baas Partisi ile değil mazlum Suriye halkıyla dayanışma i&ccedil;inde olacağız diye s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;. - Babasının izini takip -Erdoğan, T&uuml;rkiye olarak, son 9 yıldır Suriye ye &ccedil;ok samimi bir şey s&ouml;ylediklerini, Ge&ccedil;mişin acılarını dindirin, Hama katliamının izlerini silin, milletiniz, halkını ile barışın, babanızdan farklı olduğunuzu, babanızın izinden y&uuml;r&uuml;mediğinizi Suriye halkına g&ouml;sterin dediklerini anımsattı. Umutlandıklarını, iyi niyetle, Suriye de reformların ger&ccedil;ekleşeceğine inandıklarını, reformları desteklerini dile getiren Erdoğan, ş&ouml;yle devam etti: Ama Suriye de Beşşar Esad, d&ouml;nd&uuml; dolaştı, babasının izini takip etmeye, babası gibi silahların namlusunu kendi halkına &ccedil;evirmeye başladı, verdiği t&uuml;m s&ouml;zleri &ccedil;iğnedi, bize ve kendi halkına verdiği s&ouml;zlerinin arkasında durmadı. Hama katliamının 30. yıld&ouml;n&uuml;m&uuml;nde 3 Şubat akşamı, tıpkı babasının yaptığı gibi bir şehri kuşatarak, y&uuml;zlerce masum insanı toplu halde katletti. Kendisine bir kez daha hatırlatıyorum; gittiğin yol yol değildir. Bu yol &ccedil;ıkmaz sokaktır. Daha fazla kan akıtmadan, daha fazla masum sivilin canını almadan, bu yanlış yoldan d&ouml;nmesini, kendisine bir kez daha tavsiye ediyoruz. AK Parti Grubu ndan, Esad a bir kez daha sesleniyorum: Kendi anlayacağı şekilde, kendi dilinde sesleniyorum; Ya Beşşar, men dakka dukka. Ey Beşşar, eden bulur. Suriye meselesi, ne bir &uuml;lkenin kendi i&ccedil; meselesi olarak, g&ouml;r&uuml;lerek &ouml;nemsiz hale getirilebilir ne de b&ouml;lgesel inisiyatif m&uuml;cadelelerinde bir enstr&uuml;man olarak g&ouml;r&uuml;lebilir. Suriye de yaşananlar bir insanlık dramıdır, bu drama karşı sergilenecek tutum, sadece Suriye veya b&ouml;lgenin geleceğini etkilemeyecek, d&uuml;nyaya demokrasi mesajı veren gelişmiş &uuml;lkelere bakış a&ccedil;ısını da değiştirecektir. Suriye aslında d&uuml;nyada herkes i&ccedil;in samimiyet testidir. Bu olayı g&ouml;rmezden gelenler, gereken tepkiyi vermeyenler de en az bu olaylara &ccedil;anak tutup, destek verenler kadar b&uuml;y&uuml;k vebal altındadırlar. - &Ouml;ld&uuml;rme lisansı -Başbakan Erdoğan, BM de yaşanan s&uuml;recin, medeni d&uuml;nya a&ccedil;ısından bir fiyasko olduğunu, acziyetin &ouml;tesinde sorgulanması gereken bir ibret vakası olduğunu belirtti.Uluslararası barış ve g&uuml;venliği koruma sorumluğunu yerine getiremeyen BM G&uuml;venlik Konseyi nin, bir kez daha uluslararası toplumun vicdanını tutsak aldığını anlatan Erdoğan, Hi&ccedil;bir devletin, hangi &ccedil;ıkarlar i&ccedil;in olursa olsun, zalimin eline &ouml;ld&uuml;rme lisansı vermesi kabul edilebilir değildir, mazur g&ouml;r&uuml;lemez. Dahası insanlığa, vicdana sığmaz dedi. Veto yetkisine sahip olmanın sorumluğunun b&uuml;y&uuml;k olduğuna dikkati &ccedil;eken Erdoğan, ş&ouml;yle devam etti: Bu yetkinin, uluslararası toplumun genelinin hak, hukuk, adalet ve hakkaniyet anlayışıyla bağdaşacak tarzda kullanılması gerekir. Bu yetki kullanılırken zulm&uuml;n devam etmesine yeşil ışık yakılmamalıdır. Başta Humus olmak &uuml;zere Suriye nin d&ouml;rt bir yanında cinayetler, toplu katliamlar yaşanırken, uluslararası toplum bu gidişata tek bir ağızdan dur bile diyememiştir. Esad rejimi, bu kararsızlığı, bu basiretsizliği, mevcut kanlı politikalarını daha da şiddetlendirmek i&ccedil;in kendisine verilmiş a&ccedil;ık bir &ccedil;ek gibi yorumlarsa, bunun hesabını kim verecektir. Suriye meselesi, kutuplar arası &ccedil;ekişmelere kurban edilemez. Suriye meselesi g&uuml;&ccedil; dengelerine, soğuk savaş misali kutup m&uuml;cadelelerine feda edilemez. Suriye &uuml;zerinden siyasi g&uuml;&ccedil; m&uuml;cadelesi verenler bilsinler ki akan kan, onların da &uuml;zerine sı&ccedil;rıyor. Bu insanlık ayıbı onları da i&ccedil;ine &ccedil;ekiyor. Biz T&uuml;rkiye olarak her zaman diplomasi, diyaloğun g&uuml;c&uuml;ne inandık. B&ouml;lgemizdeki t&uuml;m sorunların m&uuml;zakere zemininde &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesi gerektiğini vurguladık. &Ccedil;atışma olmasın, kan akmasın diye b&uuml;y&uuml;k &ccedil;abalar harcadık. Ama bug&uuml;n g&ouml;r&uuml;yoruz ki mesele sadece hangi y&ouml;ntemle sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;leceğinde tıkanmıyor, sorunun varlığı konusunda, mahiyeti konusunda bir kafa karışıklığı yaşanıyor. BM &uuml;yesi kimi &uuml;lkelerden gelen a&ccedil;ıklamalar, yaşanan dram karşısında b&uuml;y&uuml;k bir duyarsızlık, pişkinlik olduğunu g&ouml;steriyor. Eğer Suriye de yaşanan bu insanlık ayıbı, uluslararası g&uuml;&ccedil; dengelerine kurban edilirse, herkes bilsin ki vicdanlar tefess&uuml;h eder, sağduyu tamamen ortadan kalkar. Suriye de barış ve istikrarın tesisi i&ccedil;in gayret sarfetmeye devam ediyoruz. Diplomasinin b&uuml;t&uuml;n imkanlarını kullanıyor, d&uuml;nya kamuoyunun dikkatini Suriye &uuml;zerinde topluyoruz. Suriye y&ouml;netimin değil, halkının yanında yer alacak &uuml;lkelerle, yeni bir girişimi de bu noktada başlatacağız, bunun da hazırlıklarını yapıyoruz. Arap Ligi nin Suriye ile ilgili girişimlerini, aynı şekilde desteklemeye devam ettireceğiz. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Eğer O yazar (Paul Auster) CHP nin davetine icabet eder de buraya gelirse, l&uuml;tfen T&uuml;rkiye den sonra birlikte İsrail e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. İsrail de tutuklu gazeteci ve yazar yok demek, en hafif tabiriyle yalancılıktır, cahilliktir dedi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, ge&ccedil;en hafta yoğun şekilde tartışılan, son derece kasıtlı şekilde &ccedil;arpıtılan bir kampanyaya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lmek istenen bazı hususları paylaşmak istediğini belirterek, Sizin, teşkilatımızın ve en &ouml;nemlisi de aziz milletimizin bu kampanyayı g&ouml;rmesini, iyi analiz etmesini, bu kampanyanın arkasındaki zihniyeti iyi değerlendirmesini rica ediyorum. Genişletilmiş İl Başkanlarını toplantısında s&ouml;ylediklerimin A dan Z ye arkasındayım dedi. Erdoğan, 2002 yılı &ouml;ncesinde yazılı ve g&ouml;rsel medyada, en &ccedil;ok da devlet televizyonu olan TRT de bir takım haberler olduğunu hatırlatarak, ABD nin bilmem ne kasabasında yayınlanan bir yerel gazetede T&uuml;rkiye ile ilgili makale yazıldı, T&uuml;rkiye &ouml;v&uuml;ld&uuml; gibi haberler &ccedil;ıktığını kaydetti. O d&ouml;nemde T&uuml;rkiye ile ilgili ayda yılda bir haber &ccedil;ıktığı i&ccedil;in k&uuml;&ccedil;&uuml;k b&uuml;y&uuml;k demeden her haberin dikkat &ccedil;ektiğini, g&uuml;ndeme geldiğini belirterek, &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r AK Parti iktidarıyla birlikte T&uuml;rkiye bu kompleksten, eksiklikten kurtuldu. Şu anda d&uuml;nyanın tamamında, her hafta T&uuml;rkiye ile ilgili onlarca haber, yorum, makale &ccedil;ıkıyor. AK Parti, AK Parti iktidarı ile ilgili haberler, yorumlar, tezler yayınlanıyor. Bu hale geldik. Ama unutmayın 14 Ağustos 2001 de yola &ccedil;ıktığımızda bunların olacağını o g&uuml;nden işaret etmiştim dedi. T&uuml;rkiye nin ekonomi, demokrasi ve diplomasideki başarılarıyla, g&uuml;c&uuml;yle, etkinliğiyle d&uuml;nya medyasında geniş şekilde yer aldığını, kimi zaman T&uuml;rkiye lehine, kimi zaman T&uuml;rkiye aleyhine haber ve yorumlar yapılabildiğini anlatan Erdoğan, yoğun mesaisi i&ccedil;inde bu haber trafiğiyle &ccedil;ok da ilgilenmediğini, yoğunluğu gereği se&ccedil;ici davrandıklarını kaydetti. Ge&ccedil;en hafta sonu bir gazetede, Amerikalı yazarın, bir edebiyat&ccedil;ının, T&uuml;rkiye ile ilgili ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Erdoğan, ş&ouml;yle konuştu: Normal şartlarda bunlar dikkate alacağımız, &ouml;nem atfedeceğimiz ifadeler değil. Belli ki o yazar T&uuml;rkiye hakkında &ccedil;ok yanlış bilgilendirilmiş, yanlış y&ouml;nlendirilmiş ve yabancı olduğu bir konuda da haksız yorumlar yapmış. Biz buna g&uuml;ler ge&ccedil;eriz. Ancak buradan g&ouml;zden ka&ccedil;ırılan, saklanan bir durum var; Bu Amerikalı yazarın s&ouml;zleri CHP Genel Başkanı tarafından cımbızlandı ve i&ccedil; politika malzemesi haline getirildi. Bu tartışmayı, bu polemiği başlatan biz değiliz. CHP Genel Başkanı Sayın Kılı&ccedil;daroğlu dur. Tabii bu ifadeler i&ccedil; politika malzemesi haline getirilince biz de bu yazarın ifadelerine dikkat kesildik. O esnada şunu da farkettik. T&uuml;rkiye yi antidemokratik bir &uuml;lke olarak değerlendiren, T&uuml;rkiye yi gitmeyeceğini ifade eden o yazar, en son 2010 yılında İsrail e gitmiş, orada Yazarla Konferansına katılmış, İsrail devlet adamlarıyla g&ouml;r&uuml;şerek birlikte fotoğraf &ccedil;ektirmiş. Biz bunu hatırlatınca o yazardan &ccedil;ok anlamlı bir karşılık geldi; İsrail de tutuklu gazeteci ve yazar yok dedi. Bizim Anamuhalefet partisi genel başkanı, bu ifadeleri adeta bir papağan gibi T&uuml;rkiye de tekrarladı. O da İsrail de tutuklu gazeteci sayısı ka&ccedil;, Başbakan &ouml;nce onu &ouml;ğrensin dedi. &Ouml;nce Sayın Kılı&ccedil;daroğlu nu, bu tarihe ge&ccedil;ecek ifadelerinden dolayı tebrik ediyorum. Umuyorum ki bu s&ouml;zleri bir papağan gibi tekrar ederek, birilerinin o &ccedil;ok arzuladığı, takdirine, teşekk&uuml;r&uuml;ne, hayranlığına mazhar olmuştur. Umuyorum ki İsrail e arka &ccedil;ıkan bu s&ouml;zleriyle birilerinin g&ouml;z&uuml;ne girmiştir. Hatırlarsanız Mavi Marmara katliamından sonra bizim İsrail e y&ouml;nelik eleştirilerimize de Telaviv den değil, Sayın Kılı&ccedil;daroğlu Keşan dan cevap vermişti. Ardından Ben olsaydım Mavi Marmara nın gitmesine izin vermezdim diye, T&uuml;rk siyaset tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı, tabii teneke... -Mahmut Derviş in şiirini okudu-Erdoğan, en son ifadeleriyle İsrail de tutuklu gazeteci sayısı ka&ccedil;? diyerek Kıı&ccedil;daroğlu nun zirve yaptığını belirterek, Tabii biz bekledik ki Sayın Kılı&ccedil;daroğlu kendi c&uuml;mlelerini kurabilsin, kendisi politika &uuml;retebilsin. Ama maalesef bu m&uuml;mk&uuml;n olmuyor. Bakıyorsunuz bir g&uuml;n BDP nin vagonu, papağanı oluyor, bir başka g&uuml;n &ccedil;ıkıyor yabancı yazarlara &ccedil;anak tutuyor dedi. Kılı&ccedil;daroğlu nun, CHP olarak yazarı T&uuml;rkiye ye davet ettiğini ifade eden Erdoğan, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Ben buradan Sayın Kılı&ccedil;daroğlu na tavsiyede bulunmak istiyorum; eğer O yazar CHP nin davetine icabet eder de buraya gelirse, l&uuml;tfen T&uuml;rkiye den sonra birlikte İsrail e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. Ş&ouml;yle Gazze yi g&ouml;ren bir tepede birlikte piknik yapsınlar. Arkalarına d&uuml;nyanın en b&uuml;y&uuml;k a&ccedil;ıkhava hapishanesi olan Gazze yi alarak koro halinde o s&ouml;ylediklerini tekrar etsinler; İsrail de tutuklu gazeteci ve yazar yok desinler. İsrail de tutuklu gazeteci ve yazar yok demek, en hafif tabiriyle yalancılıktır, cahilliktir. Bunu s&ouml;ylemek Gazze ye, Batı Şeria ya haksızlıktır. Bunu s&ouml;ylemek bir yardım gemisinde şehit edilen 9 masum insana haksızlıktır. O plajda g&uuml;neşlenen o yavrucuklara haksızlıktır. Filistin davasına, m&uuml;cadelesine, şehitlerine ve s&uuml;rg&uuml;nlerine haksızlıktır. &Ouml;yle Filistinli yazar ve şairler var ki s&uuml;rg&uuml;nde, g&ouml;zleri vatan hasretiyle a&ccedil;ık gittiler. Hapishanelere bile razıydılar, yeter ki kendi topaklarını bir kere &ouml;pebilsinler. Erdoğan, 2003 yılında Nazım Hikmet Şiir &ouml;d&uuml;l&uuml; alan Filistinli Şair Mahmut Derviş in Anam, ey anam, bu satırları kime yazdım/ Hangi ulak iletir bunları/Karada, denizde, ufukta kapatmışlar t&uuml;m yolları. Ve sen ey anam, babam, kardeşlerim, yakınlarımı, yoldaşlarım/ belki hayattasınız, belki &ouml;ld&uuml;n&uuml;z, belki de benim gibisiniz adressiz/ yurdu yoksa, bayrağı yoksa, nedir kıymeti insanın/ evet nedir kıymeti insanının adresi yoksa şiirini okudu. Derviş in adresi olmadan Filistin i &ccedil;ok uzun s&uuml;re g&ouml;remeden gurbette g&ouml;zlerini yumduğunu belirten Erdoğan, Onlarca Filistinli yazar, şair ve gazeteci Filistin sokaklarında vurulup &ouml;ld&uuml;kleri i&ccedil;in ger&ccedil;ekten şanslılar &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Filistin topraklarında şehit oldular. Zira Filistin topraklarında &ouml;lemeyen, İsrail hapishanelerini dahi g&ouml;remeyen, kendi vatan toprağını &ouml;pemeyen s&uuml;rg&uuml;nde &ouml;len nice yazar, şair ve gazeteci var dedi. İsrail de tutuklu gazeteci, yazar yok demek, Mahmut Derviş, Naci Ali ye, 30 yıl &uuml;lkesine gidemeyen Barguti ye haksızlık, insafsızlık olduğunu belirten Erdoğan, Eğer Sayın Kılı&ccedil;daroğlu ve o yazar, Filistinlileri insan, yazar ve gazeteci olarak g&ouml;rm&uuml;yorlarsa, illa İsrailli arıyorlarsa onun da &ccedil;ok sayıda &ouml;rneği var. Gitsinler İsrailli gazetecileri, İsrail Askeri Sans&uuml;r Kurumuna sorsunlar. Onlar eğer cesaretleri varsa, İsrail deki ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; anlatırlar diye konuştu.- Roj TV yi de savun -Erdoğan, burada son derece art niyetli, sistemli ve kurgulanmış bir senaryo ve kampanyanın olduğunu belirterek, ş&ouml;yle konuştu: Bazı medya kuruluşlarını ve bazı yazarları da yedeğine alan CHP Genel Başkanı, gerek T&uuml;rkiye i&ccedil;inde gerek yurtdışında T&uuml;rkiye yi karalayarak, lekeleyerek son derece &ccedil;irkin ve tehlikeli bir kampanya y&uuml;r&uuml;t&uuml;yor. Kendi &uuml;lkesine zarar vermek, kendi &uuml;lkesinin imajına zarar vermek adına bu kampanyayı y&uuml;r&uuml;t&uuml;yor. Asıl &ouml;nemlisi, CHP Genel Başkanı, devam eden bir davayı, Ergenekon davasını &ouml;nemsiz hale getirmek adına bu taşeronluğu yapıyor. Sayın Kılı&ccedil;daroğlu, cebinden gazeteci kimliği &ccedil;ıkan polis katili, ter&ouml;risti savunuyorsun da Roj TV yi niye savun muyorsun? Onu da savun. Git Danimarka ya Roj TV yi de savun. Al yanına bazı avukatlarını beraber git. Batılı gazetecilerin, yazarların, aydınların tecr&uuml;be etmedikleri, hi&ccedil; şahit olmadıkları bir durum var ortada. Batıda gazeteciler darbe planlarının i&ccedil;inde yer almıyorlar. Batıda darbeye zemin hazırlamak i&ccedil;in kitaplar yazdırılmıyor. Batıda birilerine kitap yazdırılıp, haber yazdırılıp sonra da bunu parti kapatma davalarına delil olarak koymuyorlar. Şu andan itibaren biz bu kara propagandayla m&uuml;cadele edeceğiz, devam eden m&uuml;cadelemizi yoğunlaştıracağız. Allah ın izniyle, milletimizin desteğiyle T&uuml;rkiye aleyhine y&uuml;r&uuml;t&uuml;len hem de harici odaklardan destek alınarak y&uuml;r&uuml;t&uuml;len bu kampanyayı da biz boşa &ccedil;ıkaracağız. T&uuml;m d&uuml;nyaya T&uuml;rkiye de gazetecilerin, yazarların değil, darbe hazırlığı i&ccedil;inde olanların, ter&ouml;r eylemi yapanların yargılandığını tekrar tekrar anlatacağız. Hi&ccedil;kimsenin T&uuml;rkiye aleyhine b&ouml;yle bir kampanyayı y&uuml;r&uuml;tme hakkı yoktur. Hele hele haysiyetle bir genel başkan, &uuml;lkesine zarar vermek adına b&ouml;yle kampanyalara &ouml;nayak olamaz. Fransa daki yasa konusunda H&uuml;k&uuml;mete destek veriyorsunuz, peki T&uuml;rkiye aleyhine &ccedil;irkin a&ccedil;ıklamalar yapanlara niye &ccedil;anak tutuyorsunuz? T&uuml;rkiye o kadar ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; var ki bak senin yıllarca i&ccedil;ine attığın Dersim meselesini bug&uuml;n sen hari&ccedil; t&uuml;m T&uuml;rkiye sorguluyor. Bir Dersimli olduğun halde, kendi partin i&ccedil;inde Dersim konusunda konuşmayı yasaklayacaksın, ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;nden yana ya...Kendi partisi i&ccedil;inde Dersim konusunda konuşmayı yasaklayacaksın, Diyarbakır y&ouml;netimini g&ouml;revden alacaksın, sonra yabancı gazetelere, gazetecilere T&uuml;rkiye de &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k yok diye makale yazacaksın. A&ccedil;ık s&ouml;yl&uuml;yorum bırakın T&uuml;rkiye yi, CHP bile b&ouml;yle bir genel başkanı hak etmiyor. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, T&uuml;rkiye nin hi&ccedil;bir zaman irticaya prim vermediğini ama T&uuml;rkiye nin bu irtica kampanyalarına ve sanal irtica korkusuna &ccedil;ok ama &ccedil;ok ağır bedeller &ouml;dediğini belirterek, Kimi susturmak istedilerse m&uuml;rteci, kimi dışlamak istedilerse gerici, kimi aşağılamak istedilerse yobaz dediler. Bug&uuml;n dindar nesil kavramı &uuml;zerinde kopartılan fırtına; 31 Mart ta İstiklal Mahkemeleri &ouml;ncesinde, Menemen hadisesinde, 27 Mayıs &ouml;ncesinde, 28 Şubat ta, AK Parti nin kapatılması davası &ouml;ncesinde y&uuml;r&uuml;t&uuml;len kampanyanın tıpkısının aynısı dedi.Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, son g&uuml;nlerde dindar nesil, gen&ccedil;lik kavramı &uuml;zerinden bir kampanya y&uuml;r&uuml;t&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;yledi.Bu kampanyanın son derece bayat bir kampanya olduğunu belirten Erdoğan, Bu kampanya o kadar bayattır ki 13 Nisan 1909 dan, 31 Mart vakasından bug&uuml;ne kadar tam 103 yıldır temcit pilavı gibi bu &uuml;lkenin &ouml;n&uuml;ne getirilmiştir dedi. 31 Mart vakası ile başlayan irtica kampanyalarının, T&uuml;rkiye de periyodik aralıklarla milli iradenin gasbedilmesinde ara&ccedil; olarak kullanıldığını belirten Erdoğan, İrtica diyerek partilerin kapatıldığını, demokrasinin askıya alındığını, insanların idam edildiğini, h&uuml;k&uuml;metlerin eli ve kolunun bağlandığını, dini ve milli, manevi değerlerinin ayaklar altına alındığını ifade etti. İstiklal Marşı nın yazarı Mehmet Akif Ersoy un, Zulm&uuml; alkışlayamam, zalimi asla sevemem; gelenin keyfi i&ccedil;in ge&ccedil;mişe kalkıp s&ouml;vemem. Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım. Boğamazsam da hi&ccedil; olmazsa yanımdan kovarım. &Uuml;&ccedil; bu&ccedil;uk soysuzun ardında zağarlık yapamam, hele hak namına haksızlığa &ouml;lsem tapamam. Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale. Bana hi&ccedil; tasmalık etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat &ccedil;ekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara g&ouml;rd&uuml;m m&uuml; yanar ta ciğerim, onu dindirmek i&ccedil;in kam&ccedil;ı yerim, &ccedil;ifte yerim. Adam aldırma da ge&ccedil; git diyemem, aldırırım. &Ccedil;iğnerim, &ccedil;iğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu. İrticanın şu sizin leh&ccedil;ede manası bu mu? şiirini okudu.AK Parti li milletvekilleri ve partililer, Erdoğan ın bu s&ouml;zlerini alkışladı. Erdoğan, ş&ouml;yle konuştu: İşte biz bunları yapıyoruz. Akif in dediği gibi; irticanın sizin leh&ccedil;ede manası bu mu? İşte bunlar bize utanmadan, sıkılmadan m&uuml;rteci yaftası yapıştırmaya kalkıyor. T&uuml;rkiye hi&ccedil;bir zaman irticaya prim vermedi ama T&uuml;rkiye bu irtica kampanyalarına, bu sanal irtica korkusuna &ccedil;ok ama &ccedil;ok ağır bedeller &ouml;dedi. Kimi susturmak istedilerse m&uuml;rteci dediler, kimi dışlamak istedilerse gerici dediler, kimi aşağılamak istedilerse yobaz dediler. Bug&uuml;n dindar nesil kavramı &uuml;zerinde kopartılan fırtına; 31 Mart ta İstiklal Mahkemeleri &ouml;ncesinde, Menemen hadisesinde, 27 Mayıs &ouml;ncesinde, 28 Şubat ta, AK Parti nin kapatılması davası &ouml;ncesinde y&uuml;r&uuml;t&uuml;len kampanyanın tıpkısının aynısı.Kusura bakmayın, biz bunları yutmayız. Zira biz siyasi m&uuml;cadelemiz boyunca bu kampanyaların i&ccedil;inden ge&ccedil;tik. Bu kampanyaları aşarak bug&uuml;nlere ulaştık. Biz bu yolda elinden irtica bahanesi alındığı i&ccedil;in, kimlik bunalımı yaşayan o yazarlarla değil, milletimizle y&uuml;r&uuml;yoruz. Bize milletimizden başka hi&ccedil; kimse istikamet &ccedil;izemez. Televizyonlarda, şurada, burada &ccedil;eşitli oturumlarda, veryansın ediyorlar. Sizin veryansınınız değil, milletimin veryansını &ouml;nemlidir, onun da &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml; sandıktır.Hem demokrasi diyeceksin, ondan sonra da demokraside Başbakan ni&ccedil;in b&ouml;yle konuşuyor? diyeceksin. Ben milletimin dili ile konuşuyorum. Milletimizin dilini yakaladığımız i&ccedil;in bug&uuml;n AK Parti buralarda ama siz milletle beraber y&uuml;r&uuml;mediniz, milletin dilini anlamadınız, milletin dili ile konuşmadığınız i&ccedil;in de on yıllardır iktidar olamadınız, olamayacaksınız. Anayasa nın 24. maddesini a&ccedil;ın okuyun, Anayasa yı kabul etmiyorsunuz. O zaman da dindar bir insanın &ccedil;ağdaş olabileceğini ni&ccedil;in d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yorsunuz, dindar insandan &ccedil;ağdaş olmaz mı? Hem dindar ham &ccedil;ağdaş olamaz mı bir insan? Bunlar dindarlığı ne zannediyorlar acaba? Bunların dindarlık anlayışı da bu. Bunlar maalesef &ccedil;ağdaşlığı da anlamış değiller. - Akıllı tahta karşısında yetişen bir nesil &uuml;niversitelere gidecek -Başbakan Erdoğan, FATİH Projesi ile b&ouml;yle konuşanlara yeni bir ders verdiklerini s&ouml;yledi. FATİH Projesinin, dindarlığı savunan bir Başbakan ın kadrosuyla beraber ortaya koyduğu bir proje olduğunu kaydeden Erdoğan, İnternet, bilgisayar yeni mi icat oldu? AK Parti iktidarından &ouml;nce bunlar yok muydu, ni&ccedil;in sizler bunları yapamadınız? Ni&ccedil;in okullarda yavrularınızın &ouml;n&uuml;ne bunları koyamadınız? diye sordu.Bir televizyon kanalında akşam birilerinin, Anadolu &ccedil;ocuğu, yoksul kesim &uuml;niversiteye gidemiyor dediklerini ifade eden Erdoğan, Sen &ouml;yle zannediyorsun, şimdi Anadolu nun o yoksul yavrularının eline, tablet bilgisayarları vereceğiz, bunlarla beraber akıllı tahta karşısında yetişen bir nesil &uuml;niversitelere gidecek dedi.Erdoğan, birisinin de utanmadan, sıkılmadan, AK Parti iktidarı m&uuml;teahhitler yetiştirmiştir dediğini s&ouml;yleyerek, ş&ouml;yle konuştu: Ne kadar zavallısın sen ya? İşte bunların bakış a&ccedil;ısı bu. Hangi d&ouml;nemlerde nasıl işler yapmış hepsi ortada. Biz işi ehline veririz. İşi ehline verirken de yatırımcıları teşvik ederiz. Belli ellerde sermayenin dolaşmasına da m&uuml;saade etmeyiz. Bu da bizim farklı yaklaşımımız. Eğer AK Parti iktidarı b&uuml;y&uuml;mede b&ouml;yle bir patlamayı ger&ccedil;ekleştirdiyse, bunun altında da bu yatıyor. Sizler faizle insanı s&ouml;m&uuml;rd&uuml;n&uuml;z, s&ouml;m&uuml;r&uuml;lmesine vesile oldunuz. Bizler y&uuml;zde 63 den aldığımız faizi indirdik, indirdik, indirdik; şu anda bizim d&ouml;nemimizin en y&uuml;kseği sayılabilen y&uuml;zde 10 da kadar d&uuml;şm&uuml;ş vaziyette ki bunu kabullenmiyoruz. Daha da inecek, onun da m&uuml;cadelesini ayrıca veririz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml;, y&uuml;zde 10 faizi bile y&uuml;ksek g&ouml;ren bir iktidarız. Hi&ccedil; kimse &ccedil;ok bilmiş edasıyla, m&uuml;rebbiye edasıyla, parmağını sallayarak bize istikamet g&ouml;steremez, rota belirleyemez, efendilik taslayamaz. Bizim rehberimiz millettir. Biz milletin &ouml;n&uuml;ne parti programı, t&uuml;z&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z, se&ccedil;im beyannamesi, H&uuml;k&uuml;met programı ile &ccedil;ıktık; bizim rotamız,istikametimiz, y&ouml;ntemlerimiz belli. Bu H&uuml;k&uuml;metin gizli ajandası, gizli niyetleri var, bu h&uuml;k&uuml;met takiye yapıyor diyerek ensemizde boza pişirilmesine asla ve asla m&uuml;saade etmeyiz. Zira bizim iktidarımızda ikna odaları yok Sayın Kılı&ccedil;daroğlu. Bu &uuml;lkede on yıllar boyunca dindarlara ikinci sınıf muamelesi yapıldı. Namaz kılanlar, oru&ccedil; tutanlar, sakallılar, baş&ouml;rt&uuml;l&uuml;ler, hatta selam&uuml;n aleyk&uuml;m diyenler aşağılandı, dışlandı, &ouml;telendi. Dini eserler yasaklandı, camiler kapatıldı, Kuran-ı &ouml;ğrenmek isteyenlerin, imam hatip okullarına gitmek isteyenlerin yolları kesildi, orta kısımlar kapatıldı. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, T&uuml;rkiye de on yıllar boyunca, tek parti d&ouml;nemindeki CHP tarafından gen&ccedil;lik i&ccedil;in zararlı alışkanlıklar &ouml;zendirilirken, gen&ccedil;liğin dinini &ouml;ğrenmesinin yasaklandığını belirterek, 1940 lardan s&ouml;z etmiyorum; 1990-2000 li yıllarda ikna odalarında baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; kızlara işkence edenler, CHP tarafından korundu, desteklendi ve milletvekili yapılarak &ouml;d&uuml;llendirildi dedi.Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, T&uuml;rkiye de on yıllar boyunca, tek parti d&ouml;nemindeki CHP tarafından gen&ccedil;lik i&ccedil;in zararlı alışkanlıklar &ouml;zendirilirken, gen&ccedil;liğin dinini &ouml;ğrenmesinin yasaklandığını, engellendiğini s&ouml;yledi.Gen&ccedil;lerin kendi değerlerine yabancı hale getirildiğini ifade eden Erdoğan, ş&ouml;yle konuştu: 1940 lardan s&ouml;z etmiyorum; 1990 lı, 2000 li yıllarda ikna odalarında baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; kızlara işkence edenler CHP tarafından korundu, desteklendi ve milletvekili yapılarak &ouml;d&uuml;llendirildi. &Ccedil;ıkmışlar bize, elinizde dindarlılığı &ouml;l&ccedil;ecek alet mi var? diye soruyorlar. Biz dindarlık &ouml;l&ccedil;me meraklısı değiliz. B&ouml;yle bir yetkinin bizde olduğunu iddia edenlerden hi&ccedil; olmadık. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bizim uluhiyet kavramımız yok, o ancak kadiri mutlak olan Allah a aittir. Ama merak ediyorum, siz bu &uuml;lkede yıllarca laikliği nasıl &ouml;l&ccedil;t&uuml;n&uuml;z? Hangi cihazı kullandınız, &ouml;nce bunu anlatın? &Uuml;niversite kapılarında baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; kızların laikliğini nasıl &ouml;l&ccedil;t&uuml;n&uuml;z? İkna odalarında kızlara hangi ara&ccedil;larla işkence yaptınız? Bunu anlatın. Baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ile ilgili d&uuml;zenlemeyi, Kılı&ccedil;daroğlu neden Anayasa Mahkemesine g&ouml;t&uuml;rd&uuml;n&uuml;z? Siz &ouml;nce millete bunu anlatın. Şimdi dindar bir nesil derken, neyi kastettiğimi anlıyor musun? Ey k&ouml;şelerinde yazanlar, g&ouml;rsel medyada televizyonlara &ccedil;ıkanlar. Bunu ni&ccedil;in s&ouml;ylediğimi anlıyor musunuz? İmam hatiplerle sorununuz ne? Meslek liselere ile meseleniz ne? Katsayı konusuna neden bu kadar takıldınız? &Ouml;nce bunu anlatın. Sadece bize oy verenlere değil, 75 milyon T&uuml;rkiye Cumhuriyeti vatandaşına sesleniyorum: Biz 9 yıldır hi&ccedil;bir dayatmanın i&ccedil;inde olmadık. Bug&uuml;n de değiliz, yarın da olmayacağız. Biz birilerin ge&ccedil;mişte yaptığı gibi, &ouml;ğrenci formatlama gayretinde değiliz. Erdoğan, &ouml;rneği olmayan FATİH projesini 17 ilde, 52 okulda başlattıklarını s&ouml;yledi.Eyl&uuml;l ayına kadar liselerin yarısında FATİH projesi uygulamaya ge&ccedil;eceğini belirten Erdoğan, 4 yıl i&ccedil;inde 42 bin okul ve 570 bin dersliğin, akıllı tahtaya, hızlı internete, y&uuml;ksek teknolojili eğitim cihazlarına kavuşacağını bildirdi. Sabahattin Zaimoğlu Anadolu Lisesi nde, akıllı tahtaların ve tabletlerin dağıtımını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, Orada olanların b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;oğunluğu yoksul ailelerin &ccedil;ocukları. Asla istisnası, zengin fakir ayırımı yok. Bunu bilmeyen profes&ouml;rlere de sesleniyorum: Bakıyorum koskoca prof, akşam bunu s&ouml;yl&uuml;yor. AK Parti iktidarı yoksullara eğilmedi diyor. Vah zavallı. &Ouml;nce bunları &ouml;ğren. Biz bunun m&uuml;cadelesini veriyoruz. Tabi her dinleyen de zannediyor ki bunun &ouml;n&uuml;nde profes&ouml;r var, herşeyi bilir, herşeyi bilmez. Bildiğini bilir. Onun bildiği de ne? İşte FATİH Projesi ile ilgili hangi adımların atıldığından haberi yok. Peyami Safa yı okumalarını &ouml;zellikle tavsiye ederim diye konuştu.- Haberin var mı hoca? -Erdoğan, 9 yılda okullara 1 milyona yakın bilgisayar g&ouml;nderdiklerini belirterek, şunları kaydetti: Haberin var mı hoca? 1 milyon. 29 bin 812 bilişim teknolojisi sınıfı a&ccedil;tık. Haberin var mı hoca? Bilgisayarın, internetin olduğu bir okulda dayatma olabilir mi? İşte onun i&ccedil;in bizden &ouml;nce okullara bilgisayar g&ouml;ndermediler, internet bağlamadılar. B&ouml;yle okullarda ve sınıflarda, olsa olsa olsa bilgisayarları formatlarsınız ama zihinleri asla formatlayamazsınız. Elbette her siyasi partinin gelecek, nesil tasavvuru vardır. Dini, milli ve manevi değerlerle yetişen bir nesil arzulamanın neresi yanlıştır? AK Parti değil midir modern olanla, geleneksel olanı harmanlayan; medeniyet değerlerimizle evrensel değerleri bir arada g&ouml;t&uuml;rmeye &ccedil;alışan. İktidara talip olan her partinin bir toplum ve birey tasavvuru vardır. İnsanlar ona g&ouml;re oy verirler. Biz meydanlarda b&ouml;yle dolaştık, bunları anlattık ama hi&ccedil; bir parti kendi tasavvurunu topluma dayatmaz, dayatamaz. İşte biz bunun idraki i&ccedil;indeyiz. Toplumu zorla devlet marifetiyle d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmeye &ccedil;alışmaz. Ama sizler de l&uuml;tfen, k&ouml;şe yazarları ve konuşmacılar, zorla işi buralara kaydırmaya &ccedil;alışmayın. Biz toplum m&uuml;hendisliğine de karşıyız, siyaset m&uuml;hendisliğine de. Sorun AK Parti nin nasıl bir toplum ve siyaset tasavvuruna sahip olduğunda değil, sorun diğer partilerin b&ouml;yle bir tasavvuru, b&ouml;yle bir vizyonu olmamasıdır. Bizler, milletimizin rızası &ccedil;er&ccedil;evesinde, Anayasa ve yasalar &ccedil;er&ccedil;evesinde 9 yıldır ne yaptıysak onu yapmaya, millete hizmet &uuml;retmeye devam edeceğiz. Engelleri kaldırarak; dayatmaları, yasakları tek tek kaldırarak, yolları a&ccedil;arak, gen&ccedil;lerin ve ailelerin &ouml;n&uuml;ne se&ccedil;enekler, imkanlar, fırsatlar koyarak bu yolda y&uuml;r&uuml;yeceğiz. Biz devletin zihinleri tek tipleştirmesine, şekillendirmesine de karşıyız. &Ccedil;ocuğunu ateist olarak yetiştirmek isteyenlerin, &ccedil;ocuklarına yaptığı dayatmaya da karşıyız. Bu, AK Parti ye ve H&uuml;k&uuml;metine y&ouml;nelik bayat bir kampanyadır. Kimlik bunalımı i&ccedil;indeki, modası ge&ccedil;miş, &ccedil;ağa ayak uyduramayan yazarların, 103 yıl &ouml;nceki modaya uyarak, irtica yaygarası &ccedil;ıkarması artık bu &uuml;lkede... Milletim m&uuml;sterih olsun. Bize oy verenler kadar vermeyenler de m&uuml;sterih olsun. Bu h&uuml;k&uuml;met 75 milyonun h&uuml;k&uuml;metidir. bu H&uuml;k&uuml;met 75 milyonun tercihlerine saygılı bir H&uuml;k&uuml;mettir. Geride bıraktığımız 9 yıl, 75 milyonun tercihlerine nasıl saygı g&ouml;sterdiğimizin en b&uuml;y&uuml;k ispatıdır. Milletimiz bize inansın, bize g&uuml;venmeye devam etsin; biz bu yolda milletimizle y&uuml;r&uuml;yecek sadece ve sadece milletin rotasında ilerleyeceğiz. -Bozkır başını &ccedil;arptı-Bu arada, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ın grup salonunda ayağı kayarak başını sıraya &ccedil;arptığı &ouml;ğrenildi. Meclis doktoruna g&ouml;t&uuml;r&uuml;len Bozkır ın anlına bandaj atıldı. Bozkır ın evinde istirahat ettiği bildirildi.

Erdoğan: Ey Beşşar, men dakka dukka

Başbakan Erdoğan, "Ey Beşşar, men dakka dukka. Ey Beşşar, eden bulur" dedi

Öne Çıkanlar