Advertisement

Kredi derecelendirme kuruluşlarının güvenirliliğine dair tartışmalar bir türlü bitmiyor.

Özellikle 2008 krizi sonrasında kredi risklerini yeterince iyi değerlendirememek ve krizi öngörememekle suçlanan kurumlara yöneltilen bir başka eleştiri de gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeleri değerlendirirken farklı tutumlar sergilemeleri.

Merkez Bankası bünyesinde yayınlanan bir çalışma notu da bu eleştirinin kaynağına giderek kredi derecelendirme kuruluşlarının gelişmekte olan ülkelere karşı yanlı olup olmadığını inceliyor.

Doruk Küçüksaraç ve Murat Duran tarafından kaleme alınan nota göre değerlendirmeleri etkileyen unsurlar şöyle:

Gelişmiş ülkeler için

GSYH büyümesi, kamu borcu, GSYH büyüme oynaklığı ve enflasyon oynaklığı daha belirleyici.

Ekonomik gelişmişlik ve finansal derinlik gibi değişkenler ise görece birbirine daha yakın olduğundan daha az etkili.

Gelişmekte olan ülkeler için

Enflasyon, kamu borcu, finansal derinlik ve kişi başı gelir seviyesi kredi derecesi bakımından daha önemli.

Yapılan analizler sonucunda ise, gelişmekte olan ülkelerin benzer ekonomik temellere sahip gelişmiş ülkelere göre ortalama 1,4 basamak daha düşük kredi derecesi aldıkları belirlenmiş.

Yani CDS primlerinin analizinden elde edilen sonuçlar kurumların gelişmekte olan ülkelere karşı negatif bir yanlılığının olabileceğine işaret ediyor.

Ancak hem kredi notları hem CDS'ler için kredi risklerini ölçerken aynı göstergelere bakılsa da, kullanılan mekanizmanın farklı olabileceğine dikkat çeken yazarlara göre, bu durum çalışmadan elde edilen sonuçlara daha temkinli yaklaşılmasını gerektiriyor.