Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Financial Times editörleri, yayımladıkları bir görüş yazısında daha iyi bir kapitalizmin mümkün olup olmadığını irdeledi.

Koronavirüs salgının, zengin ülkelerin istihdam piyasasındaki zayıflıkları ortaya çıkardığını belirten FT editörleri, görünmeyen kahramanlar olan hastanede çalışanlarının ve kuryelerin ne kadar fazla çalıştıklarına ve buna göre ne denli az kazandıklarına değindi.

Yazıda, giderek artan sayıda insan için çalışmanın istikrarlı ve yeterli bir gelir sunamadığı vurgulanırken bunun sonucu olarak da maaşların artmadığı, gelirlerin azaldığı, çalışma koşullarının kötüleştiği ve iş güvenliğinin düştüğü belirtiliyor.

Güvencesiz çalışan insanları tanımlamak için kullanılan ‘prekarya’ kelimesinin hayatımıza girdiğini belirten editörler, prekarya kategorisine giren çoğu işin fiziksel çalışmayı gerektirdiğini, bundan dolayı da koronavirüse maruz kalma ve karantina önlemleri yüzünden gelir kaybına uğrama ihtimalinin daha fazla olduğunu söylüyor.

Editörlere göre, ihtiyacı olanlara yardım etmek sadece ahlaki bir sorumluluk değil aynı zamanda bireysel çıkarlara göre daha iyi durumda olan kesimlerin de yararına.

Ekonomik değişim ve dönüşümün dışında bırakılan, unutulan kesimlerin yöneticilere karşı kuşkuyla yaklaşmasının kapitalizm ile demokrasi arasında bir gerilim yarattığına değinen editörler, 2008 yılındaki küresel finans krizi sonrasında yaşanan ihanete uğramışlık hissinin, küreselleşmeye ve liberal demokrasi kurumlarına inancı azalttığının da altını çiziyor.

Ekonomik kutuplaşma kapitalizmin reddine doğru ilerlerse refah içerisindeki kesimin kaybedecek daha fazla şeyi olduğunu belirten FT editörleri, bu sorunların çözümü için uğraşarak bu iyi durumdaki kesimin daha kazançlı bir durumda olacağını belirtiyor.

Sağ kanat popülizm vaatlerini yerine getiremediği takdirde kapitalizmin de sonunun gelebileceğini vurgulayan FT editörleri yazıyı şöyle sonlandırıyor:

Prekaryanın tartışılmaz var oluşu, insani ve organizasyonel kaynakların harcandığının da bir kanıtı. Kutuplaşmış bir ekonominin problemiyse sadece adil olmamak değil aynı zamanda da verimsiz olmak.

Şimdiyse rüzgar tersine dönüyor. Joe Biden’dan Boris Johnson’a kadar birçok politikacı ekonomiyi ‘daha iyi şekilde yeniden inşa’ etme süreciyle görevlendirildiler ve ekonomik ortodoksinin gardiyanları eşitsizliğin büyümenin maliyeti olduğuna dair görüşlerini de arkalarında bıraktılar.

Kapitalizm herkes için daha onurlu bir yaşamı mümkün kılabilir, alternatifler ise herkes için daha kötü sonuçlanabilir.