Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''Türkiye'ye fren değil, gaza basmak yakışır. Gidecek çok daha yolumuz var çünkü. Allah'a şükürler olsun şoförümüz kuvvetli. İleri sürüş tekniği almış şoföre sahibiz ve dünyada bir ekonomik mucize gerçekleştirmişiz'' dedi.

Çağlayan, Sunar Grubu'na bağlı Elita Yağ Fabrikası'nın yeni tesislerinin açılışında yaptığı konuşmada, Avrupa'nın birçok ülkesinin büyüme yerine daha az küçülmenin planı yaptığını söyledi.

Euro Bölgesi üyesi olan 17 ülkenin 6'sının 2008 yılındaki kriz dönemi öncesi ekonomik şartları sağladığını belirten Çağlayan, ''11 ülke ise 2008 öncesi döneme 10 yıldan önce erişemez. Bugün Yunanistan, Portekiz, İspanya, İtalya 2008 öncesi döneme 2020'den önce ulaşamayacaktır. Bugün Türkiye, şükürler olsun Çin'den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi. İlk 6 ayda büyüme rakamımız yüzde 3.1, tabi bu yüzde beni mutlu etmiyor'' dedi.

Çağlayan, Türk sanayicisinin ve işadamının performansını bildiğini belirterek, ''Türkiye'ye fren değil, gaza basmak yakışır. Gidecek çok daha yolumuz var çünkü. Allah'a şükürler olsun şoförümüz kuvvetli. İleri sürüş tekniği almış şoföre sahibiz ve dünyada bir ekonomik mucize gerçekleştirmişiz. Tüm dünya, bugün Türkiye'nin ekonomik mucizesini konuşuyor. Gittiğimiz her ülkenin bakanları bizden bunu anlatmamızı istiyor'' diye konuştu.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''AB gelmiş geçmiş ikiyüzlülüğü en fazla hissedilmiş olan bir birliktir. Dünyanın en riyakar kuruluşudur'' dedi.

Çağlayan, Sunar Grubu'na bağlı Elita Yağ Fabrikası'nın yeni tesislerinin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir ülke olduğunu belirterek, ''AB gelmiş geçmiş ikiyüzlülüğü en fazla hissedilmiş olan bir birliktir. Dünyanın en riyakar kuruluşudur ve bu AB 50 yıldır Türkiye'yi kapısında bekletmektedir'' diye konuştu.

Bakan Çağlayan, AB'nin 27 ülkeli bir birlik olduğunu ve 23 ülkesinin bütçe açıklarının, 22 ülkenin ise kamu borçlarının Türkiye'den çok daha yüksek olduğunu kaydederek, geçen yıl AB'nin yüzde 1,5 büyüdüğünü, Türkiye'nin ise yüzde 8,5 oranında büyüdüğünü ifade etti.

Çağlayan, ''Eğer Türkiye AB'nin bir üyesi olmuş olsaydı, geçen yıl AB yüzde 1,5 değil yüzde 1,8 büyüyecekti. Kim kaybetti? AB kaybetti'' dedi.

Saygın diye bildiği, geçmişte yaptığı uygulamalardan dolayı doğru çabalar gösterdiğine inandığı Nobel Barış Ödülü'nün bu yıl AB'ye verildiğini hatırlatan Çağlayan, şöyle devam etti:

''Arkadaşlar kendimi gülmekten alamadım. Yeminle söylüyorum. Şimdi barış ödülü niye verilir? İnsan haklarına katkı yaparsın, insanlığa değer verirsiniz, yaptığınız her muameleyi eşit yaparsınız, centilmence yaparsınız. Şimdi bu Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen AB, Gümrük Birliği anlaşması yapmış olan Türkiye'yle, kendisine bir çıkış kapısı olarak gördüğü Türkiye'ye ve iş adamlarına vize uyguluyor. Malınız gider, kamyona kota uygular. Gümrük Birliği yapmış olan Türkiye'ye bu ayıbı, bu insanlık suçunu, bu işkenceyi uygulayan Avrupa, Brezilya'ya, Arjantin'e, Parugay'a, Karadağ'a, Ukrayna'ya gelince bunların hiçbir vatandaşına vize uygulamaz. Şimdi böylesine bir insanlık suçu işleyen, böylesine insan hakları suçu yapan, ticarette haksız rekabet yaratan bir AB'ye Nobel Barış Ödülü verdiği için ben de Nobel Barış Ödülü'nü kınıyorum. Bunun adı barış değil, bunun adı olsa olsa, sen AB'ye ikiyüzlülük veya riyakarlık ödülü verirsin, buna da eyvallah deriz, kabul ederiz.''

-Cari açık-

Çağlayan, bu yapılan tesisin cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacağını belirterek, dışarı Döviz ödenmesini engelleyerek, ithalatı azalttığını, ihracat yaparak döviz girdisi sağladığını ifade etti.

Geçen yıl herkesin ''cari açık diyerek başlarının etini yediğini'' ifade eden Çağlayan, şöyle konuştu:

''Sanki cari açığı ben yapıyormuşum gibi. Sanki ithalatı mezardaki rahmetli babam yapıyormuş gibi bana hesabını soruyorlar. Şimdi şükürler olsun, cari açık kelimesi 2012'de evelallah çöp kutusuna attık. Şimdi Türkiye cari açık konusunda önemli bir başarı kaydetti. Ancak cari açıktaki bu başarının altında yatan şey ithalatın azalması değil asıl ihracatın artmasıdır. Çünkü cari açık dediğiniz şey döviz gideriyle geliri arasındaki fark. Böyle bir ortamda Türkiye, ihracatını 2012'de yüzde 12'nin üzerinde artırarak, ithalatını da yüzde 2,4 düşürerek cari açıktaki başarıyı elde etti. Umut ediyoruz ki inşallah bu yıl orta vadeli program hedefinin daha altında olacağız, yeni yatırım teşvik sistemiyle beraber inşallah cari açığı kesin çözecek olan, önümüzdeki kısa ve orta vadede önemli hamleleri hep birlikte yapacağız.''

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''Türkiye artık ihracatla büyüyen bir ülke olmuştur'' dedi.

Çağlayan, Sunar Grubu'na bağlı Elita Yağ Fabrikası'nın yeni tesislerinin açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın birçok bölgesinde çok ciddi siyasi kaosların yaşandığını, AB'de de ciddi sorunların meydana geldiğini söyledi.

Türkiye'nin 10 yıl önce 1 milyar dolar borç alabilmek için IMF'ye şirin görünmeye çalışan bir ülke durumunda olduğunu belirten Çağlayan, o dönemde yaşanılanları anlattı.

Çağlayan, Türkiye'nin o günlerden dünyadaki krize meydan okuyan bir ekonomiye geldiğini ifade ederek, artık daha büyük hedeflere gideceklerini söyledi.

Siyasi ve ekonomik istikrar, genç nüfus ve sanayicilerle 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisine girmeyi hedeflediklerini anlatan Çağlayan, Türkiye'nin istikrarının ve artan imajının özel sektörün dünyadaki yerini de etkilediğini söyledi.

Çağlayan, bugün AB nin işsizlik ortalamasının yüzde 10.5, Avro bölgesinin işsizlik ortalamasının ise yüzde 11.7 olduğunu belirterek, Türkiye'nin yüzde 8.4'lük işsizlik rakamına sahip olduğunu, bunun temel nedenin Türkiye'nin ihracatının artması olduğunu bildirdi.

''Türkiye artık ihracatla büyüyen bir ülke olmuştur'' diyen Çağlayan, şöyle konuştu:

''Eğer Türkiye ihracatı 2012 yılında artmasaydı, biz 2012'nin ilk 6 ayında, bırakın yüzde 3,1'lik büyümeyi, yüzde 2 küçülmeyle karşı karşıya kalırdık. Geçen yıl ihracatın yarısı Avrupa'ya yapıldı, bu yıl ise Avrupa'nın ihracattaki payı düştü. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya yapılan ihracat da burada yaşanan gelişmeler nedeniyle düştü. Yani ihracatımızı yaptığımız yüzde 75'lik pazara sahip olan bölgelerde yaşanan siyasi ve ekonomik krize rağmen Türkiye, Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırarak 135 milyar dolara gelmişti ve bugün şükürler olsun son 12 aylık ihracatımız tam 147 milyar dolara gelmiştir.''

Çağlayan, son 3 yılda ihracat pazarını çeşitlendirdiklerini ve bunun da önemli bir getiri sağladığını belirtti.

Ekim ayının ilk 15 günlük ihracatının 6,5 milyar dolara yaklaştığını ifade eden Çağlayan, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5'lik artış yaşandığını bildirdi.

İlk 8 aylık ihracatın ise 120 milyar dolara yaklaştığını anlatan Çağlayan, bu yılki ihracat hedefinin 149,5 milyar dolara çıkartıldığını söyledi.

Bu durumun ''krize resmen meydan okumak olduğunu'' vurgulayan Çağlayan, bunun istikrar sayesinde yapıldığını söyledi.

Çağlayan, 2023 yılının kendileri için çok önemli olduğunu belirterek, kendi otomobilini ve uçağını yapacak bir Türkiye hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Sunar Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Çomu da yurtdışı yerine Türkiye'ye yatırım yapmayı tercih ettiklerini belirterek, Muş Ovası'ndaki çiftçilerle de ayçiçeği ekimi konusunda işbirliği yaptıklarını söyledi.

Duaların edildiği açılış töreninde konuşmaların ardından Çağlayan butona basarak yeni tesislerin açılışını yaptı.