Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, şu anda Türkiye için güneşli günler olduğunu belirterek, "Ama biraz bulutlar da var. Bu bulutlardan da kurtulmak lazım diye düşünüyorum. Bu da verimlilikten geçiyor, verim artışı lazım" dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'na konuk olan Özen, Moody's'in not artışı için alt yapıyı hazırladığını, bu yüzden buradan not artışı geleceğini tahmin etmenin kolay olduğunu söyledi.

Ancak S&P açısından bakıldığı zaman bunun çok kolay görünmediğini aktaran Özen, "S&P'den not artımı gelecek mi diye sorarsanız, bence kesinlikle gelecek. Haziranda yapacakları toplantıda ilk sinyallerini alabiliriz diye düşünüyorum. Bu yıl içerisinde gelme olasılığı var, ama önümüzdeki seneye de sarkabilir" ifadelerini kullandı.
Not artışını Türkiye'nin hak ettiğini vurgulayan Özen, S&P'nin de Türkiye'nin hakkını vereceğini dile getirdi.
Meksika ve Brezilya'nın Moody's'ten "yatırım yapılabilir" seviyeyi alınca bankacılık sektöründeki büyümelerinin hızlandığına işaret eden Özen, büyümenin fonlara olan erişimden dolayı hızlandığının altını çizdi.

Türkiye "yatırım yapılabilir" seviye aldıktan sonra Türk bankacılık sektöründe çok ciddi bir büyüme beklediğini belirten Özen, sözlerine şöyle devam etti:

"Büyük emeklilik fonları ya da büyük fonlar var. Sadece 'yatırım yapılabilir' ülke notu olan piyasalara geliyor. İşte bunlar gelecek ve bunlar derken trilyon dolarlar konuşuluyor. Bunlardan daha biz pay almadık. Yeni almaya başlayacağız. İnanılmaz fonlar var, çok büyük boyutta, trilyon dolarlık fonlar var. Şimdi bizim bunlara erişimimiz kolaylaşacak.

Diğer taraftan kısa vadede yaşanan oluyor. Hemen bir satış geliyor. Her ülkede 3 aşağı 5 yukarı böyle olmuş. Kar satışları oluyor. Bu ne kadar kalıcı, ona bakacağız. Ondan sonra uzun vadeli portföy yatırımları geliyor. Ama orta vadede, uzun vadede esas olan doğrudan yabancı yatırım geliyor, ki Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olan bu.

Yatırım yapılabilir ülkelere baktığımız zaman bir cari açık genişlemesi de oluyor. Bizim de sıkıntımız bu. O açıdan onu fonlamak için doğrudan yatırım gelmesi çok önemli. Çünkü cari açığımızın fonlama kalitesinin yükselmesi lazım. Cari işlemler açığını azaltmamız lazım. Bunun yolu da ekonomide verimlilikten geçiyor. Daha verimli bir Türkiye ekonomisi yaratırsak, cari açık sorunu daha da azalacaktır."

-"Daha fazla analiz edilerek bankaların nereden kar ettiğine bakılması gerekiyor"-

Garanti Bankası Genel Müdürü Özen, şu anda Türkiye için güneşli günler olduğunu belirterek, "Ama biraz bulutlar da var. Bu bulutlardan da kurtulmak lazım diye düşünüyorum. Bu da verimlilikten geçiyor, verim artışı lazım" dedi.
Özen, ekonomide toplam verimlilik artabilirse güneşli günlerin kalıcı olabileceğini söyledi.

Bir bankacı olarak kar rakamları hakkında çekinerek konuştuklarını aktaran Özen, daha fazla analiz edilerek bankaların nereden kar ettiğine bakılması gerektiğini dile getirdi.

Açıkladıkları kardan memnun olduklarını kaydeden Özen, bu rakamlarda önemli işaretlerin de olduğunun altını çizdi.
Faiz gelirlerinde 2012'nin son çeyreği ile 2013'ün ilk çeyreğinde bir fark olmadığına dikkati çeken Özen, konuşmasına şöyle devam etti:

"Büyümesi gerekiyordu ama büyümemiş. Önemli bir sinyaldi bence. Çok dikkat edilmesi gereken bir şey. Kredilerde bir büyüme var. Ama mevduatta kredilerden çok daha düşük bir büyüme var. Yani yıllık kredi artış hızı yüzde 23'ler seviyesinde devam ediyor. Mevduatı yıllıklandırdığınız zaman yüzde 8-9'lar seviyesinde oluyor. Zaten Türk bankacılık sektörünün kredi mevduat oranına baktığımız zaman yüzde 100'leri geçmiş durumda. Bu tempoda gidersek daha da artacak. Bunun yüzde 125'lere, yüzde 135'lere kadar gideceğini görüyorum. Bu seviyelere kadar da bir manevra alanımızın olduğunu düşünüyorum. Ama onun dışında yüzde 150'lere gitmek endişe yaratır. Orada dikkat etmemiz gerekiyor. Bankacılık sektörü ilk çeyrekte büyümeyi sağladı. İyi bir ilk çeyrek açıkladığını düşünüyorum. İlk çeyrekteki rakamların diğer çeyreklerde olması zor diye düşünüyorum. Çünkü ilk çeyrek rakamlarında kardan bahsettiniz, zaten onun içerisinde çok ciddi menkul kıymet karları var, temettü gelirleri var. Menkul kıymet karları sürdürülebilir bir şey değildir. Son 8-9 çeyrektir bunu sürdürdük, çünkü Türkiye'de çok güzel bir faizlerin düşme trendi var."

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, "Türkiye negatif reel faizi daha önce gördü ama çok kısa sürdü. Bu sefer kalıcı olacağını düşünüyorum. Kalıcı derken uzun süre kalıcı" dedi.

Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'na konuk olan Özen, negatif faiz ortamının hem olumlu hem de olumsuz yanlarının olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesindeki faiz giderleri azalıyor bu olumlu bir kazanımdır. Bütçedeki faiz giderlerini ne kadar azaltabilirsek, yatırımlara daha fazla para harcayabiliriz. İkincisi reel sektör ve bireylerin faiz giderleri düşüyor. Bu da olumlu bir gelişme" diye konuştu.

Dünya konjonktürüne bakıldığında negatif reel faiz için ortamın müsait olduğunu dile getiren Özen, "Türkiye negatif reel faizi daha önce gördü ama çok kısa sürdü. Bu sefer kalıcı olacağını düşünüyorum. Kalıcı derken uzun süre kalıcı. Yoksa sürekli kalıcı olamaz" diye konuştu.

Paranın mevduattan çıkıp, konut, Borsa gibi alternatif alanlarda balonlar oluşturabileceğine işaret eden Özen, bu alanlara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Özen, "Ben, şu anda negatif faiz ortamından rahatsız değilim. Bunun Türkiye'de ilk defa uzun süreli olarak kalıcı olacağını düşünüyorum. Ama kalıcı bir şey olamaz bu dediğim nedenlerden dolayı. Mevduattan çıkan para, hazine bonolarından çıkan para, klasik yatırım araçlarından çıkan para, başka alternatif yatırım alanlarına gidip buralarda balonlar oluşturabilir, buna çok dikkat etmemiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Bankacılık sektörünün negatif faiz ortamından şimdiye kadar yararlandığını aktaran Özen, bunun kalıcı olmasının kar marjlarına baskı yaratacağını ifade etti.

Özen, bu durumun faiz gelirlerini olumsuz etkileyeceğini belirterek, bankaların buna reaksiyon olarak faiz dışı gelirlerini artırması, çok daha verimli çalışması ve maliyetlerini çok daha iyi kontrol etmesi gerektiğini söyledi.
Kalıcı reel faiz ortamının verimliliği ön plana çıkardığına da işaret eden Özen, "Dar marjlarla çalışıyorsunuzdur. Maliyetlerinizi kontrol etmediğiniz takdirde özkaynak karlılığınız çok düşük seviyelere gelebilir" dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirimlerine devam edip etmeyeceğine yönelik soruya Özen, "Sona doğru geliyoruz ama yeri var mı? denildiğinde, biraz daha yeri olabilir. TCMB'nin işi çok zor. Sadece TCMB'nin değil tüm dünyaya baktığımızda hakikaten merkez bankalarının işleri zorlaştı" ifadelerinde bulundu.
Özen, kredi büyümesi ile cari işlemler açığı arasında ciddi bir korelasyon olduğunu ifade ederek, son iki ayda bu korelasyonun zayıfladığını ve artık ilişkilerin değiştiğini kaydetti.

TCMB'nin son enflasyon raporunda, sermaye girişleri ile cari işlemler açığı arasındaki ilişkinin kuvvetli olduğunun belirtildiğini aktaran Özen, "Bu nedensellikler, bu ilişkiler çok çok önemli. Çok zor iş yapılıyor diye düşünüyorum. Bunun için bir sürü hedefle ve araçla mücadele ediliyor. Şimdiye kadar da çok başarılı geldi ama bundan sonraki faizi indirimlerinde, cari işlemler açığı sermaye girişleri arasındaki ilişki zayıfladıysa niye faiz indirimi olur diye ben kendime sorduğum zaman diyorum ki o zaman daha önce yüzde 4 büyümeye yeterli olacak yüzde 15 kredi büyümesi demek ki yeterli değil" diye konuştu.

-"Yüzde 4 büyümede ısrarcı olmamız lazım"-

Ergun Özen, Türkiye'nin yüzde 4 büyümede ısrarcı olması gerektiğine işaret ederek, bunun dengeli bir şekilde sağlanması gerektiğine dikkati çekti.

Özen, yüzde 4 büyümenin iç talebi canlandırmakla mümkün olabileceğini dile getirerek, bundan sonraki faiz indirimlerinin de bu gerekçeyle yapılacağını kaydetti.

İç talepte canlanmanın olduğuna değinen Özen, bunun yatırımlara yansıtılmadığını ve stokların eritildiğini dile getirdi.

Özen, stokların yeniden yerine konulmasıyla yatırımların artacağına işaret ederek, "Büyümenin yüzde 4'ü tutturacağına hatta biraz yukarısında olacağını düşünüyorum ama ilk çeyrekte yüzde 2 veya biraz daha aşağısında bir büyüme gelebilir" dedi.

ABD ekonomisinde bu yıl ciddi başarılar elde ettiğini, ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2-3 oranında büyüyebileceğini dile getiren Özen, "Bu başarıdan sonra Fed çok yüksek faiz oranlarıyla bunları heba etmez. Bu yanlışı kimse yapmaz. Ne yapılabilir? Belki o 85 milyar dolarlık tahvil alımı biraz azaltılabilir" dedi.

Özen, genişlemeci para politikalarından çıkış sürecinin küresel ekonomiyi sarsmayacağına inandığını belirterek, "Şu an sıcak bir şekilde olacağını düşünmüyorum. Daha çok piyasaların köpüğünü alacak" ifadesini kullandı.

-"TCMB'den bütün parayı alıp da böyle yüzde 6-7 marjlarla kredi satmıyoruz. Böyle bir dünya yok"-

Bankaların, TCMB'nin faizlerdeki indirimi kredi oranlarına yansıtmadığı eleştirilerine karşılık Özen, "Bankacılar olarak biz buna sevinmiyoruz. Biz TCMB'den bütün parayı alıp da böyle yüzde 6-7 marjlarla kredi satmıyoruz. Böyle bir dünya yok. Böyle bir dünya olsa bu eleştiri haklı olacaktı" dedi.

Özen, "Merkez Bankasının son haftalık raporunda, ticari kredi faiz oranlarının 2012'de yüzde 12,7 iken yüzde 7'ye kadar gerilediğini bilgisi bulunduğunu aktararak, "Biz fonlamamızın yüzde 10-15'ini TCMB'den yapabiliriz. Zaten daha yukarısı çok tehlikelidir. Çünkü TCMB'den çok kısa vadede fon bulabilirsiniz. Dolayısıyla TCMB'den aldığımız paradaki faiz düşüşleri bize ancak bu kadar yansıyor" değerlendirilmesinde bulundu.

Ergun Özen, mevduat faizleri ve munzam karşılık gibi konuların da faizlerdeki düşüşün yeterince yansıtılamamasına etki ettiğini kaydetti.

Müşterinin kredi riskine göre münferit örneklerin bulunabileceğine dikkati çeken Özen, "Hala çift haneli rakamların olduğunu ben de biliyorum. Hala yüzde 11-12'den kullanan müşteriler eminim ki vardır. O da riskiyle alakalı bir şeydir diye düşünüyorum. Bu rekabet ortamında bileyim ki bir müşteri var yüzde 11-12'den kredi kullanan müşteri var, hemen girerim yüzde 10'da veya 9'da kırar alırım onu. İnanın böyle bir rekabet ortamı var bankacılık sektöründe. Yeter ki parasını ödeyebilecek iyi bir müşteri olsun" ifadelerini kullandı.

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, "Garanti Bankası'nın kültüründe devletle kavga yok. Bazı konular hariç, şimdiye kadar ben bir konuda devletle mahkemeleştiğimi düşünüyorum. İkincisi de geliyor, Rekabet Kurulu" dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'na konuk olan Özen, bankaya kesilen vergi cezası ile ilgili Garanti Bankası'nın kültüründe devletle kavga olmadığını belirterek, "Bazı konular hariç, şimdiye kadar ben bir konuda devletle mahkemeleştiğimi düşünüyorum. İkincisi de geliyor; Rekabet Kurulu. Son derece haksız bulduğumuz bir konu. Ama bu tip konularda da, diğer konularda da biz hep uzlaştık. Uzlaşma olacaktır. Bu konuda da uzlaşma taraftarıyız" değerlendirmesinde bulundu.

Özen, Türkiye'de yakın dönemde çok büyük projelerin bulunduğunu, hava limanı projesi, Kanal İstanbul projesi, olimpiyatların gelmesi, 3. köprü ve enerji projeleri gibi projelerde öz kaynak karlılıklarının düşük olacağını söyledi.
Reel sektörün bankacılık sektörünü düşük faizlerle eleştireceğine 'Biz artık yatırım yapılabilir ülke olduk, siz gidin artık 10 yıllık para yerine 15 yıllık para getirin' demesi gerektiğini belirten Özen, "Ben, bu büyük projelere daha rahat gireyim, demesi lazım. Bu tür eleştirileri kabul ederim. Ama faiz tartışmaları bu rekabet ortamında geçerli değil diye düşünüyorum. Bizim yurt dışına gidip hakikaten iyi koşullarda daha uzun vadeli para getirmemiz lazım. Getirip de bu dev projelerin alt yapı finansmanına destek olmamız lazım" ifadelerini kullandı.

Daha uzun vadeli borçlanmada TL bazlı borçlanma modelinin çok zayıf olduğunu vurgulayan Özen, Garanti Bankası olarak bu yöndeki teşebbüslerinin daha önce talep görmediğini vurguladı.

"Yatırım yapılabilir" ülke notuyla birlikte bu piyasanın gelişmesi gerektiğini dile getiren Özen, bankacılık sektörü büyük miktarda uzun vadeli Türk Lirası bulursa, reel sektörün de kur riskinden kurtarılmış olacağını söyledi.

-"Türk bankacılık sektörüne haksızlık yapıyor"

Özen, bankacılık sektörünün ücret ve komisyon gelirlerinin ileriye dönük bakıldığı zaman düşük faiz ortamında artırılmak zorunda olduğunu belirterek, "Bu olmazsa ciddi problemler ortaya çıkar" dedi.

Dünyanın her yerinde düşük faiz ortamında faaliyet gösteren bankaların ücret ve komisyon gelirlerinin arttığını aktaran Özen, liberal ekonomiye devam edilecekse bunun olmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.

Bankacılık sektörünün toplam gelirler içerisindeki payının yüzde 20'ler civarında olduğunu vurgulayan Özen, bu rakamın Almanya'da yüzde 50'ler, Amerika'da ise yüzde 37'ler civarında olduğunu ifade etti.
Türkiye'de yüzde 20 olan bu rakamın çok düşük olduğunu kaydeden Özen, Türkiye'ye en yakın ülkenin yüzde 25'ler civarında olduğunu vurguladı.

-"Türk bankacılık sektöründe inanılmaz bir müşteri memnuniyeti var"-

Yaptıkları hizmetin, oluşturdukları müşteri memnuniyetinin karşılığını almaları kadar doğal bir şey olmadığını vurgulayan Özen, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunda da bir problem yok. Kimsenin de bunu eleştirdiğini zaten düşünmüyorum. Ama hakikaten çok ufak tefek, toplam komisyon gelirleri içerisinde çok düşük paya sahip olan bazı kalemlerden aldığımız komisyonlar var ki, Türk bankacılık sektörü burada haksızlık yapıyor. İşlemsizlik ücreti diye bir şey. Bunu almamamız lazım. Ben buna bir bankacı olarak katılıyorum. İpotek alıyoruz, borcunu ödüyor, ipoteğini serbest bırakacağız, bundan komisyon alıyoruz. Bakıyorum bir maliyet var mı? Hayır burada bir maliyet yok. Bazı bankalarda olabilir.

Garanti Bankası olarak alıyoruz, ama yanlış yapıyoruz. Bunu bırakmaya kendimizi hazır hale getiriyoruz. Böyle 4-5 kalemi de geçmez. Ama bunun dışında bankacılık sektörü komisyon almaya devam edecektir. Çünkü bu bir hizmetin karşılığıdır. Hiç kimse konuşmuyor, Türk bankacılık sektöründe inanılmaz bir müşteri memnuniyeti var ve biz bunu sağlamak için uğraşıyoruz. Bizim hizmet kalitemiz çok yüksek. Bizim bankacılık sektörü olarak bunları ön plana çıkarmamız lazım. Burada eleştirilen 4-5 kalem, hadi 7-8 olsun. Ama burada bir hata daha var: Daha fazla şeffaf olmamız lazım. Bizim net bir şekilde ortaya koymamız lazım. Bizim hakikaten komisyonları gizlememiz lazım. Çok şeffaf olmamız lazım. Yaptığımız hata budur."

-"Tavan uygulaması yanlış, bunun bir matematiği var"-

Ergun Özen, ticari kredilerde tavan uygulamasına ilişkin "Bu şu demek, ey bankacılık sektörü, sen uzun vadeli Türk lirası kredileri ver, faizler sonra düşerse müşteri gelsin sonra yüzde 2'yi ödesin, bütün faiz riski sizde kalsın. Bunun başka bir açıklaması yok" dedi.

Bankaların belli bir oranda faiz riski aldığını belirten Özen, burada kısıtlamayı, tek rakamı doğru bulmadığını söyledi.
Kredinin vadesine göre bu oranın yüzde 4 ya da 5 olabileceğini aktaran Özen, tavan uygulamasının yanlış olduğunu, bunun bir matematiği olduğunu dile getirdi.

"Faizler yükseldiğinde ben müşteriye dönüp bunu artırabilecek miyim? Bu imkan bana verilecek mi?" diyen Özen, o zaman bunun çift taraflı olması gerektiğini ifade etti. Bu yapılmazsa bütün faiz riskinin bankalara verildiğine dikkati çeken Özen, "Bu adil gelmiyor bana" ifadelerini kullandı.

Kredi kartları ile ilgili de konuşan Özen, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Bakan Yazıcı'nın açıkladığı formülü desteklediğini belirterek, müşterinin daha etkin bilgilendirilmesi gerektiğine işaret etti.

Özen, "Artık müşteri bilecek ki Hükümet bu işi takip ediyor. Denilecek ki 'Ey tüketici her bankada ücretsiz kart da var, ücretli kart da var, git istediğini seç.' Bu bana çok adil geliyor" dedi.

-"Garanti Bankası da katılım bankacılığında yer almak istiyor"-

Ergun Özen, Garanti Bankası'nın mevcut lisansıyla katılım bankacılığı yapamadığını anımsatarak, "Ekonomi yönetimi bir takım düzenlemeler yapıyor ama burada önemli olan konular var. Mevzuatın ortaya konması ve herkese açık olması gerektiğini düşünüyorum. Öyle bir kaç bankaya açık olmasını haksız rekabet olarak görüyorum" dedi.

Özen, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) elinde bulunan bankaları satın alarak katılım bankacılığı yapıp yapmayacakları yönündeki soruya ise, "Bu da haksız rekabet olur. Yani TMSF'nin elinde 3 lisans vardır. 10 kişi yapmak isterse ne olacak? Burada hakikaten BDDK'ya verilecekse bu lisans işi, koşulların net olarak belli olması lazım" ifadelerini kullandı.

Garanti Bankası'nın da katılım bankacılığında yer almak istediğini belirten Özen, pencere açarak katılım bankacılığı yapmak konusunda bir ısrarları olmadığını söyledi.

Ayrı bir banka kurarak katılım bankacılığı yapma konusunda ise "Bu şansımızın, bu hakkımızın olması gerektiğini düşünüyorum" diyen Özen, katılım bankacılığının bilmedikleri bir konu olmadığını, Hollanda'daki bankalarında şu anda yapıldığını, Hollanda'daki mevzuata göre orada bir lisansla iki tür bankacılığın yapılabildiğini dile getirdi.

-"2016'nın Mayıs ayında BBVA'nın yüzde 1 hisseyi Doğuş Grubu'nda alma hakkı..."

Daha önce basında BBVA Üst Yöneticisi (CEO) Angel Cano Fernandes'in 2-3 yıl içinde Garanti'nin kontrolünü alabilecekleri yönündeki açıklamaları ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Özen, şunları söyledi:

"Hissedarlar arasında yapılan bir sözleşme var zaten. O da 2016'nın Mayıs ayında BBVA'nın yüzde 1 hisseyi Doğuş Grubu'nda alma hakkı... Zaten hissedarlar sözleşmesinde KAP'a açıklamış bir şey. Bunu dışında bir şey ben şu anda görmüyorum. Şu anda yok. Ama 2016 Mayıs ayında yüzde 1 alma hakkı var.

Biz yıllarca iş yapış şeklimizi oturtmuş bir bankayız. Gerek Doğuş kültüründe, gerek BBVA kültüründe olsun bizim yarattığımız iş modelleri bankacılık sektöründe başarılı olmuş iş modelleridir. Bu iş modelleri nedir diye baktığımız zaman, bunun merkezinde müşteri vardır, verimilik ve teknoloji vardır. BBVA'nın ve Doğuş'un da iş modelinin bu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla stratejilerde bir değişme olmaz. Bizim ihtimal bile verdiğimiz bir konu değil."

-"Garanti Bankası'nın kültüründe devletle kavga yok"-

Vergi cezası ile ilgili de Garanti Bankası'nın kültüründe devletle kavga olmadığına dikkati çeken Özen, "Bazı konular hariç, şimdiye kadar ben bir konuda devletle mahkemeleştiğimi düşünüyorum. İkincisi de geliyor; Rekabet Kurulu. Son derece haksız bulduğumuz bir konu. Ama bu tip konularda, diğer konularda biz hep uzlaştık. Uzlaşma olacaktır. Bu konuda uzlaşma taraftarıyız" dedi.

Mobil bankacılığı bankacılığın geleceği olarak gördüklerini kaydeden Özen, sözlerine şöyle devam etti:

"Ama şu ana kadar müşteriye sunulan tekliflere baktığımız zaman, hep işlem bazlı teklifler. Biz burada bir bankacılık anlayışı ortaya koyduk. Farkı budur. Rakamlar çok hızlı gidiyor. Zaten Garanti Bankası, mobil bankacılıkta işlem hacminde yüzde 44 paya sahip. Bu ürünle bu payı arttırabiliriz veya koruyabiliriz. Çünkü çok yüksek bir paydır. Korumak bile çok yüksek başarıdır. Rakamlar çok hızlı gidiyor."

-"Dolar/TL 1,83-1,87 arasında gider gibi geliyor"-

Son günlerde kurlarda yaşanan hareketliliğe ve beklentilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Özen, "Yıllar önce tahmin konusunda bir cevap buldum. Tahminleri kurşun kalemle yapıyoruz diyorum ben. Başka türlü yapmanın imkanı yok. Mümkün olduğu kadar dar bir bant vereyim. Dolar/TL konuşacaksak, tabi pariteye bağlı, belki sepet konuşmak daha doğru ama, 1,83-1,87 arasında gider gibi geliyor. Uzun süre burada kalırız gibi geliyor" dedi.

Özen, "Merkez Bankası'nın da burada çok zorlanacağı bir konu olacak. Faiz indirimlerinde biraz daha yer olabilir diyoruz ama indirdiği zaman, şu ana kadar rahat, çünkü enflasyona etkisi son zamanda yaşanan TL'nin değer kaybının enflasyona etkisinin ben hala sınırlı olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra 1,87'lere gelirse veya sepet 2,14-2,15'lere gelirse Merkez Bankası'nın ciddi şekilde enflasyon açısından endişeleneceğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

AA