Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Başbakanlık Yeni Bina'da, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'la 2014-2016 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bankacılık sektörünün toplam mevduattan daha fazla kredi kullandırdığını belirterek, "Bu çark nasıl dönüyor? Bankalarımız dışarıdan da borçlanıyor. Çok anormal bir durum değil ama artış hızına dikkat etmemiz gerekiyor" dedi.

Babacan, bir gazetecinin makro ihtiyati tedbirlerin bankacılık sektörünün karlılığına ilişkin bir soru üzerine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun bu konuda bir çalışma yaptığını söyledi.

Bankacılık sektörünün toplam mevduattan daha fazla kredi kullandırdığını ifade eden Babacan, "Bu çark nasıl dönüyor? Bankalarımız dışarıdan da borçlanıyor. Çok anormal bir durum değil ama artış hızına dikkat etmemiz gerekiyor" dedi.

- "Kazandığı kadar harcayan için tedbir almıyoruz"

Tasarruf oranlarının artırılması konusunda da kazandığı kadar harcayan vatandaş için tedbir almadıklarını ancak borçlanıp harcayan vatandaşın borçları ile ilgili sınırlayıcı unsurlar olmasını istediklerini belirten Babacan, bu durumun daha sağlıklı olduğunu ifade etti.

Kadınların iş gücüne katılımı ve uzun izin sürelerinde prim yükünü devletin üstlenip üstlenmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Babacan, kadınların iş gücüne katılım oranının son yıllarda arttığını söyledi.

İş gücüne yeni katılanların önemli bir kısmının kadın olduğuna dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti:

"Ancak Türkiye'de esnek çalışma modelleri yeterince gelişmiş değil. Oysa Avrupa'ya baktığımızda, ABD'ye baktığımızda çalışan kadınların yüzde 20-30'u esnek çalışma modelleri ile çalışıyor. Dolayısıyla hem ailenin daha çok çocuk sahibi olabilmesi için hem de kadınlarımızın iş gücü piyasasından kopmaması, hatta katılım oranlarının artması için politikaların birbirine uyumlu ilerletmemiz gerekiyor. Bunları ile ilgili çalışmaları tamamladık. Açıklamanın zamanı ve mekanı üzerinde çalışıyoruz. Çok kısa bir süre içerisinde açıklayacağız. Onun dışında ortada dolaşan dedikodulara bakmayın."

Babacan, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) tasarrufların artırılması konusunda arzu edilen sonucu verip vermediğiyle ilgili, "BES'teki gelişmeler bizim tahminimizden daha ileri aşamada" dedi.

Bir gazetecinin ABD Merkez Bankasının (Fed) olası açıklamalarının etkisiyle Türkiye'de sermaye çıkışının olabileceği yorumlarının yapıldığını hatırlatarak, "OVP ile 2014'e ilişkin nasıl bir pozisyon alıyoruz?" şeklindeki sorusu üzerine Babacan, 22 Mayıs'tan bu yana Fed'in para politikası duruşunun ağırlıklı olarak gelişmekte ülkeler olması kaydıyla tüm dünyayı etkilediğini söyledi.

Fed'in adım atmamasına rağmen verdiği sinyallerin piyasaları hareketlendirdiğini anlatan Babacan, 22 Mayıs'tan bu yana gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışının çok sınırlı olduğunu kaydetti.

Yaşanan dönemin varlıkların yeniden fiyatlandırıldığını bir dönem olduğunu dile getiren Babacan, tüm yatırımcıların bununla ilgili bir değerlendirme yaptığını belirtti. Babacan, bu dönemde Türkiye'nin aldığı yapısal tedbirler, kısa ve orta vadede sonuç verecek makro ihtiyati tedbirler ile maliye politikasındaki sıkı duruşu ve sağlam bankacılık yapısının önemine dikkati çekti.

- "BES olmasaydı tasarruf oranları daha düşük olacaktı"

Tasarruf oranlarının artırılması konusunda mevduat vadelerinin uzatılmasına dönük bir karar alınıp alınmayacağına dair bir soru üzerine Babacan, bu konuda epey tedbir aldıklarını ifade etti.

Babacan, 22 Mayıs'tan sonra yaşanan süreç nedeniyle bu tedbirlerin birçoğunun etkisini ölçmek için henüz erken olduğunu ifade ederek, "Ama nihayetinde bunlar sonuç verecektir" dedi.

Bireysel Emeklilik Sistemi'nin tasarrufların artırılması konusunda arzu edilen sonucu verip vermediğine ilişkin bir soruya da Babacan, "Bireysel Emeklilik Sistemi'ndeki gelişmeler bizim tahminimizden daha ileri aşamada. Biz aslında yıl başında bütçemize yüzde 25 katkı payı ile alakalı 1,5 milyar para koymuştuk. Bu sene 1,5 milyarın üzerinde bir devlet katkısı gerekiyor. Çünkü yıl sonu itibarıyla sisteme girenler bizim öngörümüzün daha üzerinde olacak" ifadesini kullandı.

Yıl başından bu yana sisteme 700-800 bin kişi civarında ilave giriş olduğunu kaydeden Babacan, benzer sistemleri kuran ülkelerdeki sistemden sonra yaşanan gelişmelere bakıldığında Türkiye'deki gelişmelerin beklediklerinden iyi olduğunu dile getirdi. Babacan, BES olmasaydı tasarruf oranlarının beklenenden daha düşük olacağına işaret etti.

- Cari açıktaki kötüleşmenin nedenleri

Cari açıkta yaşanan kötüleşmeye ilişkin bir soru üzerine Babacan, kötüleşmenin bir nedeninin enerji fiyatlarının geçen yıldan daha yüksek olması, diğer nedeninin de yurt içindeki kredi artışının öngörülenin üzerinde seyretmesi olduğunu söyledi. Babacan, kamu kesiminde tasarruf oranlarını kötüleştirici bir tablonun bulunmadığını dile getirdi.

Bunun yanı sıra geçmişte İran ile yaşanan altın ticaretinin cari açığa etkilerini de değerlendiren Babacan, "Bundan sonraki dönemde o olmayacak ya da çok kısıtlı olacak. Dolayısıyla altın ticaretinin ithalat, ihracat, cari denge gibi istatistikleri bozucu etkisi kalkıyor" dedi.

OVP hazırlanırken bir döviz kuru öngörülerinin bulunup bulunmadığına ilişkin soruyu da yanıtlayan Babacan, OVP'lerde kurla ilgili bir tahmin olmadığını sadece varsayımların bulunduğunu, bu varsayımların da ilk OVP'lerden beri metodoloji olarak aynı olduğunu ifade etti.

Konut kredilerine dair bir soru üzerine de Babacan, bu konuda herhangi bir kısıtlayıcı önlem almadıklarını belirterek, konut kredileri konusunda sağlanan avantajların devam edeceğini söyledi. Konut piyasasında arz ve talebin dengede seyrettiğini anlatan Babacan, bu denge bozulursa dengeleyici tedbirleri alabileceklerini kaydetti.

- Kıdem tazminatı

Kıdem tazminatı ile ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Babacan, konunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili taraflarla görüş alışverişinde bulunduğu bir konu olduğunu hatırlattı.

Türkiye'de kıdem tazminatı hakkı kazanan işçilerin yüzde 10'unun tazminatlarını alabildiğini, kalanının ise alamadığını dile getiren Babacan, alan kişilerin ise ağırlıklı olarak sendikalı ve kurumsallaşmış firma çalışanları olduğunu söyledi.

Her çalışanın kıdem tazminatı alırken aynı zamanda işverenin üzerindeki yükü hafifletebilmeyi hedeflediklerini anlatan Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşmeleri bittikten sonra bu konuda son kararı vereceklerini ifade etti.

Bir başka soru üzerine Babacan, petrol piyasasındaki vadeli fiyatları alıp o fiyatlara göre varsayımlarda bulunarak OVP'ye koyduklarını belirterek, petrol piyasasında yaşanacak gelişmelerin olumlu ya da olumsuz etkilerinin olabileceğine dikkati çekti.

OVP'deki enflasyon tahminin Merkez Bankasının enflasyona ilişkin çalışmasından alındığını kaydeden Babacan, Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tahminlerinin de Merkez Bankası tahminlerinin uzağında olmadığını söyledi.

-"Yazılı doküman neyse hükümetin ekonomi politikası odur"

Bir soru üzerine Babacan, bankacılık sektörünün yüzde 16 civarında sermaye yeterlilik oranı olduğunu belirterek, sermaye yeterlilik oranını etkileyen en önemli verilerden birinin kredi artış hızı olduğunu dile getirdi.

AK Parti tüzüğünde yer alan en fazla 3 dönem seçilebilme maddesinin ekonomiyi etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Babacan, partinin kurulduğunda yazılı olan ekonomi politikalarının bugün hala rahatça arkasında durulabilecek politikalar olduğunu ifade etti.

"Hükümetin ekonomi politikası nedir? diye baktığınızda, yazılı doküman neyse odur" diyen Babacan, yazılı dokümanda yer alanın dışında uygulamalar olduğunda hesap sorulabileceğini belirtti.

Ekonomi politikalarını kişilere bağlı olarak düşünmemek gerektiğinin altını çizen Babacan, esas olanın kurumlar ve yazılı dokümanlar olduğunu sözlerine ekledi.