Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

HSBC, bilgilendirme notunda, düşük faiz ve yeterli likidite ortamında, Euro Bölgesi'nde parasal genişlemenin (QE), ABD, İngiltere ve Japonya'dakilere göre daha az etkili olabileceğini ve Euro Bölgesi'ndeki kredi büyümesinde "önemli" bir artışa neden olamayabileceğini kaydetti.

Banka, Avrupa'da QE'nin, ABD ve Japonya'dakilerden daha farklı bir şekil alabileceğini ve temelde yalnızca ülke tahvili alımından oluşmayabileceğini belirtti.

HSBC, Uzun Vadeli Refinansman Operasyonları (LTRO) ve Hedefli Uzun Vadeli Refinansman Operasyonları'nın (TLTRO), bankacılık sektörünün ilave likiditeye ihtiyaç duymadığını işaret ettiğini ve piyasanın kredi talebi ve sermaye gereklilikleri konusunda daha fazla endişe duyduğunu belirtti. HSBC ayrıca, düşük büyüme ortamında, bankaların, net geliri kısacak olmasından dolayı, kendi tahvillerini AMB'ye satmak için fazla istekli olmadığını ifade etti.

Banka, yükselen tahvil faizlerinin sektör getirileri üzerinde etkili olacağını, zira bankaların tahvil protföyleri günlük bazda değerlemeye tabi olduğunu belirtti.

Banka, ilave sermaye gerekliliklerinin ve işlem hacmi büyümesindeki zayıflığın karlılıktaki toparlanmayı olumsuz etkileyebileceğini belirtti ve banka hisse senetlerinin QE'nin önceki dönemlerinde değer kazandığına dikkat çekti.

HSBC, ayrıca, bankacılık sektörünün QE dönemlerindeki göreceli performansının karışık olduğunu kaydetti.

HSBC, İngiliz bankalarının QE sırasında daha iyi performans gösterdiğini, ABD bankalarının QE1 olarak adlandırılan QE'nin birinci döneminde düşük performans, QE2 ve QE3'te ise yüksek performans gösterdiğini, Japonya'daki performansın ise karışık olduğunu belirtti.

Banka, QE'nin ABD ve İngiltere'de büyümeyi desteklediğini, Japonya'da ise desteklemediğini ve kredi büyümesi ile ekonomik büyüme arasındaki korelasyonun yüksek olduğunu ifade etti.