Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yarın TSİ 14'te Para Politikası Kurulu'nun (PPK) ardından faiz kararını açıklayacak. Piyasaların beklentisi, son dönemde Türk lirasının dolar karşısında bir nebze toparlanması sayesinde eli rahatlayan TCMB'nin, 7 Haziran seçimlerine üç haftaya yakın bir süre kala herhangi bir adım atmaması yönünde.

Finansbank Ekonomisti Deniz Çiçek, faiz oranlarında bir değişiklik beklemedikleri ifade ederek ''Enflasyon görünümü; artan gıda fiyatları, TL'nin değer kaybı ve petrol fiyatlarındaki toparlanma eğilimi nedeniyle ciddi yara aldı. Yaklaşan genel seçimlerin de etkisiyle döviz kurlarında yaşanabilecek ciddi volatilite, faiz indirimi ihtimalini ortadan kaldırıyor. Hatta TCMB'nin likidite sıkılaşması görünümündeki gizli faiz artışları, uygun olan hamlenin tam tersi yönde olacağını gösteriyor. Ancak siyasi engeller o ihtimalin de masada olmadığını gösteriyor'' diye konuştu.

BloombergHT.com'a konuşan ALB Forex Analisti Enver Erkan ise, faizlerde değişiklik beklemediklerini ifade ederek ''Son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmanın TL ve TL cinsinden varlıklar lehine gelişmiş olması, MB'nin ek sıkılaştırıcı bir hamle yapmasına gerek bırakmayacak ve bu toplantıda elini rahatlatacaktır'' dedi.

Faiz kararını BloombergHT.com için değerlendiren Destek Menkul Değerler Finansal Analisti Adnan Çekçen de, Merkez Bankası'nın hali hazırda TL tarafını sıkılaştırdığını ve Nisan ayı ortasından itibaren ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 8’in üzerinde tutulmasının kur tarafını dengelediğini belirtti. Çekçen ''İleriye dönük enflasyon beklentilerinin hala yukarı yönlü olması ve seçim atmosferinin yarattığı belirsizlik nedeniyle TCMB Haziran ayını görmek isteyecektir. Çünkü hem seçim sonrası kur ve faiz görünümü, ki önemli nokta burada sepet tarafındaki fiyatlamanın durumu, hem de kritik Haziran ayı Fed toplantısından ileriye dönük çıkacak faiz artırımı ile ilgili mesajlar piyasaları yönlendirecek gelişmeler olarak görülüyor.  Bu sebeple şu anda piyasa dinamiklerini hareketlendirecek herhangi bir faiz hamlesi bu toplantıda beklemiyoruz'' dedi.

- TCMB bu yıl ne yaptı?

TCMB, 20 Ocak'taki PPK'da yüzde 8,25 olan politika faizini yüzde 7,75'e indirmişti. Geçtiğimiz yılın Haziran ayından sonraki 6 aylık sürede yüzde 50'ye yakın düşüş yaşayan petrol fiyatlarının enflasyon görünümüne olumlu katkı yapması bu indirim sürecini tetikleyen en önemli faktör olmuştu. TCMB daha sona 27 Ocak'ta bir açıklama yaparak, enflasyonun bir yüzde puanından fazla düşüş göstermesi halinde olağanüstü toplantı gerçekleştirilerek faiz indirimi kararı verilebileceğini ifade etmişti. Ancak bunun üzerine Dolar/TL 2,37 seviyelerine kadar yaklaşmıştı. Bir hafta sonra 3 Şubat'ta enflasyondaki düşüşün beklentinin altında kalması sonrası, olağanüstü toplantıya gerek kalmadığı açıklandı.

Bu tarihlerde Dolar/TL'nin sert şekilde yükselmesinin bir başka sebebi de, Merkez Bankası'na ilişkin siyasi tartışmalar olmuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faizlerin daha hızlı bir şekilde indirilmesi gerektiğini defalarca dile getirmesi, Türk lirasının sert şekilde değer kaybettiği döneme denk gelmişti. Kur 27 Ocak'ta başladığı sert yükselişle birlikte 24 Şubat'ta gelen ikinci faiz indirimine dek 2,35 seviyelerinden 2,47'ye kadar çıktı. TCMB bir haftalık repo faiz oranını 24 Şubat'ta yüzde 7,75'ten yüzde 7,50'ye çekti. Ancak faiz indirimleri, ABD ekonomisinin 2014 ortalarından 2015'in başına dek istihdam piyasası ve büyüme gibi noktalarda ciddi şekilde toparlanma sürecine girdiğini gösteren veriler sayesinde ralli yapan Amerikan doları karşısında TL'nin değer kaybını hızlandırdı. Şubat sonlarında Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve MB Başkanı Erdem Başçı'nın istifa edeceği yönündeki iddiaların artması ile birlikte TL ciddi şekilde gerilemeye devam etti. Dolar 5 Mart itibariyle TL karşısında 2,60 ile tarihin en yüksek seviyesine çıktı ve yıl başından bu yana yükseliş yüzde 11,6'yı buldu. Dolar/TL'deki sert yükseliş ve petrol fiyatlarının yeniden toparlanması, enflasyon görünümünde ciddi bozulmaya yol açtı ve TCMB, Mart ayında faiz indirimlerine ara verdi. Dolar/TL'de rekor seviyelerin genişleyerek 2,75'lere dayanması ile birlikte Nisan ayında da faiz değişikliği yapılmadı. Bunun aksine döviz kurlarındaki yükselişe karşı önlem olarak TL karşılıklara faiz ödenmesine ve döviz depo faiz oranlarının indirilmesine karar verdi. MB 2 Mayıs'ta ise son önlem olarak yabancı para zorunlu karşılıklara faiz ödeyeceğini açıkladı. Merkez Bankası'nın enflasyon konusunda başını ağrıtan bir diğer konu da gıda fiyatlarının ciddi şekilde yükselmesi oldu. Ocak ayında yüzde 7,2'ye kadar düşen TÜFE, Şubat'ta yüzde 7,5, Mart'ta ise yüzde 7,61 oldu. TCMB en son enflasyon raporunda ise bu durumu göz önünde bulundurarak, yıl sonu TÜFE beklentisini yüzde 5,5'ten yüzde 6,8'e çıkarmak zorunda kaldı.

- TL'nin toparlanması kalıcı olacak mı?

Son dönemde ABD'den gelen zayıf verilerin ilk çeyrekteki zayıflığı net bir şekilde ortaya koyması, doların çoğu para birimine karşı değer kaybına yol açtı. Bu durumdan diğer gelişen ülkelere göre daha fazla faydalanan TL, geçtiğimiz hafta dolar karşısında yüzde 4 yükselerek, tüm dünyada en çok değer kazanan para birimi oldu. Dolar/TL böylece 2,70'lerden 2,57'ye kadar gevşemeyi başardı.

Ancak  Capital Economics Gelişen Piyasalar Ekonomisti William Jackson, bu yükselişin Türkiye'den ziyade ABD'den gelen zayıflık sinyalleri ve buna bağlı olarak ABD Merkez Bankası Fed'in faiz artışını en azından Eylül'e kadar erteleyeceğinin anlaşılmasıyla ilişkili olduğunu söyledi. 

Finansbank'tan Deniz Çiçek ise, bu yıl ve belki de Eylül'de faiz artıracağını tahmin ettiklerini belirtirken, TL'nin değer kaybının sürmesi halinde TCMB'nin bu tarihten önce faiz artışına gitmesi gerekebileceğini söyledi. Çiçek ''Bu durum göz önünde bulundurulduğunda politika faizinin yıl sonunda yüzde 8.50 seviyesinde olmasını bekliyoruz'' diye konuştu.

BloombergHT.com Editörü
Enes Tunagür
etunagur@bloomberght.com