Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Bernanke: Eşitsizlik, para politikasının doğal sonucu değil

Bernanke: Eşitsizlik, para politikasının doğal sonucu değil

Ben Bernanke yayınlanan son makalesinde "etkin bir para politikasının eşitsizliği derinleştirdiğini söylemenin zor" olduğunu ifade ediyor

Giriş: 02 Haziran 2015, Salı 14:13
Güncelleme: 03 Haziran 2015, Çarşamba 10:27

Fed eski başkanı ve Barack Obama’nın danışmanı olarak görev yapmış ekonomist Ben Bernanke, Brookings Enstitüsü’nün internet sitesinde yazdığı makalede “Fed’in para politikasının iddia edildiği gibi eşitsizlikleri derinleştirmediğini” ifade ediyor. Bernanke’nin değerlendirmesi şu şekilde:

Finansal krizin yaşandığı 2008 yılından bu yana, Amerikan Merkez Bankası Fed, parasal gevşeme gibi alışılagelmedik uygulamaları da içeren para politikalarını daha kuvvetli bir şekilde kullanmaya başladı. 2009’da yüzde 10 ile zirve yapan işsizlik yüzde 5.4 seviyesine geriledi, enflasyon yüzde 2 hedefine doğru kademeli olarak ilerliyor.

Fed’in politikalarına yönelik ilk eleştiriler “etkisiz olacakları” veya “yüksek enflasyon doğurarak doları güçsüzleştireceği” şeklindeydi. Bu eleştirilerin neredeyse tamamı boşa çıktı. Ben de bu yazıda bir başka eleştiriye değineceğim; acaba Fed’in para politikası eşitsizliği arttırdı mı?

Fed’in politikalarının eşitsizliği derinleştirdiğine yönelik eleştiriler genellikle doğru bir gözleme dayanıyor: Parasal gevşeme, tıpkı hisse fiyatları gibi varlık fiyatlarının yükseltilmesi ile gerçekleştirilir. Bu bağlamda zenginlerin fakirlere kıyasla daha fazla varlık sahibi olmasından ötürü, Fed’in politikalarının servet eşitsizliklerini arttırmaya sebep olduğu ifade ediliyor.

Açıkçası, eşitsizlik ile toplumsal sınıflar arası geçişkenlik olguları, genel bir ekonomik politikanın en başta dikkate alacağı belirleyenlerdir. Fakat para politikasının da temel göstergelerinden birisi olması gerektiğine dair şüphelerim bulunuyor.

İlk olarak, artan eşitsizlikler uzun dönemli bir trend, yıllar içinde açığa çıkıyor. Bugün gördüğümüz eşitsizlik derecesi, ekonomideki köklü yapısal değişimlerin (küreselleşme, teknolojik ilerleme, demografik eğilimler gibi uzun dönemli faktörler) bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kıyasladığımız takdirde, bu tür uzun dönemli faktörlerin para politikasına olan etkisinin zayıf ve geçici olduğunu görürüz. Pek çok ekonomist para politikasının uzun vadede nötr olacağını ve gelir ile servetin yeniden dağıtımında reel çıktılarının kısıtlı olacağını ifade etmektedir.

Buna ek olarak, para politikası eğer sağlıklı bir şekilde yürütülürse, işgücü piyasasındaki daralmayı hafifletmek ile enflasyonu düşük ve durağan tutmak suretiyle; ekonominin bütünü için istikrarlılık ve refah açığa çıkarır. Toplam ekonomik kazançların eşitsiz dağılacağı genellikle doğru bir önerme olmakla birlikte, bu durum para politikalarından vazgeçmemiz gerektiğini ortaya koymaz. Söz konusu dağıtım mekanizması, vergilendirme ve hükümet harcamaları başta olmak üzere maliye politikasının gündemindedir. Bu politikalar ise Fed’in değil seçilmiş yetkililerin sorumluluğundadır. Öte yandan, maliye politikaları ekonomik toparlanma ve istihdam yaratılmasında yeterli olabilseydi, para politikalarını bu denli agresif kullanmak gerekmezdi.

Belki de en önemlisi şudur; gevşek para politikaları, varlık fiyatlarındaki artışlara karşılık istihdam yaratılmasında etkin rol oynuyor. Güçlü bir işgücü piyasası yani yüksek ücretli daha fazla iş imkanı, yoksullukla mücadelede orta sınıfın en büyük silahıdır.

Gelirin ve servetin yeniden dağıtımı açısından keskin olmayan bir araç olmakla birlikte; para politikasının eşitsizliği arttırdığına veya azalttığına dair net etkisi açık değildir. Bu doğrultuda daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Bu tür tezler, Fed’in istihdam ve fiyat istikrarına yönelik hedeflemeler doğrultusunda yaygın ekonomik fayda sağlamaya yönelik politikalarından vazgeçmesine engel değildir.