Yeni Orta Vadeli Program açıklandı
-
Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Yeni Orta Vadeli Programı açıkladı
Başbakan Binali Yıldırım, "Yüzde 3-4 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak 'el ile gelen düğün, bayram' derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa'da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi 2016'da yakaladık." dedi.
Yıldırım, Başbakan yardımcıları Mehmet Şimşek ve Nurettin Canikli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın yanı sıra kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Yeni Orta Vadeli Programı (2017-2019) açıkladı.
Yeni Orta Vadeli Program'ın daha iyi anlaşılması için dünyada ne olup bittiğine bakmak gerektiğini belirten Yıldırım, 2009 krizinden itibaren dünya ekonomisinde büyümenin artmadığını, her yıl azalan bir şekilde büyümenin devam ettiğini ifade etti.
Bu eğilimin bu yıl da sürdüğünü dile getiren Yıldırım, "Küresel güven kaybı oldu. Birtakım sanal ticaret yapılarak, şirketler gerçekte büyümediği halde büyümüş gibi gösterilerek, para oyunlarıyla, kağıt oyunlarıyla sonunda ellerinde patladı. Bu sefer küresel ticaretteki güven kayboldu. Güven kaybolunca ticaret hacmi azaldı. Ticaret hacmi azalınca büyüme olumsuz etkilendi. Dünya büyümeyince tabii bu durum ülkelere de aynı şekilde yansımaya başladı." dedi.
Yıldırım, "gelişmiş" ve "gelişmekte olan" ülkeler diye bir ayrım yapıldığında, özellikle Çin ve Hindistan'ın diğerlerine göre biraz "fark yaptığını" ancak genelde, gelişmekte olan ülkelerin dünya büyümesindeki yavaşlamaya rağmen büyümelerini istikrarlı bir şekilde artırmaya devam ettirdiklerini kaydetti.
Türkiye ekonomisinin 2009 yılı dışında, 27 çeyrek boyunca sürekli büyüdüğünü vurgulayan Yıldırım, ekonominin bu sene de aynı şekilde büyümeye devam ettiğini dile getirdi.
Bu yıl Çin ve Hindistan dışında Türkiye'nin, dünya ortalamasının iki katı büyümeyi yakaladığına işaret eden Yıldırım, "Bu büyüme bizim için yeterli değil. Yüzde 3-4 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak 'el ile gelen düğün bayram' derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa'da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi 2016'da yakaladık." diye konuştu.
Terörle mücadele konusunda yoğun bir yıl geçirildiğini, turizmle ve ihracatla ilgili ciddi olumsuzluklar yaşandığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üstüne üstlük bir de 15 Temmuz, FETÖ'nün darbe girişimi...Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman geçtiğimiz 9 ay boyunca hemen hemen hiç boş durmadık. Sürekli bir olayla, bir krizle karşı karşıya kaldık ve bu krizlere önlem almak gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. Buna rağmen darbe bile dinlemedik, yapısal reformlara devam ettik. Hatırlayın haziran-ağustos arası Meclis'ten iş alemimizi, çalışanlarımızı, emeklilerimizi, bütün toplum kesimlerini ilgilendiren çokça kanun çıkardık. Bu kanunlar 'laf olsun' diye çıkarılan kanunlar değil, her biri vatandaşımızın hayatına dokunan, onların hayatını kolaylaştıran ve geleceklerine yönelik bir birtakım faydalar sağlayan kanunlar. Şimdi bunların semeresini görmeye başladık. Ne var burada, prim affından tutun, vergilerin yeniden yapılandırılmasına, varlık barışına, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması, şehitlerimize, gazilerimize bazı ilave imkanların araç alımında sağlanması, esnafa ÖTV muafiyeti sağlanması. Teşviklerin özel, sipariş usulü yapılması. Yani öyle sıradan teşvik değil özellik arz eden katma değeri yüksek mallar, üretim için sipariş usulü yani ısmarlama teşvik modelinin geliştirilmesi, ihracatın artırılmasına yönelik tedbirler alınması. Burada yerlileştirme var, millileştirme var. Firmalar, ihracat artışını sağlamayı taahhüt ederlerse onlara ilave teşvikler sağlanacak."
Başbakan, 3 yıllık Orta Vadeli Program'da ilerlemeyi düşündükleri esasları da paylaşarak, "2017-2019 dönemlerinde büyüme oranını artıracağız. Bu bir kere vazgeçilmez bir hedefimiz. Çünkü 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla giderken düşük büyüme oranı bizim işimize yaramıyor. Onun için büyüme oranlarını mutlaka 2017'den başlayarak 2019'a kadar belirli bir oranda yukarıya çekeceğiz. Bu, yüzde 5'in altında olmayacak." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, OVP'nin 5 temel amacı bulunduğuna dikkati çekerek, bunlardan birinin siyasi ve ekonomik istikrar olduğunu söyledi. Türkiye'de siyasi istikrarın olduğunu, milletin hükümete tam desteği bulunduğunu, bunu 15 Temmuz'da herkesin en iyi şekilde gördüğünü belirten Yıldırım, "Millet parti rozetini bir tarafa bırakarak ay yıldızlı bayrağını alarak meydanlara indi ve ülkemizi karanlıklara sürüklemeye çalışan terör gruplarına gereken dersi verdi. Milletimizin desteği olduktan sonra istikrarı sürdürmek bizim görevimiz. İstikrar sürünce büyüme de kendinden gelecek." diye konuştu.
İstikrar olunca kapsayıcı bir büyümeyi de gerçekleştireceklerini vurgulayan Yıldırım, "Büyümenin kalitesinden bahsediyoruz. Saman alevi gibi birden bire büyüyorsunuz, tamamen tüketime bağlı tamamen ürün bazlı büyüme. Bu kalıcı olmaz. Katma değer üreten fark oluşturan mukayeseli üstünlük sağlayan bir büyüme altyapısını oluşturmak. Büyümenin çeşitliliğini, kalitesini artırmak dolayısıyla rekabet gücümüzü geliştirmek." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye'nin mutlaka katma değeri yüksek teknolojik ürünlerde söz sahibi olması gerektiğini vurgulayarak, bunu ileri teknoloji sanayi üretiminde, savunma sanayinde, uzay ve havacılık, bilişim, ilaç sektöründe ve kimyasallarda bunun başarılabileceğini kaydetti. Bu sektörlere daha fazla yoğunlaşılacağını dile getiren Yıldırım, söz konusu alanlarda yerlileşmeyi, millileştirmeyi artırıcı tedbirleri alacaklarını belirtti.
- "Enflasyonu mutlaka sürdürülebilir düşük bir orana çekeceğiz"
İkinci temel amaçlarının da enflasyonu düşürmek olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu sene planladığımız şekilde, büyük bir öngörülemeyen bir şey olmazsa yüzde 7,5 seviyesinde bir enflasyon ile sezonu kapatmış oluyoruz. Seneye hedef daha düşük, seneye enflasyon oranımız yüzde 6,5 devam eden senede daha da azalıyor yüzde 5 seviyesine gerilemiş oluyor. Görüyorsunuz, kademe kademe enflasyonu düşürmek en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. oradaki oranlar belki küçük görülebilir ama şöyle bir 15 yıl öncesine gidelim, çift haneli rakamları oranları hatırlayalım, yüzde 30-50'leri. Ben daha yeni işe başlamıştım, 70'li yılların sonunda yüzde 135 enflasyonu gördüm. Sabah parayı alan dövizcilere koşuyordu, öğlen olmadan alırsa kar ettiğini sanıyordu. Öyle günlerden bugünlere geldik ama bunu da yeterli görmüyoruz. Bu aşağı doğru eğilim bizim kararlılığımızı gösteriyor. Bu konuda kararlıyız, enflasyonu mutlaka sürdürülebilir düşük bir orana çekeceğiz. Bu sağlıklı büyüme için çok önemli."
-"Satarken azimli, alırken nazlı olacağız"
Yıldırım, cari açık ile ilgili de iradın masrafı kurutmadığını, açık olduğunu, iradı artırmak ve daha çok satmak gerektiğini söyledi.
"Satarken azimli, alırken nazlı olacağız" diyen Yıldırım, içeride yapılan bir şey varsa fuzuli yere dışarıdan alınmaması, fiyatların rekabetçi seviyeye düşürülmesi gerektiğini kaydetti. Yıldırım, milletin bir şeyi pahalı almasına da gönlünün razı olmayacağını dile getirerek, Türkiye'de üretilenin de dışarıdaki ile aşağı yukarı aynı olması gerektiğini söyledi.
Yıldırım, ihracatçılara destek verdiklerini belirterek, "Diyelim 1 milyon dolarlık ihracat yapıyorsun, geldin dedin ki, 'Bu sene ben 200 bin dolar daha fazla ihracat yapacağım', kardeşim yapacağın bu 200 bin dolar için sana ilave destek vereceğiz, artıracağın miktar için destek verilecek. Belirli destekler var. Mevcut desteklerin üzerine bir destekten bahsediyoruz. Bunun için Eximbank'ın destek bütçesini artırıyoruz, 3 katına çıkarıyoruz. Eskiden 1 milyar liraydı, şimdi 1 milyar dolara çıkarıyoruz. Böylece cari açığı azaltma yönünde kararlı bir programımız olacak." ifadelerini kullandı.
Diğer bir maddenin de ekonominin rekabet gücünü ve verimliliğini artırmak olduğunu dile getiren Yıldırım, "Harcıalem üretim herkes yapıyor. Herkes şimdi ihracatçı oldu, eskiden belirli ülkeler ihracat yapıyordu. Dünyanın birçok ülkesi onlardan satın alıyordu. Şimdi herkes çantasını eline aldı. Satmaya çalışıyor. Pazar daraldı, onun için farklı ürünler yapmak lazım." diye konuştu.
- 2017 bütçesi 17 Ekim'de Meclis'e sunulacak
Başbakan Binali Yıldırım, 2017 yılına ilişkin bütçeyi yaptıklarını 17 Ekim'de Meclis'e sunacaklarını belirterek, "2017 yılında bütçe açığını yüzde 2'nin altında tamamlamış olacağız. Turizm gelirlerimiz yüzde 40 azaldı, sonra biraz toparladı. Bir darbe geçti, terörle mücadele ve 1 Kasım seçimlerinde vatandaşa, çalışanlarımıza verdiğimiz vaatler vardı. 1 Ocak'tan itibaren asgari ücret, vergi kolaylıkları, gençlere teşvikler... Ciddi anlamda bir kaynak aktarımı söz konusu oldu. Tarımda da maalesef kurak bir yıl geçirdik. Bütün bu olumsuzlara rağmen, bütçe açığını yüzde 2'nin altında yani 1,6 düzeyinde tutmayı başardık bu çok büyük bir başarı. Bunun için Maliye Bakanımız başta olmak üzere bütün bakanlarımıza teşekkür ediyorum. Bu yükseğe çıksaydı, diğer yıllarda bunun bedelini ödeyecektik. Bu sene içerisinde aldığımız anında tedbirlerle bu düzeyde tutmayı başardık." diye konuştu.
Bütçe açığının göreceli olarak devam edeceğine işaret eden Yıldırım, "2017'de bilerek 1,9'u hedefliyoruz. Bunu neden yaptığımızı biliyoruz. Önümüzdeki günlerde detaylarını da kamuoyuyla paylaşacağız ama ondan sonra 2018'de tekrar bütçe açığı azalmaya devam edecek. Eğer arka planında gerekli tedbirleriniz, hazırlıklarınız varsa bütçe açığını büyük bir tehdit olarak göremezsiniz. Türkiye yüzde 10'ların üzerinde bütçe açığını görmüş bir ülke, ne zaman gördü? Yine bizim AK Parti iktidarında gördü ama büyümeye devam etti, bunlar sürekli olan şeyler değil. Öyle bir an gelir karar alırsınız, bütçe açığını büyütmenin, büyütmemekten daha fazla faydası vardır veya bir zaman gelir bütçe açığını küçültmek sizin için en önemli tedbirdir, onu yaparsınız. Türk ekonomisinin temeli sağlam bir göstergeyle oynamakla ekonominin bütün parametreleri olumsuz etkilenmiyor. Kaynaklarımız, beşeri kaynaklarımız, altyapımız sağlam. Özel sektörümüzün fevkalade büyük bir başarısı var" diye konuştu.
Yıldırım, Türkiye'nin dünyaya açık bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Sınırlarımızı kapatsak, kimseyle alıveriş yapmasak, hiçbir derdimiz olmaz. Ne bütçe açığımız, ne enflasyon, ne cari açık olur ama elde de hiçbir şey olmaz. Dünyadan ayrı bir ülke gibi yaşarız, Kuzey Kore gibi oluruz. Onu da hiçbir vatandaş herhalde istemez" değerlendirmesinde bulundu.
- "Yatırımlar için kaynak problemimiz yok"
Yatırımlara hız kesmeden devam edeceklerine dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"Yatırımlar için kaynak problemimiz yok. Her şeyden tasarruf olur ama yatırımdan kısıtlama olmaz. Yatırım ülkeyi geleceğe hazırlamaktır. Yatırımın kalitesi de önemli. Altyapı yatırımlarına, istihdam oluşturacak, büyümeye katkı sağlayacak yatırımlara çok daha fazla kaynak ayıracağız. İlk yatırımları 2017'de 2016'ya göre artırmış olacağız. Bunların bir kısımını bütçeyle yapacağız ama büyük bir kısımında da alternatif finans yöntemlerini kullanacağız. Türkiye'de dünyanın en büyük havalimanını, en geniş asma köprüsünü, dünyanın 4. büyük köprüsünü ve birçok şehir hastanelerini; şehir gibi hakikaten 5 bin-6 bin yataklı hastaneleri kamudan, bütçeden kaynak kullanmadan yaptık. Bunların hepsini topladığımız zaman 50 milyar dolar yapıyor. Kaynak var, illa bütçeden yapmamız gerekmiyor, 'para yok, yatırım yapmayalım' böyle bir şey yok. Nasıl büyüyeceğiz? Hem büyüyeceğiz, hem kaynak üreteceğiz, hem de enflasyonu kontrol altına alacağız. Bütün bunlar kararlılık ve istikrarla oluyor. İstikrar olunca net kararlar alıyorsunuz. Düşünün koalisyon olsa ne yapacaksınız. A partisi böyle diyor, B partisi şöyle diyor. En basit almanız gereken kararı 1 sene boyunca alamıyorsunuz çünkü herkes kendi açısından hesap ediyor. 'Bunu alırsak bizim partinin gelecek seçimde bundan zararı olur' diye öteleniyor. Sorunlar birikiyor, sonunda elinizde patlıyor. 2001 ve 1995 böyle oldu. İrade olmayınca idare olmaz. İrade esastır, bu da istikrarla ancak mümkündür."
Yıldırım, 10. Kalkınma Planı'nın devam ettiğini belirterek, söz konusu plandaki bütün dönüşüm programlarını kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceklerini vurguladı.
Başbakan Yıldırım, kamu harcamalarına yönelik tasarruf tedbirlerine yönelik soruya, "Kamu olarak tasarrufta örnek olacağız. Önce kendimizden başlayacağız. Araç alınmasına, yeni bina alınmasına, yapılmasına, kiralanmasına mecburiyet olmadıktan sonra izin vermeyeceğiz. Gereksiz dış seyahatleri sınırlandıracağız. Daha birçok tedbir var. Personel alımında asgari düzeyde, güvenlik, eğitim dışında fazla personel alımı düşünmüyoruz. Dolayısıyla tasarrufu devletten başlatacağız, sonra vatandaşa yüzümüz olsun. Önce biz yapalım, sonra da vatandaşa dönelim 'biz yapıyoruz, siz de katkı sağlayın' diyebilelim." yanıtını verdi.
- "OVP'ye en olumsuz tahminleri yansıttık"
Yıldırım, başka bir soru üzerine, OVP tahminlerinin kötümser, karamsar tahminler olduğunun altını çizerek, "(İşimizi kış tutuyoruz, yaz çıkarsa bahtımıza) anlayışı ile hazırladık. Olabilecek en olumsuz tahminleri buraya yansıttık ama günü geldiğinde daha iyi oranlarla da karşılaşacağımızı söyleyebilirim." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni OVP kapsamındaki dış ticaret hedefleri hakkında da bilgi veren Yıldırım, 2017 yılında ihracatın 153 milyar dolar, ithalatın 214 milyar dolar olarak gerçekleşmesini beklediklerini dile getirdi.
Yıldırım, OVP'nin teknik detaylarını ilgili bakanların açıklayacaklarını dile getirerek, "Ben vatandaşa açıklamalarda bulundum. Çok bilmiş ekonomistlere açıklamaları arkadaşlarımız yapacaklar." dedi.
- Esnafın iş yeri açmalarındaki sorunlar kaldırılacak
Esnafların iş yeri açmalarında büyük sorun olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:
"Belediyeler ayrı hatırını soruyor, bakanlıklar ayrı hatırını soruyor. Kapı kapı dolaşıyor. Bir sürü de para harcıyor dükkan açmak için. Küçük esnafın zaten eti ne, budu ne? Elindeki avucundakini de dükkan açmak için orada burada veriyor. İşe başlayınca sen sağ ben selamet, elde yok, avuçta yok. Bunları şimdi basitleştiriyoruz. "
Yıldırım, bu kapsamda işlemlerin tek bir merkezden ve makul bir zaman içerisinde ve bedelle yapılmış olacağını söyledi.
Taşınır rehni konusunda yapılacak düzenlemeye de değinen Yıldırım, rehnin sadece bina, arsa gibi varlıklardan olmayacağını, bilgisayar, torna tezgahı veya herhangi bir değer, makinanın da teminat olarak görüleceğini belirtti. Yıldırım, "Bankalar bunları saymıyor, binayı boş zannediyor. İçinde duvarları olan, sağlam temelleri, sağlam ne varsa onu teminat kabul ediyor. Diğer varlıklar teminat kabul edilmiyor. Yani bir tablosu var dünya kadar para. Onun da teminat olması lazım. Bütün bunları imkan dahiline getirecek Taşınır Rehni Kanunu Meclis Genel Kurulu'nda. Bunu da bu dönemde, 26'ıncı Dönem İkinci Yasama Yılı'nda çıkarmış olacağız." diye konuştu.
Çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınacağını, Mesleki Teknik Eğitim Reformu ile ekonominin üretim gücünü daha da artıracaklarını ifade eden Yıldırım, Patent Kanunu'nu hayata geçireceklerini, sanayide yerli üretimi kamu alımlarıyla destekleyeceklerini söyledi.
Yıldırım, bunun aynı zamanda Doğu ve Güneydoğu'daki yatırım ve kalkınma hamlesinin ana konularından birisi olduğunu, buralara yatırım yapanlara kamunun pozitif ayrımcılık uygulayacağını ifade etti.
Sağlıkta yerlileştirme ve millileştirme çalışmalarını desteklerle daha ileri bir noktaya getireceklerini vurgulayan Yıldırım, Türkiye Uzay Ajansı Kanunu'nu bu dönemde çıkaracaklarını, enerji verimliliğini artıracak uygulamaları yaygınlaştıracaklarını dile getirdi.
- Bakanların açıklamaları
Toplantıya katılan bakanlar da kendi alanlarına ilişkin OVP hedeflerine yönelik soruları yanıtladı.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, yıl sonuna kadar 15 milyar, gelecek yıl ise 13 milyar lira özelleştirme geliri hedeflediklerini söyledi. Ağbal, 22 ilde kapsamlı bir yatırım hamlesi başlatıldığını belirterek, "Dolayısıyla 2017 yılında yatırım harcamalarını, başta bu nedenle artırıyoruz. Diğer taraftan 2017 yılında bütçemizin hem gelir hem de harcama tarafında önemli kararlar alıyoruz ve bütçe açığını bu sayede yüzde 2'nin altında tutmayı sürdüreceğiz." dedi.
- "İstihdam dostu bir büyüme gerçekleştirilecek"
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, gelecek 3 yıla dair işsizlik ve dış ticaret hedeflerinin sorulması üzerine, şu ifadeleri kullandı:
"İşsizlik oranlarında da OVP döneminde istikrarlı bir düşüş öngörüyoruz. 2016 yılında bir miktar yükseliş olacak. Özellikle tarımdan tarım dışı alana kayışla ilgili bir problem var. Oradan gelen istihdam talebinin karşılanması nedeniyle böyle bir rakam ortaya çıkıyor ama daha sonraki yıllarda yine tarımdan tarım dışı alana talep artışı öngörülmesine rağmen bu oranlar (OVP hedefleri) yakalanacak. Özellikle 2017'den itibaren daha yüksek oranda yatırım hedefleri çerçevesinde istihdam dostu bir büyüme gerçekleştirilecek ve bu yatırımlar desteği ile bu rakamlar, inşallah, 3 yıllık OVP döneminde gerçekleştirilmiş olacak."
- "Büyümeyi tekrar yüzde 5 patikasına oturtmaya çalışacağız"
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de OVP metninin perşembe günü Resmi Gazete'de yayımlanacağını bildirdi. Yeni OVP'nin yine mali disiplin esas alınarak hazırlandığını belirten Şimşek, "Bence içeride dışarıda güven verecek önemli bir doküman. En önemli husus da önümüzdeki bir yıl içinde, Sayın Başbakanımızın açıkladığı çok kapsamlı yapısal reformlarla program destekleniyor. Zaten Meclis'te şu anda birçok düzenleme duruyor. Önümüzdeki dönemde inşallah bunları hızlandırıp, büyümeyi daha yüksek bir patikaya, yani tekrar yüzde 5 patikasına oturtmaya çalışacağız." diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise emeklilere promosyon verilmesi konusundaki çalışmaların belli bir noktaya geldiğini, son değerlendirmeyi Başbakan Yıldırım ile yapacaklarını bildirdi.
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da 2017'de bütçe açığının yüzde 1,9'a çıkmasının temel nedeninin yatırımlardaki önemli artış olduğunu kaydetti. Elvan, "2016 başlangıç ödeneğine baktığımızda yatırımların gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payı 2,3'tü. 2017'de 2,8'e çıkarıyoruz. Yaklaşık 67 milyar liralık sermaye giderlerimiz var, 11 milyar lira civarında da sermaye transferi söz konusu." dedi.
AA