Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Bir çok önemli göstergeye göre ABD ekonomisi geçtiğimiz aylarda iyi performans gösterdi. Sanayi üretimi 2015'in büyük kısmında kademeli olarak gerilemesinin ardından tekrar toparlandı. Tüketici harcamaları iyi seyretti. Geçtiğimiz ay ABD'de istihdamda 151 bin artış yaşandı. İşsizlik başvuruları yaklaşık 40 yılın düşüğünde bulunuyor.

Ancak, Wall Street Journal'da yer alan habere göre, bir çok ekonomiste göre önümüzdeki yıl ABD ekonomisinin resesyona girme ihtimali yüzde 20 civarında bulunuyor. Ekonomistler kaçınılmaz bir felaketten bahsetmiyor ancak geçtiğimiz yıla göre resesyon ihtimali tahmini ikiye katlanmış durumda bulunuyor.

Öyleyse, ekonomide veriler iyileşmişken resesyon ihtimali neden artıyor? Oxford Economics ABD baş ekonomisti Gregory Daco durumu kısa ve öz biçimde anlatıyor: "Bir çok şey önümüzdeki seçimlere bağlı".

Seçimlere 2 ay kalmışken kimse, özellikle önümüzdeki seçimler göz önüne alındığında, seçim sonuçları hakkında kesin bir yargıda bulunmak istemiyor. Ekonomistler sadece,a dayların önerdiği politikaları değerlendirmek zorunda kalmıyor, seçimlerin ardından ikiye bölünmüş bir Kongre kazanan adayı engelleyecek konumda da olabilir. Bu yıl özel yatırımlarda bir düşüş yaşandı ve en önde gelen sebep önümüzdeki seçimler.

Hillary Clinton Demokratlar açısından alışılagelmiş politikalar önerirken, Donald Trump, ticaret, göçmenlik ve bütçe açığını azaltma gibi başlıca ekonomik politika konularında kendi partisinden büyük oranda ayrıldı.

Trump ve daha önceki Cumhuriyetçi adaylar arasındaki en önemli farklardan biri de, Beyaz Saray'ın eski ekonomi danışmanlarından kimse Trump'a destek olmadı.

Bu seçim özelindeki konuları bir kenara bırakırsak, ABD Başkanlık seçimlerine çok yakın dönemlerde resesyon eğilimi görülüyor.

Kevin Hassett ve Joseph Sullivan adlı ekonomistler son dönemde yaptıkları çalışmada gösterdiler ki, ABD ekonomisinin başkanlık seçimlerini takip eden yıl resesyona girme ihtimali diğer yıllara kıyasla iki kat daha yüksek. ABD'deki son 11 resesyonun 5'i böyle dönemlere denk geldi. National Bureau of Economic Research (NBER) 1854 yılından bu yana gerçekleşen resesyon tarihlerini tahmin etti. Bu araştırmaya göre, bu dönemde resesyonların yüzde 41'i, her dört yılda bir yapılan seçim dönemlerinin hemen arkasından gelen yıla, yani dolayısıyla gözlemlerin sadece yüzde 25'ini kapsayan döneme denk geldi.

Prestige Economics Başkanı Jason Schenker "Resesyonu Seçmek" adlı kitabında, seçim dönemleri etrafında gerçekleşen resesyonları bir kaç değişik şekilde ayırıyor. Ancak ne şekilde derlenirse derlensin, resesyonlar seçim dönemlerine çok yakın aylara denk geliyor. Schenker, bu döngüyü, "seçim-resesyon penceresi" olarak adlandırıyor ve şu anda böyle bir dönemden geçtiğimizi belirtiyor.

Schenker, "Resesyonların başlangıçları ve seçim dönemleri arasında bu kadar yakın bir korelasyon gördüğüme çok şaşırdım" dedi.

Öte yandan, Schenker, daha önce ABD ekonomisinde aralarında resesyon yaşanmayan arka arkaya 3 başkanlık seçimi yaşanmadığını söyledi. ABD Başkanı Barack Obama bir resesyon sırasında göreve gelmiş olsa da, kendi döneminde yeni bir resesyon başlamadı. Aslında bu durum, aslında bir çok göstergeye göre zayıf olduğu söylenen mevcut ekonomik genişlemenin alışılmadık şekilde uzun bir döneme yayıldığını söylüyor. 

Schenker ve Hassett, seçimler ve resesyonlar arasındaki bağlantının bir neden-sonuç ilişkisi olup olmadığını söylemek konusunda temkinli yaklaşıyor. Bunun nedeni gözlem sayısının düşük olması. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana sadece 11 resesyon yaşanırken, 1850'den bu yana 33 resesyon görüldü. İki olay arasındaki bağlantının büyük oranda bir raslantı olduğunu söylemek ya da başka bir sebepten bahsetmek de mantıklı olabilir. Aynı araştırma yöntemine göre, resesyonlar Yaz Olimpiyatları ile de ters orantılı.