Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, zorunlu trafik sigortasında başlatılan tavan fiyat uygulamasını hiçbir zaman isteyerek yapmadıklarını belirterek, "Gönül ister ki her sektör kendi fiyatlamasını doğru yapsın. Ama bu bir zorunlu trafik sigortası." dedi.

Şimşek, Türkiye Sigorta, Resürans ve Emeklilik Şirketleri Birliğinin (Türkiye Sigorta Birliği-TSB) Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, 2016nın sigortacılık sektörü açısından oldukça olumlu geçtiğini ifade etti.

Gerek prim üretiminde gerek karlılıkta gerekse sermaye yeterliliğinde 2016da bir önceki yıla göre ciddi başarı yakalandığını, prim üretiminin yüzde 30 civarında artarak 40 milyar lirayı aştığını belirten Şimşek, GSYHye oran olarak da primlerin ciddi şekilde arttığını kaydetti.

Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şunu net söyleyeyim; sektör geçen yıl kar etti. Yaklaşık 2 milyar lira... 14 milyar liralık bir sermaye olduğu dikkate alınırsa sermayenin karlılık oranı yüzde 14,6. Fena değil... Hem küresel olarak hem de diğer yan sektörü ile karşılaştırıldığında yüzde 14,6lık bir öz sermaye karşılılığı iyi bir rakam... Dolayısıyla iyi bir yıl geçirdiğinizi söyleyebiliriz. Aktif karlılık oranınız da yüzde 1,7. Geçen yıl trafik sigortası branşında ki epey ciddi bir sorun olarak sunuldu. 2016da teknik olarak 19 milyon lira kar söz konusu. Çok bir şey değil ama geçmiş teknik zararlardan kara geçilmiş olması önemli."

 "Tavan uygulamasıyla birlikte primlerinizde tabii ki bir miktar düşüş olacak"

 Mehmet Şimşek, Hazinedeki çalışanların, sigorta şirketlerinin trafik sigortasından kaynaklı zarar projeksiyonlarına katılmadığını ifade ederek, "Çünkü bu tavan uygulamasıyla birlikte primlerinizde tabii ki bir miktar düşüş olacak ama zararlarınız da, daha doğrusu giderleriniz de azalmış olacak. Çünkü yargı bizim yaptığımız yasal düzenlemeler çerçevesi içerisinde mutlaka karar verecektir." diye konuştu.

Sektörün sürdürülebilirliğine büyük önem verdiklerini, çalışmaların büyük çoğunluğunu sigorta şirketleri ile istişare ederek hayata geçirdiklerini anlatan Şimşek, şirketlerin getirdikleri önerilerin dikkate alındığını, uygulamanın geçici olduğunu söyledi.

Sermaye açığı olan şirket sayısının geçen yıl 14ten 4e düştüğünü bildiren Şimşek, bu konuyu yakından takip edeceklerini vurguladı.

 "Beklenen düşüşler sağlanmadığı için bu uygulamaya geçtik"

 Başbakan Yardımcısı Şimşek, sektörün trafik sigortasında 16,5 milyon kişiye bu hizmeti verdiğini belirterek, "Ciddi bir kesim... 2015 yılının özellikle ikinci yarısından itibaren trafik sigortası primlerinde ciddi bir artış oldu ve toplumun geniş kesimlerini etkiledi." dedi.

Özellikle otomobil araç türünde ortalama primin 2016da bir önceki yıla göre yüzde 87 arttığını kaydeden Şimşek, şöyle devam etti:

"Bu artışı sorguladığımızda, zorunlu trafik sigortasında fiyatlamada istikrarı bozan bazı gelişmeler var denildi. Mesela mahkeme kararları... Biz gittik, ciddi bir şekilde mevzuatı düzelttik. Sizin yaklaşımınız, Bekleyelim, mevzuat gerçekten işliyor mu? Burası hukuk devleti... Açık ve net olarak söyleyeyim; TBMM, bir kanun çıkarttıysa yargıyı bağlar. Ona herkes uymak zorunda. En başta da hukukçular... Bekleyelim görelim, gerçekten mahkemeler bu çerçevede karar verecek mi şeklindeki yaklaşım topu taca atmak gibi bir şey... Onun için rekabeti artırmaya yönelik de birtakım adımlar attık. Baktık ki zorunlu trafik sigortası primlerinde arzu edilen, beklenen düşüşler sağlanmadı. O nedenle 12 Nisanda bir tavan prim uygulamasına geçtik."

"Tavan fiyat uygulamasını isteyerek yapmadık"

Mehmet Şimşek, bu düzenlemenin her araç türü ve sürücülerin zarar geçmişlerini dikkate aldığını vurgulayarak, "Dolayısıyla Ramazan Beyin (TSB Başkanı Ramazan Ülger) iyi sürücü-kötü sürücü ayrımı yapılmıyor argümanı çok doğru bir argüman değil. Çünkü öyle bir algı da oluşmasını istemem. Çok iyi sürücülere yüzde 45e kadar indirim yapıyorsunuz. Ama çok kötü sürücülere yüzde 150ye kadar zamlı prim uygulaması var. İyi sürücü-kötü sürücü yapılmıyor şeklindeki argüman doğru değil." ifadelerini kullandı.

Bu uygulamayı hiçbir zaman isteyerek yapmadıklarını belirten Şimşek, "Gönül ister ki her sektör kendi fiyatlamasını doğru yapsın. Ama bu bir zorunlu trafik sigortası. Vatandaşın kendi tercihi yok. İkinci olarak da 2015-2016 dönemindeki artışların ana sebeplerini irdeledik ve köklü çözümler geliştirdik." dedi.

Eski uygulamalar çerçevesinde sektörün devam etmesinin mümkün olmadığını, sektör paydaşları ile birlikte sürücüyü skorlamaya yönelik çalışmaların yapılmasını destekleyebileceklerini ifade eden Şimşek, sigorta şirketlerinin kendilerine öneri ve tekliflerini her zaman sunabileceğini ancak bazı kesintilerin tamamen ortadan kaldırılması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını vurguladı.

Şimşek, "Sonuçta Sosyal Güvenlik Kurumu prim alıyor ama onun karşılığında hizmet sunuyor." dedi.

"Otomatik katılımla BESE 2 milyon kişi dahil oldu"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, zorunluk trafik sigortası bir kenara bırakıldığında sektörün geleceğinin parlak olduğunu belirterek, "Öyle olmasa bu kadar yerli ve küresel ilgi olmaz. Türkiye ile benzer veya daha ilerideki ülkeler arasında kişi başına düşen prim açısından çok önemli farklar var. Sektörün önü açık. Diğer ülkelerde olmadığı kadar destekler sağladık. Özellikle BESte dünyanın hiçbir yerinde yüzde 25lik devlet katkısı yok." diye konuştu.

Otomatik katılımın BESe 2 milyon ilave katılımcı kazandırdığını bildiren Şimşek, şunları kaydetti:

"2019 sonuna kadar biz 14 milyon vatandaşımızı bu sistemle tanıştırmayı hedefliyoruz. Başlangıçta yapılan değerlendirmelerin oldukça altında bir orana tekabül ediyor gibi ama erken... Bu konuda sektörün de biraz çabalaması gerekiyor. Onun ötesinde ciddi bir şekilde birtakım spekülasyonlar üretildi, kampanyalar yapıldı vatandaşın sistemde kalmaması için... Ama bu sistem önemli. Bu sistem olmazsa sadece devletin emeklilik imkanlarıyla uzun vadede vatandaş hakikate arzuladığı çalışırken ki hayat düzeyini koruyamaz."

Şimşek, sektörün sağlıklı, sürdürülebilir bir çerçevede gelişmesini arzuladıklarını ifade ederek, "Gerek içeride gerek dışarıda sektöre yoğun bir ilgi var. Biz mümkün olduğunca en hızlı bir şekilde tekrar serbest tarifeye geçmeyi arzuluyoruz. Ama bu konuda sektöre önemli görev düşüyor." dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiyenin zor bir dönemi atlattığını ve en kötüsünün geride kaldığını belirterek, "Yönetimde istikrarın, temsilde adaletin olacağı yeni sistem Türkiyenin önünü açar. İşin özü itibarıyla Türkiyenin önü açık." dedi.

Şimşek, Türkiye Sigorta, Resürans ve Emeklilik Şirketleri Birliğinin (Türkiye Sigorta Birliği-TSB) Çırağan Sarayında gerçekleşen Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, sektörün değinmediği ancak devletin güçlü şekilde destek verdiği alanlardan birisinin tarım sigortaları olduğunu söyledi.

Sektörü tehdit eden risklerin teminat altına alınmasının önemli olduğunu dile getiren Şimşek, tarın sigortalarına devletin önemli düzeyde destek verdiğini aktardı.

Şimşek, devletin, tarım sigortaları desteğiyle bir anlamda kriz yönetiminden risk yönetimine geçtiğini kaydederek, 2016da yaklaşık 1,3 milyar liralık bir prim üretiminin gerçekleştiğini, buna karşın 801,6 milyon liralık ödemenin söz konusu olduğunu bildirdi.

DASKta zorunlu deprem sigortası modelinin oturtulduğunu dile getiren Şimşek, "Burada 7,8 milyon sigortalı var. Sigortalılık oranı yüzde 44e çıkmış. Aslında zorunlu olan bir şeyin normalde daha yüksek oranlara ulaşması lazım. Burada da çaba gerekiyor." diye konuştu.

Şimşek, daha önce deprem yaşanan bölgelerde sigortalılık oranının yüksek olduğunu, İstanbulda bu oranının yüzde 54 düzeyinde gerçekleştiğini söyledi.

Toplam hasar ödeme kapasitesi an itibarıyla 16 milyar TLye ulaştığını, bugüne kadar 175 milyon TLlik bir hasar ödendiğini dile getiren Şimşek, "Ama biz bunun farkındayız. Bu konuda da hakikaten ilave çabaya gerek var." ifadesini kullandı.

 "Türkiye, ekonomisinin ne kadar sağlam olduğunu gösterdi"

 Şimşek, Türkiyenin zor bir süreçten geçtiğini belirterek, "Ülkenin karşı karşıya kaldığı iç ve dış şokları sıralayıp büyük resme odaklandığınızda aslında Türkiyenin, Türkiye ekonomisinin ne kadar dirençli olduğunu, temellerinin ne kadar sağlam olduğunu siz kendiniz de göreceksiniz." dedi.

Kendisinin 2007 yılında piyasayı bırakıp siyasete atıldığını dile getiren Şimşek, o yıl yapılan seçimler sonrası AK Partiye kapatma davası açıldığını anımsattı.

Şimşek, kapatma davası atlatıldıktan sonra küresel krizin tüm şiddeti ile 2008in ikinci yarısında devreye girdiğini kaydederek, 2008 ve 2009da bu krizle mücadele ettiklerini ve başarılı olduklarını anlattı.

Yargının bağımsız olması için Anayasa değişikliği talebiyle 2010da referanduma gittiklerini ifade eden Şimşek, sonrasında Türkiyenin birçok badire atlattığından bahsetti.

Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2011de tekrar seçim, 2012de FETÖnün MİT girişimi, 2013te Gezi provokasyonu, yargı ve polis üzerinden FETÖnün yargı darbe girişimi, 2014te iki seçim, 2015te iki seçim, o arada bütün terör örgütlerinin Türkiyeye musallat olması, Avrupa’daki borç krizi, Rusya ile olan kriz, Orta Doğudaki kaos. Liste çok uzun. En son olarak geçen yıl yaşanan hain darbe girişimi. Bir düşünün Türkiye bütün bunları atlatmış, 7,3 milyon kişiye istihdam sağlamış. Şu anda kamunun brüt borç stokunun milli gelire oranı yüzde 28 civarı. Gelişmekte olan ülke ortalaması yüzde 47. Gelişmiş ülkelerde yüzde 110ların üzerinde."

 "Yeni sistem Türkiyenin önünü açar"

 Şimşek, küresel kriz sonrası dönemde 2010-2016 yılları arasında tüm bu sıkıntılara rağmen Türkiyenin ortalama yüzde 6,7 büyüdüğünü vurguladı.

Ak Parti hükümetleri döneminde büyüme oranının ortalama yüzde 5,7 olduğunu aktaran Şimşek, 1923-2002 dönemindeki ortalama büyümenin yüzde 4,5 civarı olduğunu bildirdi.

"Türkiye zor bir dönemi atlattı ama en kötüsü geride kaldı." diyen Şimşek, çok önemli bir yapısal reformun hayata geçirildiğini vurguladı.

Şimşek, "Yönetimde istikrarın, temsilde adaletin olacağı yeni sistem Türkiyenin önünü açar. İşin özü itibarıyla Türkiyenin önü açık. Türkiye ne zaman yönetimde istikrarı sağlasa reform yapma kabiliyeti yükseliyor. Reformlarla birlikte, istikrarla birlikte başarıyı elde ediyor." dedi.

Geçen yıl yaşanan hain darbe girişiminin başka bir ülkede olması durumunda o ülkenin belini doğrultamayacağını dile getiren Şimşek, Türkiye ile ilgili yapılan yorumların doğru olmadığını, gerçekliğin çok farklı olduğunu söyledi.