Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Yıldırım: Rakka operasyonu 2 Haziran gecesi başladı

Yıldırım: Rakka operasyonu 2 Haziran gecesi başladı

Başbakan Binali Yıldırım, Rakka operasyonu, helikopter kazası, kabine revizyonu ve bedelli askerlik konusunda önemli açıklamalarda bulundu

Giriş: 04 Haziran 2017, Pazar 13:02
Güncelleme: 04 Haziran 2017, Pazar 13:02

Başbakan Binali Yıldırım, "2 Haziran'ı 3 Haziran'a bağlayan gece daha önce planlanan Rakka operasyonu başlatıldı. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri gerekli bilgilendirmeyi operasyon öncesinde yaptı." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Habertürk TV Genel Müdürü Veyis Ateş'in de katıldığı iftar yemeğinde açıklamalarda bulundu. Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un da hazır bulunduğu iftarda, ramazan ayının millete, İslam alemine huzur, barış ve kardeşlik getirmesini diledi.

KABİNE REVİZYONU SORUSUNA YANIT

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, "Yeni dönemde nasıl bir AK Parti göreceğiz? Kabine revizyonu yakın zamanda gündeminizde var mı?" sorusuna, "Burada kabineye girme arzusunda olan var mı? O halde merak edilecek bir konu değil." karşılığını verdi.

Yıldırım, "Kabine revizyonu önümüzdeki ay içinde olmayacak gibi mi yoksa yeni bir sürpriz mi yapacaksınız?" sorusu üzerine, "Kabine değişikliği konuşulmaz, bir gün bakarsınız değişmiş." ifadesini kullandı.

RAKKA OPERASYONU

Rakka operasyonuna ilişkin değerlendirmesi sorulan Yıldırım, "2 Haziran'ı 3 Haziran'a bağlayan gece daha önce planlanan Rakka operasyonu başlatıldı. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri gerekli bilgilendirmeyi operasyon öncesinde yaptı." dedi.

Rakka operasyonunda Türkiye'nin, ABD'nin uyguladığı yönetimi tasvip etmediğini, bunun bir sır olmadığını vurgulayan Yıldırım, "Bu konuda her düzeyde rahatsızlığımızı ifade ettik ancak onlar bize, 'Bunun bir seçim olmadığını, mecburiyet olduğunu ve bu operasyon sonrası PYD/YPG ile ilişkilerin uzun süreli devam ettirilmeyeceğini, taktiksel bir iş birliği olduğunu' ifade ettiler ve bize gereken güvenceleri verdiler. Verilen güvence ne? Burada kullanılacak silahların daha sonra ülkemizde terör gruplarının eline geçmemesi ve terör faaliyetlerinde güvenlik güçlerimize, vatandaşlarımıza karşı kullanılma ihtimalinin doğmaması. Bunu özellikle takip edeceklerini ifade ettiler." değerlendirmelerinde bulundu.

Yıldırım, sürecin yakından takip edildiğine, tedbirlerin alındığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Bizim değişmeyen bir stratejimiz var, ülkemizi tehdit eden terör grupları ister yurt içinde isterse yurt dışında olsun, adı da ne olursa olsun PKK/PYD/YPG, DEAŞ, DHKP-C, ne kadar örgüt varsa hepsi bizim için aynıdır, hedeftir. Yurt içinde gerektiğinde yurt dışında, ülkemizin, insanımızın güvenliği için gereken adımları atmaktan çekinmeyiz, geri durmayız. Bunu geçmişte de yaptık, bundan sonra da icap ederse yaparız." ifadelerini kullandı.

ŞIRNAK'TA MEYDANA GELEN HELİKOPTER KAZASI

Şırnak'ta meydana gelen helikopter kazası hatırlatılarak, "Helikopterde engel tanıma sistemi neden tamamlanamadı?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Milletçe üzüldük, bu üzüntüyü sadece aileler yaşamadı, millet topyekun yaşadı. Tabii bu kazaların olmaması gerekir. Bu bahsettiğimiz engel tanıma sistemi uzun yıllardır, haklısınız, savunma sanayisinin gündeminde olmuş, birkaç sefer de ihale yapılmış, iptal edilmiş. Bunun sebebi, bürokrasi ve firmaların kendi aralarında sonuca rıza göstermemesinden kaynaklanan anlaşmazlıklar. Bunların hiçbiri bahane olmamalı. Ben Milli Savunma Bakanı'na 'Gerekirse doğrudan temin suretiyle bu işi hemen halledin' dedim. Yani ihale olunca tekrar uygun fiyat verdi, vermedi, onlar maalesef bizim kamu mevzuatında zamanı adeta israf eden bir süreç. Birçok işte buna rastlıyoruz. Memur da mevzuata aykırı iş yapmaktan çekiniyor, dolayısıyla sonuç da istenen zamanda elde edilemiyor. Bu tip acil alımlara güvenlik gerekçesiyle muafiyet uygulayacağız ve doğrudan temin cihetine giderek bunu alacaklar. Bu konuda gerekli talimatları verdik."

"GÜNDEMİMİZDE BEDELLİYLE İLGİLİ BİR KONU YOK"

"BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile görüşmenizin ardından bedelli askerlik gündeme geldi. Ufukta böyle bir şey var mı?" sorusu üzerine Yıldırım, "Böyle bir şey yok. Bizim programımızda, Hükümetin gündeminde bedelliyle ilgili bir konu yok. Çünkü şu anda terörle amansız bir mücadele içindeyiz. Bütün yoğunluğumuzu, ağırlığımızı bu konuya vermiş durumdayız. Sayın Destici, böyle bir hususu gündeme getirdi, yani 'Bedelli olsa da bunlardan elde edilen parayı SMA hastalarına getirsek' diye bir temennisi oldu. Bizim ona karşılık bir cevabımız olmadı." ifadelerini kullandı.

"FİİLİ DURUMUN HUKUKİ HALE GETİRİLMESİ İCAP EDİYOR"

"Zeytinlikler imara açılacak mı?" sorusu üzerine Yıldırım, düzenlenmenin ilgili maddesini okudu.

Düzenlemeye göre, 9 kişilik kurulun uygun görmesi üzerine, zeytinlik sahaları ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede kimyasal atık oluşturacak yatırım tesisi yapılamayacağını belirten Yıldırım, "Alternatif olarak yatırım amaçlı bu alanların kullanılması icap ediyorsa bu bir kurul marifetiyle değerlendirilecek, uygun görülmesi halinde de Bakanlığın oluruyla izin verilebilecek. Tabii bununla kalmıyor, burada kullandırılan saha da aynı miktarda tekrar zeytinlik alanına dönüştürülmüş olacak." ifadelerini kullandı.

Düzenlemenin istismar edilecek bir konu olmadığını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bazen fiili durumlar var, eskiden zeytinlik alanıymış ama oraya sanayi tesisi yapılmış. O sanayi tesisinin, bir şekilde var olan durumun hukuki hale getirilmesi icap ediyor. Böyle bir durum olabiliyor. İkinci bir hal de önemli olan 'Nasıl orman alanı eksiltilemez?' Nasıl, orman anayasal güvence altındaysa zeytinlik alanı da başka alanlar ilave edilmesi suretiyle eksiltilemez, üzerine konur. O bölge de sanayi içinde kalmışsa, artık zeytinlik yapma imkanı yoksa orada sanayinin ihtiyacı olan alanı kullanma imkanı veriliyor, belirli şartların sağlanması durumunda, kurulun uygun görmesi durumunda. Bunu 'Zeytin alanları imara açılıyor' gibi bir takdim ediyorlar. Bu kesinlikle yanlış. Bir algı oluşturulmaya çalışılıyor, bu yanlış. Ben burada daha işin başında bunu düzeltmek isterim.

"PEŞİN "İSTEMEZÜK" TAVRI"

Kaldı ki son 15 yılda Türkiye, zeytinlik alanlarda mevcudun üzerinde çok fazla yeni alanlar oluşturdu. Şu anda Avrupa'da iki numarayız, 2030'da birinci sıraya yükseleceğiz. Yani öyle takdim ediliyor ki sanki zeytinlik alanlarını tarumar etmişiz, yok etmişiz. 2002'ye göre zeytin alanları, zeytin üretimi arttı ve Türkiye, Avrupa'da ikinci sıraya yükseldi. Mesele bundan ibaret. Ülkenin ihtiyaçları, öncelikleri neyse karar almak, uygulamak, üstün kamu yararını gözetmek ülkeyi yönetenlerin sorumluluğundadır. Bu peşin 'istemezük' tavrı, bu ülkeye çok şey kaybettirdi. Eğer biz bunlara kulak assaydık bugün dünyanın en büyük havalimanını, köprüleri, yolları, şehir hastanelerini yapamazdık. Ne olacaktı? Zaten ülkenin rekabet gücü kazanmasını istemeyenler bu alanda ciddi algı operasyonu yapıyorlar. Bu oyunlara gelmememiz lazım. Ülkemizi hepimiz seviyoruz. Hiç kimsenin bu ülkenin geleceğini karartmaya, bu ülkenin gençlerinin ihtiyacı olan yatırımlara da refahı sağlayacak işlere engel olmaya hakkı yok."

"KİMSE 'ZEYTİN HAMİSİ' KESİLMESİN"

Yıldırım, 2002'de 620 bin hektar olan zeytin üretim alanının, 2017 başında 845 bin hektara yükseldiğine dikkati çekti.

Zeytin ağacı sayısının da 101 milyon 600 binden, 173 milyona yükseldiği bildiren Yıldırım, son 15 yılda yüzde 70'in üzerine artış yaşandığını vurguladı.

Yıldırım, "Yani kimse 'zeytin hamisi' kesilmesin, zeytinlerin sahibi burada." ifadelerini kullandı.

Zeytinyağı üretiminin de 600 bin tondan 1 milyon 730 bin tona yükseldiğine işaret eden Yıldırım, Türkiye'nin sofralık zeytin üretiminde dünya ikincisi, zeytinyağı üretiminde de dünya beşincisi olduğunu kaydetti.

FETÖ DAVALARI

Darbe girişimiyle ilgili yargılanan sanıkların delillere rağmen verdikleri ifadelerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Ne yaparlarsa yapsınlar. Darbe girişiminde bulundular mı? O uçaklardan bombaları attılar mı? O uçakların kalkması için talimat verdiler mi? Her şey ortada Türkiye'nin bir hukuk devleti. Biz gazilerimizin, şehit yakınlarımızın isyanını, feveranını anlıyoruz ama onlardan isteğimiz, hukuk devleti içerisinde, ne söylerse söylesinler, darbeyi yapanların bundan sıyrılacaklarını düşünmeleri beyhudedir. Böyle bir şey olamaz. Ancak yarın bir gün ellerine bir koz vermemek gerekiyor. İlk duruşmada söyleyecekleri ne varsa sonuna kadar o hakkı kullanmalarına da hukuk devletinde rıza göstermemiz gerekiyor. Yapılan odur. Önceki ifadesini reddetmesi, inkar etmesi o suçu işlemediği anlamına gelmez. Bunu da bilmek lazım."

Bir basın mensubunun, "FETÖ iddiasıyla yapılan soruşturmaların Sözcü ve Cumhuriyet gazetesine sıçramış olmasıyla sulandırıldığı yorumları yapılıyor. Türkiye bu tür gazetelere yönelik soruşturmalar nedeniyle yurt dışında çok eleştiriliyor. Gizli, kripto FETÖ'cülerin bu soruşturmaları yaptığı iddia ediliyor. Sizin bu konuda araştırma yapılması talimatınız oldu mu? Size gelen bilgilerde, Sözcü ve Cumhuriyete yönelik soruşturmaları yapanların kripto FETÖ'cü olma ihtimali var mı?" sorusu üzerine Yıldırım, gözaltı, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin yargının işi olduğunu söyledi.

"GAZETECİLERİN GÖZALTINA ALINMASI GAZETECİLİK FAALİYETİYLE İLGİLİ DEĞİL"

İşin hangi amaçla yapıldığının anlaşılması için dosyaya bakılması gerektiğini dile getiren Yıldırım, dosyanın görülmeden söyleneceklerin tezvirat olduğuna dikkati çekti.

Yıldırım, "Türkiye'deki gazetecilerin, gerek yabancı menşeli gazetecilerin gerekse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gazetecilerin gözaltına alınmasının gazetecilik faaliyetiyle ilgili olmadığını biliyoruz. Bize gelen bilgi bu. Bir şekilde terör bağlantılı, FETÖ, bölücü terör olabilir. Bu faaliyetlerle ilgili hukuki işlemler yapılıyor. Ama gazeteci olunca hassasiyet artıyor ve bu yönü ön plana çıkıyor. Durum böyle." dedi.

Yabancı gazetecilerin Türkiye'de tutuklandığı, gözaltına alındığı yönünde söylemler olduğunu hatırlatan Yıldırım, Türkiye'de devamlı faaliyet gösteren 360'ın üstünde yabancı basın mensubunun bulunduğunu aktardı.

Başbakan Yıldırım, "Baskı, gözaltı, yıldırma hareketi olsa bu kadar insan burada nasıl faaliyet gösterecek. Ülkemiz hakkında çok büyük bir haksızlık. Yurt dışı gezilerimizde de bunlar gündeme getiriliyor. Gazeteci olmak, basın mensubu olmak, suç işleme üstünlüğü veya muafiyeti sağlamaz. Kanun karşısında herkes eşittir. Yanlış yaptıysa başbakan da olsa, bakan da olsa, sade bir vatandaş da olsa hesabını verecek. Olayı bu çerçevede değerlendirmek lazım." diye konuştu.

"Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun, başvuruları ne zaman kabul etmeye başlayacağına" yönelik soruya Yıldırım, "Komisyon belirlendi. Yer ihtiyaçları vardı o da görüldü. Oranın hazırlıklarını yapıyorlar. Zannediyorum çok kısa sürede başlamış olurlar. İşin hukuki tarafı halloldu. Atamalar da yapıldı, isimler de belli oldu. Yerler de tahsis edildi. Bundan sonrası onlara bağlı." yanıtını verdi.

AKİF EMRE VE KADİR DEMİREL AÇIKLAMASI

Geçen hafta hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi yazarı Akif Emre ile damadı tarafından bıçaklanarak öldürülen Yeni Akit gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Kadir Demirel'e Allah'tan rahmet, ailesi ve okurlarına başsağlığı dileyen Yıldırım, "Akif Emre, sadece bir yazar değil aynı zamanda kaleminden mazlum coğrafyanın sesini duyuran önemli bir düşünce insanıydı. Kadir Demirel de mesleğine aşık bir insandı. Her ikisinin de mekanı cennet olsun." şeklinde konuştu.

Medya mensuplarıyla siyasetçilerin kaderlerinin, hayatlarının ve mesailerinin benzer olduğunu söyleyen Yıldırım, "Birbirimize çok ihtiyacımız var. Medyasız siyaset, siyasetsiz de medya herhalde düşünülemez." ifadesini kullandı.

Yazılı, görsel, işitsel medya mecralarının, uzun yıllardır siyaset alemini vatandaşlara anlatmaya çalıştığını vurgulayan Yıldırım, gazetelerin, uzun seneler iletişim dünyasının, dünyada ve Türkiye'de amiral gemisi olmayı sürdürdüğünü, daha sonra radyonun ve "ajans dinleme" deyiminin medya literatürüne girdiğini anlattı.

Yıldırım, günümüzde ise televizyon, sosyal medya ve internetin, iletişimin en önemli aracı haline geldiğine işaret etti.

"Şimdi her olay anında, saniyelerle duyurulabiliyor." ifadelerini kullanan Yıldırım bunun siyasetçilerin işini zorlaştırdığını belirtti.

Yıldırım, "Önce bilen biz değil, siz oluyorsunuz. Önce bilince tabii olayın takdimi, gelişimi, yankıları da ona göre farklı oluyor. Gelişen dünyaya bizim de kendimizi değiştirerek uyarlamamız lazım. Bunu yapmaya çalışıyoruz. 15 yıl içinde siz bizi, biz sizi yakından takip ettik, birbirimizi yakından tanıma fırsatımız oldu. Medya sektörünün çalışanlarına, görsel, yazılı medyaya yönelik birçok yasal düzenleme yapıldı." dedi.

HT