"Hem üretim hem de ihracatta rekorlara koşmaya devam ediyoruz"
-
OSD Yönetim Kurulu Başkanı Önen: "AB pazarlarındaki istikrarlı büyümenin devam etmesi ve sanayimizin otomobil grubunda üretimine başladığı yeni ürünlerin etkisiyle hem üretim hem de ihracatta rekorlara koşmaya devam ediyoruz"
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, "AB pazarlarındaki istikrarlı büyümenin devam etmesi ve sanayimizin otomobil grubunda üretimine başladığı yeni ürünlerin etkisiyle hem üretim hem de ihracatta rekorlara koşmaya devam ediyoruz." dedi.
Önen, sektördeki ulusal ve uluslararası gelişmeleri aktardığı olağan yarıyıl basın sohbet toplantısındaki konuşmasında, ihracat, pazar ve sanayideki yeni gelişmeleri paylaştı.
Türkiye'nin ihracat lokomotifi otomotiv sanayinin global pazarlardaki başarılarını sürdürdüğünü hatırlatan Önen, sürdürülebilir büyüyen bir iç pazarın uluslararası boyutta rekabetçilik açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Önen, 2017'nin Ocak-Haziran döneminde toplam satışların yüzde 9 düştüğünü belirterek, yılın ilk aylarında başlayan iç pazardaki daralmanın üretimi negatif etkilemesinden endişe ettiklerini, ancak AB pazarlarındaki istikrarlı büyümenin devam etmesi ve sanayinin otomobil grubunda üretimine başladığı yeni ürünlerin etkisiyle hem üretim hem de ihracatta rekorlara koşmaya devam ettiklerini söyledi.
Bölgesel siyasi sorunlar, ekonomi ve turizmde yavaşlamanın yanı sıra vergi artışlarının sonucu iç pazarda, özellikle de ticari araç pazarında ciddi daralmanın söz konusu olduğunu kaydeden Önen, şunları kaydetti:
"Tüm bunlara ilave olarak başta Brexit olmak üzere, sanayimiz ihracatını etkileme potansiyeli olan ciddi gelişmelerin yaşandığını, otomotiv sanayinde küreselleşme akımında yavaşlamanın başladığını ve dolayısıyla belirsizlik ortamının yükselişe geçtiğini görmemiz gerekiyor. Ancak yine de devreye alınan yeni ürün ve kapasite yatırımlarının sonucunda artan ihracat ile üretimin büyüdüğü, dolayısıyla üretim ve ihracatta sanayi tarihimizin en yüksek rakamları ile yeni rekorlara ulaşılacak bir yıl olmasını bekliyoruz. 2017 yılında toplamda 1 milyon 650 bin adedin üzerinde araç üretimi, 1 milyon 350 bin adedin üzerinde araç ihracatı ve 27 milyar doları aşan ihracat rakamı hedefliyoruz. Bu yılın ocak-haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 20, otomobil üretimi ise yüzde 36 arttı. Bu dönemde toplam üretim 869 bin, otomobil üretimi ise 602 bin düzeyinde gerçekleşti.
Aynı dönemde toplam pazar yüzde 9 daralarak 411 bin düzeyinde gerçekleşirken, otomobil pazarı ise yüzde 10 daraldı ve 306 bin adet olarak gerçekleşti. Ticari araç grubunda ise üretim toplamda yüzde 6 ve hafif ticari araç grubunda yüzde 7 azalırken ağır ticari araç grubunda ise yüzde 8 seviyesinde arttı. Pazar, hafif ticari araç grubunda yüzde 5, ağır ticari araç grubunda ise yüzde 22 geriledi.
Bu yılın ocak-haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 29 artarken, otomobil ihracatı ise yüzde 48 artış gösterdi. Bu dönemde, toplam ihracat 714 bin adet, otomobil ihracatı ise 504 bin adet düzeyinde gerçekleşti. 2017 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 22, avro bazında yüzde 26 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 14,5 milyar dolar olarak gerçekleşirken otomobil ihracatı yüzde 71 artarak 6,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Avro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 76 artarak 5,6 milyar avro seviyesine yükseldi. 11 yıldır ülkemizin ihracat şampiyonu olan otomotiv sanayi, 2017 yılında da liderliğini korudu ve ülkemiz dış ticaretine pozitif katkısını sürdürdü.
"Yaşlı araçlar parktan çekilmeli, ticari araç satışları desteklenmeli"
Kudret Önen, bu yıla kadar sürekli büyüyen kapasite kullanım oranının, bu yılın ilk 6 ayında otomobilde yüzde 100'e, hafif ticari araçlarda yüzde 81’e ulaştığını, ancak ağır ticari araçlarda kapasite kullanım oranının yüzde 46 olduğunu bildirdi.
Otomotivde üretim içinde ihracatın payının da sürekli artış gösterdiğini anımsatan Önen, otomobilde üretimin yüzde 84’ünün, hafif ticari araçlarda yüzde 80’inin ve ağır ticaride de yüzde 47’sinin ihraç edildiğini kaydetti.
İç pazardaki daralmanın sürdüğünü belirten Önen, "Pazar tüm segmentlerde daralıyor. Özellikle ağır ticari araçlarda kapasite kullanım oranı çok fazla düştü ve pazar son iki yılda yüzde 58 küçüldü. Tüm bu koşullara bakıldığında ticari araçlarda acil çözüm ile pazar geliştirilmezse, yeni yatırımlara gidilmesi olasılığı düşüyor. OSD olarak önerimiz, öncelikle yaşlı araçların parktan çekilmesi, ticari araç satışlarının desteklenmesi ve daha önce de dile getirdiğimiz ticari araç kiralama sistemi için gerekli şartların oluşturulması." şeklinde konuştu.
“Çalışma barışı titizlikle korunmalı"
Önen, çalışma barışının sağlanmasının küresel rekabet gücü açısından önemini vurgulayarak, Türkiye'nin ihracat lokomotifi ve nitelikli istihdamın merkezi olan otomotiv sanayinin, rekabet gücünde yıpranma oluşmadan çalışanlarına ve ülke ekonomisine katma değer yaratmaya devam edebilmesi için çalışma barışının titizlikle korunması gerektiğini söyledi.
Otomotivin ülke ekonomisine ihracat, vergi ve istihdam bakımından katkısının altında tüm çalışanlarının gayretinin yattığını belirten Önen, "Daha fazla yatırıma ev sahipliği yapmak amacıyla ülkeler arasında keskin bir rekabet yaşanırken Türkiye olarak bizim çalışma barışına ara verme lüksümüz bulunmuyor. Süreçlerin kesintiye uğraması durumunda uğranan zararı geçtiğimiz yıllarda deneyimledik. Dolayısıyla bu hassas dönemi hem işverenler hem de çalışanlar olarak aynı sağduyuyla, birlik beraberlik içinde, işimize sahip çıkarak ele almamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Önen, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak otomotivde önemli gelişmeler olduğuna dikkati çekerek, özellikle bazı ülkelerin küreselleşme karşıtı korumacılık yaklaşımı nedeniyle ihracat ve yatırım riskinin, küresel ticaret ve ekonomik performans üzerine etkilerinin iş ortamını ciddi biçimde değiştirdiğini belirtti.
Otomotiv sanayinde önemli meydan okumaların söz konusu olduğunu vurgulayan Önen, "Bunların da başında iklim değişikliği, hava kalitesi ve enerji verimliliği ile emisyonlar gibi çevresel etmenler yer alırken bağlantılı araçlar, otonom araçlar ve akıllı hareketlilik de iş ortamımızı değiştiren faktörlerden. Tüm bu gelişmelere bir de sektörümüzdeki yeni teknolojik gelişmelere bugüne kadar alışık olunmayan büyüklükte yatırım gereksinimini eklemeliyiz. Artık araç parçaları dediğimizde akla motor-batarya-yardımcı sistemler geliyor. Doğal şarj altyapıları, yeni ürün platformları, Endüstri 4.0 olarak adlandırılan sanayide dijital dönüşümün getirdiği bağlı fabrikalar ve süreç yönetimi de unutulmamalı." diye konuştu.
“Üretim hacmi, iç pazar satışları ve hedef pazarlardaki büyümeye bağlı"
OSD Başkanı Önen, üretim hacminin iç pazar ve hedef pazarlardaki büyümeye bağlı olduğunu belirterek, otomotiv sanayinde yatırım ve sürdürülebilir büyümenin, ihracat hacmindeki azalmalardan kaynaklanabilecek üretim dalgalanmalarını dengelemek açısından, iç pazar için üretilen araç satışlarının büyümesine bağlı olduğunu gördüklerini kaydetti.
Türkiye gibi net ihracatçı ülkeler için ihracat pazarlarındaki büyümenin, üretim hacmindeki artışta en önemli etmen olduğunu vurgulayan Önen, "Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ana ihracat pazarları olan AB ve ABD’de de satışların büyük artış göstermeyeceğini görüyoruz. Yapılan çalışmalar, gelişmekte olan pazarlar dışında, gelişmiş pazarlarda otomotiv satış ve üretim hacminde ciddi bir artış beklenmediğini ortaya koyuyor. Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, Japonya ve Güney Kore pazarlarında 2022 yılına kadar satış ve üretim hacminin çok düşük artışlar göstermesi beklenirken Çin ve diğer gelişmekte olan bölgelerde büyümenin devam edeceği tahmin ediliyor. Özellikle Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan AB’deki satışlarda önemli büyüme beklenmiyor ve kapasite fazlası mevcut." ifadelerini kullandı.
Otomotiv sanayinin sürdürülebilir büyümesi ve rekabetçiliği için yapılması gerekenlere değinen Önen, şunları kaydetti:
"Sanayimizin, özellikle ihracattaki başarısının sürdürülebilir olabilmesi için, mevcut tesislerimizin teknik ve mali rekabetçiliğinin korunması ve geliştirilmesi gerekiyor. Bir yandan ana sanayide iş barışı korunmalı, diğer taraftan da iç pazar geliştirilip büyütülmeli. Bunlara ticari araç satışlarının desteklenmesi de eklenmeli. Değişen iş ortamı nedeniyle sanayimizde dijital dönüşümü hızla ve rekabetçiliğimizi destekleyecek şekilde önlemler de alınmalı.
Mevcut başarıların sürdürülebilir kılınması için zaruri olan tedbirlerle lojistik sorunların özel projelerle çözülmesi gerekiyor. Sürdürülebilir rekabetçiliğin en önemli unsurlarından biri olan lojistik altyapısında iyileştirme yapılması gerekiyor. Burada amaç, Orta Avrupa ülkeleriyle rekabetimizde daha güçlü hale gelebilmek. Kısa sürede liman ve demir yolu bağlantıları oluşturulmalı, otomotiv fabrikaları demir yolu şebekesine bağlanmalı, Marmara Bölgesi feribot taşımacılığı geliştirilmeli, liman elleçleme kapasiteleri artırılmalı ve ücret politikaları belirlenmeli, boğaz geçişleri sağlanmalı ve blok tren uygulamasına geçilmesi gerekiyor."
AA