Erdoğan: Bankalar vatandaşın parasını soyup soğana çevirme aracı olarak kullanıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama bankalar rahat durmuyor. Biz 'faizler düşmesi lazım' diyoruz, bankalar ise vatandaşın oraya yatırdığı paraları kendisi için adeta bir soyup soğana çevirme aracı olarak kullanıyor. Kendi parası değil, vatandaşın oraya emanet ettiği para ve o bunu kalkıyor, kendisi acımasızca yüksek faizle kendisine bir rant aracı haline çeviriyor." dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bazen geliyorlar yanımıza, 'Benim oğlumun suçu yok, benim oğlum tertemiz, aldılar götürdüler, yok şöyledir, yok böyledir.' Oğlunun çevirdiği fırıldaklardan haberi yok. Hiç kimse kalkıp da 'Ben FETÖ'cüyüm, benim Pensilvanya'da bir tanrım var.' demiyor ki. Öyle inanmış. Ne diyor? 'Bize şah damarından daha yakın.' Böyle bir şey olabilir mi? Bize, Allah'tan başka şah damarından daha yakın olan bir güç yoktur." dedi.
Erdoğan, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasında iş adamlarıyla yaptığı toplantıda, cumartesi gecesinden beri atayurdunda, Karadeniz'de hem vatandaşlarla kucaklaştığını hem de yatırımları bizzat yerinde görüp gelişmeleri takip ettiğini söyledi.
Önceki günlerde gerçekleşen Rize ve Artvin programlarına ilişkin bilgi veren Erdoğan, "Bugün de programımıza Beşikdağı'nda başladık ve Beşikdüzü Belediyemizin yapmakta olduğu teleferik, bu çalışmaları şöyle yerinde bir inceleyelim istedik. Maşallah ciddi bir mesafe alınmış, bunu gördüm ve bu çalışmalar kısa zamanda bitince de inanıyorum Beşikdüzü'nde çok daha farklı bir çekim alanı oluşturacak." diye konuştu.
Erdoğan, Beşikdüzü'nde vatandaşlarla kucaklaştıklarını, coşkulu bir mitingi olduğunu belirterek, Trabzon'daki programlarının ardından Rize'ye döneceğini, yarın da Giresun'a giderek oradaki vatandaşlarla bir araya geleceğini söyledi.
Karadeniz'in güzel tabiatının, güzel insanlarıyla her gelişinde kendisi için adeta bir motivasyon, bir enerji kaynağı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Nice doktorlara bedel yaylalarıyla, ancak kendisine aşkla bağlı olanların dilini anlayabildiği deniziyle, hepsinden önemlisi eşi benzeri bulunmaz insanlarıyla Karadeniz'i sevemeyenin gönül pınarı kurumuş demektir. Biz Karadeniz'i seviyoruz. Biz 81 vilayetiyle tabii ki tüm Türkiye'yi seviyoruz. Biz mazlumları, mağdurları, garipleriyle bölgemizin tamamını seviyoruz. Biz tüm insanları seviyoruz. Onun için de yönetim felsefimizi 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ifadesiyle müşahhas hale getiriyoruz."
- "Şimdi çok daha büyük hedeflere yürüyoruz"
Erdoğan, demokraside ve ekonomide attıkları her adımın, insanların hayat kalitesini yükseltme, özgürlük alanını genişletme, geleceğini güvence altına alma amacı taşıdığına işaret ederek, "Geçtiğimiz 15 yılda hamdolsun bu doğrultuda çok önemli mesafeler katettik. Şimdi çok daha büyük hedeflere yürüyoruz. 2011 yılında partimizin programına dercettiğimiz, bir süre sonra hükümetimiz aracılığıyla devletimizin resmi kalkınma programı haline getirdiğimiz 2023 hedefleri işte bu amaca yöneliktir. Türkiye'nin 2023 hedeflerine doğru ilerlemesinde en büyük katkının inşallah Karadeniz'den geleceğine inanıyorum." dedi.
Trabzon'un, ticareti, sanayisi, sosyal yapısı ve beşeri zenginliğiyle bölgesine liderlik, ülkesine katkı yapma konusunda oldukça eskilere dayanan birikim sahibi bir şehir olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin en eski ticaret ve sanayi odasının İstanbul olduğuna, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasının ise İstanbul'dan sadece 2 yıl sonra 1884'te kurulduğuna dikkati çekti.
- "Türkiye'de ekonomi 1 ileriye gidiyorsa Trabzon'un 2, 3, 4 ileriye gitmesi lazım"
Mazinin önemli bir derinlik, önemli bir zenginlik olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu kadar eski ve önemli ticaret sanayi geçmişi olmasına karşın Trabzon nüfusunun 3'te 2'sinin tarım ve hayvancılıkla uğraşmasını doğrusu ben biraz manidar buluyorum. Böyle tarihi birikimi ve böyle önemli bir potansiyeli harekete geçirmekte zorlandığımıza göre burada bir sıkıntı var demektir. Şehrimizin geçtiğimiz yıl ihracatına bakıyorum 1 milyar 341 milyon dolar. Bu rakam Trabzon'a yakışır mı? Yakışmaz değil mi? Şimdi o zaman yakışanını yapmamız lazım. Hani bir işin aslından arta kalan kısmı manasında 'elinin kiri' derler ya, bu ihracat rakamı da Trabzon'un elinin kiri bile değildir. Biz Trabzon'dan çok daha fazlasını bekliyoruz. Türkiye'de ekonomi 1 ileriye gidiyorsa Trabzon'un 2, 3, 4 ileriye gitmesi lazım. Bunu bekliyoruz. Çünkü potansiyel buna müsait. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasının taleplerine bakıyorum, endüstri bölgesi yatırım projesi istiyorsunuz, şehir ve üniversite hastanelerinin ikincisini istiyorsunuz, havalimanınızın genişletilmesini ve modernize edilmesini istiyorsunuz. Güney çevre yolunun eksik kısımlarının tamamlanmasını istiyorsunuz, turizm destinasyonlarının artırılmasını istiyorsunuz. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Biz bunları yapmaya varız ama şimdi soruyorum; peki siz bu talepler karşılığında bize ne taahhüt ediyorsunuz?"
"El ele vererek, dayanışma halinde olarak bunu başaracağız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte kısa bir süre önceydi, bir emiri Enerji Bakanımla aldık helikoptere, tam kar mevsimi, şöyle tüm bu dağları onunla dolaştık. 'Ya' dedi 'buralarda bir şey yapamaz mıyız?' Dedim 'Gel beraber yapalım işte. Kayak mayak tesisleri, ne istiyorsan yapalım, oteller, şu, bu yapalım.' Tabii lafını yaptık. İşin icraat safhası var, o ayrı. Temenni ederim, icraatı da olur çünkü bunlar bu işe müsait." ifadesini kullandı.
- "İhracatı 5 milyar dolara çıkarmayı taahhüt ediyor musunuz?"
İş adamlarına, "İhracatı 5 milyar dolara çıkarmayı taahhüt ediyor musunuz?" diye soran Erdoğan, "Şehrimizin 2,6 milyar dolarlık vergi gelirini 2-3 katına çıkarmayı taahhüt ediyor musunuz? Sosyal güvenlik sisteminde kayıtlı 187 bin çalışan sayısını katlayarak artırmayı taahhüt ediyor musunuz? Elbette devletten yatırım beklemek de hakkınızdır. Hem bunu yapacağız hem yatırımları yapacağız. Niye? Türkiye 81 vilayetiyle bir anda büyümek durumundadır, büyüyecek. Şehir olarak bölgemize ve ülkemize nasıl katkıda bulunduğumuza da bakmamız lazım. Türkiye yürürken Trabzon yerinde durursa olmaz, tam tersine, beraber koşmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bir şarlatan için bu yakıştırmayı yapıyorlar"
Erdoğan, son 3 yıldır hem terör hem de ekonomide özellikle çok yoğun saldırı altında olunmasına rağmen Türkiye'yi yeni bir yükseliş trendine sokmayı başardıklarını ifade ederek, "Terörle mücadelede çok iyi bir noktaya ulaştık. Bölücü terör örgütünü adeta eylem yapamaz hale getirdik. Tarihimizin en büyük ihaneti olan FETÖ'cülerin darbe girişimini milletimizle birlikte akamete uğrattık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bazen geliyorlar yanımıza, 'Benim oğlumun suçu yok, benim oğlum tertemiz, aldılar götürdüler, yok şöyledir, yok böyledir.' Oğlunun çevirdiği fırıldaklardan haberi yok. Hiç kimse kalkıp da 'Ben FETÖ'cüyüm, benim Pensilvanya'da bir tanrım var.' demiyor ki. Öyle inanmış. Ne diyor? 'Bize şah damarından daha yakın.' Böyle bir şey olabilir mi? Bize, Allah'tan başka şah damarından daha yakın olan bir güç yoktur. O bir şarlatan, ya bir şarlatan için bu yakıştırmayı yapıyorlar. Neler yaşadı bu ülke ya. 40 yıl buna hazırlandılar. 40 yıl dertleri neydi? Bu ülkeyi devirmekti, bu ülkeyi yıkmaktı ve bu ülkeyi ele geçirmekti ama Allah'a hamdolsun milletim çağrımıza anında cevabı verdi, döküldü caddelere, sokaklara, meydanlara bu ahlaksızlara, alçaklara ülkeyi teslim etmedi. F16'lardan yılmadı, tanklardan, toplardan yılmadı, ölümü korkuttu. Ölümün üzerine gitti. Şehadete inandı. Gerçi 250 şehidimiz oldu ama hamdolsun milletimiz de 80 milyonun oldu. Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve 2193 gazimize de Rabbimden şifa diliyorum."
- "Suriye'de sahnelenmeye çalışılan terör devleti oyununu bozduk"
"Şimdi yeni birşey var daha var tabi nedir o üzerimize salınmaya çalışan DEAŞ'a da fırsat vermedik. Onunla da gerek yurt içi yurt dışında hamdolsun tüm güvenlik güçlerimiz çok ciddi bir mücadele veriyor." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunlar Müslüman falan değil İslam ile bunların alakası yok. Bunlar sadece İslam'ı istismar eden ne idüğü belirsizlerdir. Onlara da Allah'ın izniyle bu topraklarda fırsat vermeyeceğiz. Diğer terör örgütlerine de nefes aldırmıyoruz. Suriye'de sahnelenmeye çalışılan terör devleti oyununu bozduk. Irak'ta benzer çabalar var onları da bozmakta kararlıyız. Aynı şekilde ekonomik anlamda tüm göstergeler yükselişi, gelişmeyi, ileriye doğru gidişi gösteriyor. İyi yoldayız, iyi yoldasınız, daha iyi olacağız. Bu yılın ilk çeyreğinde elde ettiğimiz yüzde 5'lik büyüme oranını yıl sonuna kadar sürdüreceğimize inanıyorum. İhracatta geçen ay itibarıyla yıllık bazda 150 milyar doları geride bıraktık. İnşallah bunu daha da artıracağız. İstihdamda işsizliği tek haneli rakamlara getirdik. İşte TOBB'daki kardeşlerim de biliyor, orada bir çağrı yaptık ve bu çağrıyı yaptığımız andan itibaren 'en az 1 ama 1 yeterli değil.' dedik. 'Ne olur yani herkes yanına 3-5 tane daha kendi potansiyeline, kapasitesine göre eleman alsa.' dedik ve bu alınan elemanlarla birlikte bir anda hamdolsun 1 milyon 600 bine ulaştı ve şimdi tek haneli rakama işsizlik düştü, bu güzel bir gelişme."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz kimseden zararına bir iş yapmasını istemiyoruz ancak bankalardan kredi şartlarını ve faiz oranlarını makul seviyelerde tutarak ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına katkı sağlamalarını beklemek de hakkımızdır diye düşünüyorum." dedi.
Erdoğan, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasında (TTSO) iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, "Ana muhalefetin başındaki zat bir Alman dergisine 'Türkiye'nin gidilmeyecek yer' olmasından bahsediyor. Tabi üzerlerine gidilince de bu sefer 'Biz öyle bir şey demedik.' filan. Bütün kayıtlar ortada, o dergi ortada. Kimi aldatıyorsun, kimi aldatacaksın, zaten sizin hayatınız bu, akşam başka, sabah başka, dürüstlük yok. Bizi aldatmanız mümkün değil. Onlarla beraber hareket ediyorsunuz." diye konuştu.
Gelecek dönemlere dair öncü ekonomik göstergelerin oldukça olumlu bir seyir ortaya koyduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hükümetimiz tarafından hayata geçirilen birçok teşvik paketleriyle genç girişimcilerimiz, esnaf ve sanatkarlarımıza işini büyüterek istihdam üretmesi noktasında heyecan veriyoruz ve ticaret erbabından uluslararası yatırımcılara kadar her kesime çok önemli destekler verdik, vereceğiz. Bu teşvikler aynı zamanda piyasada nakit sıkışıklığının azaltılmasına da önemli katkıda bulunuyor. Tabi piyasaya asıl finans desteği sağlaması gereken kurumlar kimler, bankalar ama bankalar rahat durmuyor. Niye? Bakıyorsunuz hala biz 'Faizler düşmesi lazım.' diyoruz, bankalar ise vatandaşın oraya yatırdığı paraları kendisi için adeta bir soyup soğana çevirme aracı olarak kullanıyor. Kendi parası değil, vatandaşın oraya emanet ettiği para ve o bunu kalkıyor kendisi acımasızca yüksek faizle kendisine bir rant aracı haline çeviriyor ama ben inanıyorum ki gerek Merkez Bankamız, devlet bankalarımız bu konuda kararlı adım atmak suretiyle inşallah bu işi aşağı çekeceklerdir."
Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl çektiğimiz onca sıkıntının sonunda Türkiye yüzde 2,9 büyürken bankalar yüzde 40 civarında kar artışı elde etmişse burada bir sorun var demektir." ifadesini kullanarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Üstelik bu yıl bankaların kar oranlarını neredeyse ikiye katladıkları görülüyor, bu bir felaket ve bu para bunların cebinden çıkmıyor, kendi öz sermayeleri değil. Biz kimseden zararına bir iş yapmasını istemiyoruz ancak bankalardan kredi şartlarını ve faiz oranlarını makul seviyelerde tutarak ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına katkı sağlamalarını beklemek de hakkımızdır diye düşünüyorum. Parayı değerli kılan bankaların kasasında yatması değil esnafın, sanatkarın, girişimcinin tezgahında bulunmasıdır. Şayet bankacılık sektörü piyasayı fonlama konusunda biraz daha cesaretli olursa ekonomideki yükselişimiz ne yapacaktır, hızlanacaktır. En azından tüm göstergelerin olumlu yönde seyrettiği şu dönemde bankacılık sektöründen bu yönde güzel haberler beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Yarın gazeteler bunu yazar."
Erdoğan, Trabzon'dan da tüm güzel gelişmelere uygun bir büyüme performansı beklediğini sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Değil Türkiye’ye husumetleriyle maruf yabancılarla, şeytanla bile iş birliği yapsalar ülkemize ve milletimize karşı işledikleri suçların hesabını vermekten kurtulamayacaklar" dedi.
Erdoğan, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasında (TTSO) iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin güvenlik konusunda tarihinin en büyük imtihanlarından birini verirken bazılarının bu mücadelede adeta karşı tarafın saflarında katıldığını vurgulayarak, "Az önce söyledim, bir daha üzerinde durmayacağım, işte Almanya’daki bir dergi meselesi. 'Türkiye’de şu anda hiç kimse için güvenlik garantisi yok, ne can ne mal güvenliği.’ ya bunu nasıl dersin? Ankara’dan yola çıkıyorsun ta İstanbul’a kadar gidiyorsun 29 gün bu devletin polisi seni yollarda güvence içerisinde tutuyor ve İstanbul’a kadar seninle beraber yürüyor. Niye? Güvenlik nedir? Bunun dersini veriyor, ayıptır ya. Böyle bir ülkenin güvenlik güçlerine bu hakaret yapılır mı? Böyle bir devlete bu hakaret yapılır mı?" diye konuştu.
"Sözde adalet yürüyüşü, sende adalet diye birşey yok ki" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sende adalet varsa önce İzmir Belediyen işçilerin hakkını vermiyor, git sen bunun adaletini temin et. Şişli Belediyesi işçinin hakkını vermiyor, git adaleti temin et. Şişli şu anda çöpten geçilmiyor niye? Adalet yok, ücretlerini doğru düzgün vermiyorsun, İzmir ha keza öyle. Adalet burada işte hallet, halledemiyor niye? Yok böyle bir dertleri bunların. Kendi ülkesini böylesine karalayan bir kişi maalesef bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanlığı koltuğunda oturuyor. Peki, ben diyorum ki bu zata şu soruyu sormak lazım, siz bu ülkede yaşamıyor musunuz? Bugüne kadar kim sizin canınıza, malınıza, namusunuza, haysiyetinize tasallutta bulundu da devlet seyirci kaldı? Şunu söyle bir. Bu devlet değil mi 24 saat sizi koruyan? Hukuk devleti sınırları içinde yapılan hangi faaliyetiniz engellendi? Ne yaptınız da 'dur' dendi? Hatta terör örgütleriyle ilişkileri sebebiyle yargılanan kişileri desteklemek için Ankara’dan İstanbul’a giderken onlarla kol kola yürümedin mi? Teröristler yanındaydı."
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu zatın karın ağrısı başka. Partisinin Türkiye’nin yakın zamanda gördüğü en büyük ihanet suçlarından biri olan MİT tırları davasıyla ilgili suçu sebebiyle cezaevine giren milletvekilinin durumu kendisini rahatsız ediyor. Ne diyordu, bütün kayıtlarda var, ‘devletimizi yıkmaya yeltenenler olursa tankların önünde ben dururum, tankın üzerine ben çıkarım.’ Peki Atatürk Havalimanı’nda tanklar orada dururken, bütün millet orada dururken sen niye oradan hemen Bakırköy’e kaçıverdin? Adamların gitti hemen o tankların başındakilerle görüşmeleri yaptılar ondan sonra da sen Bakırköy’e geçtin belediye başkanının evine misafir oldun, güzel kahveler demlendi geldi, çay demlendi geldi, orada kahveler hepsi… Ne yaptın ondan sonra kendin ifade ettin, ‘oteller kapalıydı oradan izledim.’ diyorsun. Fakat biz elhamdülillah bizi bekleyen vatandaşlarımıza ulaştık ve vatandaşlarımızla beraber ertesi gün öğle vaktine kadar havalimanında durduk bütün darbe girişimini defettik 16 saatlik bir süreçti ve ondan sonra da atılması gereken adımlar atıldı yola devam ettik."
Sorunun, bir milletvekilinin hapiste bulunması sorunu olmadığına işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Sorun bu işin ucunun nerelere varabileceğini biliyor olmasıdır. Yargı terör örgütlerine destek verenlere yönelik soruşturmasını genişlettikçe bunlarda korku artıyor çünkü kabahatlerinin farkındalar ama korkunun ecele faydası yok. Şayet terör örgütleriyle karanlık ilişkiler içine girmişlerse adalet önünde bir defa bunlar bu hesabı verecekler. Değil Türkiye’ye husumetleriyle maruf yabancılarla şeytanla bile iş birliği yapsalar ülkemize ve milletimize karşı işledikleri suçların hesabını vermekten kurtulamayacaklar. Ne zamanki kendisine böyle bir soru yönelten yabancı gazetecilere ne münasebet Türkiye herkesin can ve mal güvenliğinin devletimizin güvencesi altında olduğu bir ülkedir cevabını verirse işte o zaman hak ettiği saygıyı görür. Bunun için çok çalışması gerektiği açık. Bu süreçte ilk olarak da ana muhalefetin başındaki zata Rabia'yı öğrenme ödevi veriyorum. Rabia'nın anlamının tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet olduğunu öğrenene kadar cezalı. Bunu öğrenmesi lazım. Ne diyor, bu işaret bir terör örgütünün işaretiymiş, vah zavallı. Terör örgütünün işaretleri sizde."
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet de bizim manifestomuz. Tek millet derken 80 milyon Türk'üyle Kürt'üyle Laz'ıyla Çerkez'iyle Gürcü'süyle Abaza'sıyla Arnavut'uyla Boşnak'ıyla 80 milyon biz tek milletiz. Tek bayrak, bizim bayrağımız belli, şehidimizin rengi. Hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin ta kendisi. Üç, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Güneydoğu’da, doğuda birileri gelecek operasyon yapacak, yok öyle şey. Gabar’da da Cudi'de de Tendürek'te de daha da ileri Kandil’de de bunların beynine beynine biniyoruz, bineceğiz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'ye ihanet yarışması açıldı da bizim mi haberimiz yok? Türk milletine en büyük ihaneti kim yaparsa, büyük ödül ona vadedildi de biz mi duymadık?" dedi.
Erdoğan, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odasında (TTSO) iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, "Bu topraklara kim saldıracak olursa, bizim insanımıza kim musallat olursa bedelini anında ödeyecektir, nitekim ödettik. İşte hatırlayın Diyarbakır'da 53 kişiyi, hatırlayın Gaziantep'te 50’yi aşkın vatandaşlarımızı, onlara yaptılar ama bedelini ağır ödediler. Bundan sonra bu işler daha da ağır olacak." diye konuştu.
"Ana muhalefetin başındaki zatın asıl gölgelemeye çalıştığı adeta gövdesini siper ettiği hususun FETÖ’cülerin akıbeti olduğu açıktır." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Siyasette yalan söyleme, söylediğini inkar etme işinde bu zatın oldukça mahir olduğunu kendi tecrübelerimizden biliyoruz. Mahkemelerdeki FETÖ’cüler de onun izinden gidiyorlar, elinde silahla ateş ederken görüntülenen adam neredeyse, 'bu silahı kim tutuşturmuş elime' edasıyla ifade veriyor. Akıncı’da üniformalı generallerin selam durduğu kişi arsa bakmak için orada bulunduğunu söylüyor. Yine darbecilerle birlikte yakalanan bir başkası 'sosyal bir etkinlik için oraya gitmiştim' diyor. Tüm gece Genelkurmay’daki darbecileri organize eden bir başkası gözümüzün içine baka baka 'odamdan hiç çıkmadım' diyor, hatta içlerinden darbeyi önlemek için oraya gittiğini, terörle mücadele amacıyla silah kuşandığını, terör saldırısını engellemek için tanklarıyla, uçaklarıyla, helikopterleriyle harekete geçtiklerini söyleyecek kadar zıvanadan çıkanlar oluyor. Halbuki mızrak çuvala sığmıyor. Ayan beyan her şey ortadadır."
Erdoğan, savcıların tüm tespitlerini yaptığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Hakimlerimiz önlerindeki dosyalarda bulunan belgeler sayesinde tüm gerçekleri görüyorlar. Mahkemede masal anlatanlar nasıl bir dünyada yaşıyor bilemeyiz ama milletimiz bunların hepsini de gönlünde zaten Rabbimizin ifadesiyle 'belhüm adal' sıfatına mahkum ediyor. Şimdi mahkemelerimizin, milletimizin hissiyatını hukuk içinde hayata geçirmesini bekliyoruz. Biliyorum fazla vakit yok, çok kısa zamanda bu kararlar arka arkaya inşallah gelecek.
Hadi FETÖ’cü hainler ruhlarını ve bedenlerini Pensilvanya'daki şarlatana sattıkları için Alamut Kalesi benzeri kendi elleriyle inşa ettikleri bir hayal aleminde yaşıyorlar, hadi PKK’lı bölücüler en çok parayı kim verirse onun kiralık katili haline dönüşüyor, hani savcıları vurmakla, polislere saldırmakla övünen bir terör örgütü kendi ideolojik saplantısı içinde çırpınıp duruyor peki onlarla aynı yolda ilerleyen ana muhalefetin başındaki zata ve kendisini destekleyen güruha ne oluyor? Türkiye'ye ihanet yarışması açıldı da bizim mi haberimiz yok? Türk milletine en büyük ihaneti kim yaparsa büyük ödül ona vadedildi de biz mi duymadık? Bu gönüllü mankurtluk dalgasına kapılıp gidenler kendilerini ve evlatlarının geleceklerini de tehlikeye attıklarını acaba görmüyorlar mı? Terör örgütleri ağzıyla konuşanlar, teröristlerin cansiperane savunucusu kesilenler bu işin sonunun nereye varacağını hesaplamıyorlar."
"Bizim tek milletimiz parçalandığı, tek bayrağımız indiği, tek vatanımız bölündüğü, tek devletimiz yıkıldığı zaman kimsenin kendisini bu kıyametten uzak tutamayacağı belli değil miydi?" diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öyleyse Türkiye’nin içinden geçtiği şu kritik dönemde herkes aklını başına alsın. Sıfatı, görüşleri, tercihleri ne olursa olsun her vatandaşımız ülkesinin ve milletinin geleceğini kendi günübirlik çıkarlarının üzerinde tutmak zorundadır, aksi takdirde milletimiz ve tarih, adalet önünde hesap veren hainler gibi bu gafilleri de affetmeyecektir. Türkiye geçtiğimiz 15 yılda içerideki ve dışarıdaki tüm bu olumsuzluklara rağmen büyüdü, gelişti bugünlere geldi, inşallah önümüzdeki dönemde de yine bunlara rağmen hedeflerimize doğru yürümeyi sürdüreceğiz. Kardeşlerim ne olur yeter ki bir olun, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım hep birlikte Türkiye olalım."
Öte yandan Erdoğan, Trabzon'da doğalgaza kavuşacak ilçeler bulunduğunu anımsatarak, "Bu yıl içerisinde inşallah Hayrat, Sürmene, Araklı, Arsin Organize Sanayi Bölgesi, Yomra, Akçaabat, 2018 içinde de Maçka, 2019’da Vakfıkebir, Beşikdüzü ve böylece inşallah Trabzon'da da doğalgaz sorunu çözülmüş olacak. TTSO’nun faaliyetlerinin ilimiz, bölgemiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun." dedi.
Konuşmaların ardından Erdoğan'a, TTSO Meclis Başkanı Şadan Eren ve TTSO Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu çeşitli hediyeler sundu.
Toplantıya, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Trabzon Valisi Yücel Yavuz, AK Parti Trabzon milletvekilleri, TTSO meclis üyeleri ve iş adamları katıldı.
AA