Advertisement
HABERLER ABONE OL

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, "Bugün ekonomik olarak yaşadıklarınızın geçici olduğunu hatırınızda tutun. Türkiye bu ve buna benzer sorunları daha önce de yaşadı. 2008 krizi için Sayın Cumhurbaşkanımız, 'teğet geçti' dediği zaman bazı kesimler, ciddiye almadı. Ama Türkiye, o dönemlerde verdiği hızlı kararlarla o krizde ülkeyi en az etkilenen bir hale getirdi." dedi.

Yıldırım, 21 farklı sektörün temsilcileriyle Zeytinburnu Çırpıcı Sosyal Tesislerinde bir araya geldi. Burada konuşan Yıldırım, ülkelerin, kentlerin kalkınmasında en etkili ve en faydalı kesimin iş dünyası olduğunu söyledi.

İş adamlarının yaptıkları planlara onlarca, yüzlerce ve binlerce insanı dahil ettiğini aktaran Yıldırım, "Bu şekilde, hem müessesenizin geleceğine hem çalıştığınız bölgedeki insanların geleceğine katkı sağlıyorsunuz. İş aleminin varlığı, o ait olduğu bölge için vazgeçilmezdir. Başarı şüphesiz, sizin şirketlerin bilançosunda değil, insanlarınıza, şehrinize, ülkenize ve memleketinize yaptığınız katkıda aranmalıdır. Niyet hayır, akıbet hayırdır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 'Asıl marifet yük altında ve hizmet esnasında sağlam kalabilmektir. Yoksa çay sohbetlerinde, edebiyat kürsülerinde kahramanlık satmak kolaydır' derdi. Tam da böyle bir dönemde yaşıyoruz. Yük altındayız. Sıkıntılarınızın olduğunu biliyorum. Bu bir sır değil. Ancak sıkıntılar dünyanın her yanında var şu anda. 2008'den bu yana dünya büyümüyor. Dünyadaki büyüme hızı yüzde 3'ün altında. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bundan nasibini ziyadesiyle alıyor." diye konuştu.

- "İhracatımız artıyor, cari açığımız azalıyor"

Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konumun önemine işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bu topraklarda ayakta kalmak zor iştir. İbn Haldun'un dediği gibi 'coğrafya bir kaderdir.' Bu coğrafya bizim kaderimiz. Türkiye ayakta kalırsa milyarlarca mağdur ve mazlum insan ve ülke ayakta kalır. Türkiye tökezlerse bu insanlar yok olur. Bugün ekonomik olarak yaşadıklarınızın geçici olduğunu hatırınızda tutun. Türkiye bu ve buna benzer sorunları daha önce de yaşadı. 2008 krizi için Sayın Cumhurbaşkanımız, 'teğet geçti' dediği zaman bazı kesimler, ciddiye almadı. Ama Türkiye, o dönemlerde verdiği hızlı kararlarla o krizde ülkeyi en az etkilenen bir hale getirdi. O dönemde, 'krize inat, yatırıma devam kararı' almıştık. Yurdun her köşesinde altyapı çalışmalarını bırakın yavaşlatmayı, artırdık. Daha sonra G-20 ülkeleri toplantı yaptı ve Türkiye'nin izlediği politikayı örnek seçti. Krizde yapılması gereken durmak değil, bilakis daha fazla gayret göstermektir Bunun kolay olmadığını biliyorum. Bugünlerde yaşadığımız sıkıntılar için hükümetimiz her gün yeni tedbirler alıyor, yeni kararlar açıklıyor. Amaç, bu muhatap olduğumuz operasyona karşı girişimcilerimizi, iş alemimizi, çalışanlarımızı, vatandaşımızı bir nebze olsun korumaktır. Daha çok ihracatımızı yapacağız. İhracatımız artıyor, cari açığımız azalıyor. Tabii bu arada üretimde azalma var. Ekonomide daralma var. Yani bir dengeleme sürecini yaşıyoruz. Bu, geçici bir durumdur. Bundan sonra gelecek süreçte İstanbul başta olmak üzere yeni bir yol haritasına ihtiyacımız var. Türkiye'yi katma değeri yüksek ürünlerle tanıştırmak. Akıl terinin, alın terine göre daha fazla olduğu sektörlere yönelmektir. Bunu İstanbul'da başaracağız."

Bazılarının 'İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Türkiye için ne gibi ekonomik katkılar sağlayabilir' dediğini hatırlatan Yıldırım, "Ben bunun üzerine yorum yapmayayım. Rakamlarla cevap verelim. Eğer İstanbul kendi başına bir memleket olsaydı, Avrupa'nın 13'üncü, dünyanın 41'inci büyük ülkesi olurdu. Nüfus şu an itibarıyla 15 milyon 67 bin 724. Çalışan sayısı 5 milyon 700 bin. Milli gelirin yüzde 31'i İstanbul'dan sağlanıyor. İstanbul üretiyor. Sanayi üretimimizin yüzde 30'u İstanbul'a ait. Hizmet üretiminin yüzde 35'i yine İstanbul'a ait. Toplam her 100 lira verginin 50 lirasını İstanbul veriyor. Tek başına İstanbul'un yaptığı ihracat 78 milyar dolar. Toplam ihracatımızın yüzde 45'inden fazla. 140 ülkenin ihracatından fazla ihracatı, İstanbul tek başına yapıyor. İstanbul'da hizmet sektöründe çalışanların oranı yüzde 67. Rakamlar uzayıp gidiyor. Anlatmaya çalıştığım şudur. İstanbul hapşırsa Türkiye nezle olur. Onun için İstanbul'un ekonomisi ve geleceği Türkiye'nin geleceğinden ayrı düşünülemez. Onun için İstanbul'u sağlamda tutmak lazım. İstanbul dik durursa Türkiye'yi sürükler. Türkiye'nin başkenti Ankara'dır ancak İstanbul, Türkiye'nin kalbinin attığı yerdir. Ticaretin, ekonomimin, turizmin başkenti İstanbul'dur." ifadelerini kullandı.

- "Daha fazla akıl terine ihtiyacımız var"

Yıldırım, İstanbul'un bütün renkleri barındırdığını ve Türkiye'nin bir özeti olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"İhracatta Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak da İstanbul'dur. Ancak bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek zorundayız. İhracattaki katma değer oranımızı mutlaka arttırmamız lazım. Kalkınan ülkeler, fark oluşturan ülkeler kilo başına ihracatın birim değerini artıran ülkelerdir Bunun için daha fazla akıl terine ihtiyacımız var. Daha fazla yenilikte teknolojileri kullanmaya ihtiyacımız var. Gelecek, bilişim, teknoloji, yapay zeka, robot teknolojilerinin üretiminde. Bunun için İstanbul, her yönüyle biçilmiş kaftandır. İstanbul'un 30 yaş altında 5,5 milyon nüfusu var. Bir milyon üniversite öğrencisi var. Bundan daha büyük kaynak ve servet olamaz. Bunun için İstanbul'a gelecek planlaması yaparken gençler bizim en büyük kaynağımız olacak. Milletimiz biliyor ki şartlar ne olursa olsun, hangi sıkıntı yaşanırsa yaşansın, yine bu sıkıntıların üzerinden gelecek olan AK Parti'dir. Geçmişe baktığımızda bunu görüyoruz. 16 yıllık bilanço ve tecrübemiz, ortaya koyduğumuz eserler bize bunu söylüyor. Geleceği birlikte inşa edeceğiz. Ortaya koyacağımız projelerle binlerce istihdam sağlayacağız. Belediyelerin işi insanları işe almak değil. Aynı şeyi söylüyorum. Memur sayısı bellidir. Önemli olan şudur. Belediyenin yapacağı, iş yapacaklara alan hazırlamaktır. Girişimcilere yol açmaktır. Onların işini kolay kılmaktır. Biz bunu yapacağız."

- "Bir tasarım merkezi kuracağız"

İstanbul'un müjdelenmiş bir şehir olduğunu, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğini, Mimar Sinan tarafından süslendiğini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından işgalden kurtarıldığını, Recep Tayyip Erdoğan tarafından ise 1994'ten sonra ayağa kaldırıldığını hatırlatan Yıldırım, şimdi kendisinin bu kenti yönetmeye talip olduğunu söyledi.

Yedi tepeli kente pek çok eser kazandıklarını ancak bunların 7 tanesinin dünyada bile örnek gösterilebilecek nitelikte olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Önce yaptıklarımızdan bir örnek verelim. Avrasya Tüneli, Marmaray, Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Treni, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul Havalimanı, Osman Gazi Köprüsü ve İstanbul-Bursa Otoyolu. Sadece İstanbul Havalimanı devreye girdiğinde 125 bin kişi çalışacak. Belediye istihdam sağlayacak. Yoksa bütün işsizleri toplayıp devlet olarak iş vereceğiz diye bir şey olmaz. Devlette gizli işsizliğe dönüştürmekten başka bir şey değildir. 'Yahu sen seçime giriyorsun. Nasıl böyle konuşabiliyorsun?' diyenler olabilir. Seçime giriyoruz ama ülkemizi seviyoruz. Olacakları konuşmamız lazım. Bazılarının sırtında yumurta küfesi yok. Biz, bu ülkenin yükünü sırtlayarak bugünlere geldik. Onun için de sorumsuz davranamayız. Şehir geliştikçe, istihdam alanı, ekonomi gelişecek ve refah artacak. İstanbul'daki tüm yatırım ve dev projelerimizle özel sektöre daha çok alan açacağız. İşlerini kolaylaştıracağız. Onun için İstanbul 4.0 sloganını kullanıyoruz. İstanbul'un bir tasarım merkezi olması için çalışacağız. UNESCO, İstanbul'u tasarım merkezi ilan etti. Marka tasarımını da yapan bir İstanbul hayal ediyoruz. Bir tasarım merkezi kuracağız. Kalitemizi markalarla taçlandıracağız."

- "Türkiye'nin bu yaptığını dünyada yapan yok"

İstanbul'un tüm sorunlarını bildiklerini ve bunları çözmek için projelerini tek tek halka anlatacaklarını aktaran Yıldırım, Zeytinburnu başta olmak üzere diğer ilçe belediye başkanı adaylarıyla bir araya gelerek neler yapacaklarını detaylı bir şekilde açıklayacaklarını dile getirdi.

Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

"Zeytinburnu'na 17 bin kişilik stat yapacağız. Hayırlı uğurlu olsun. Bir gençlik merkezi planlanıyor. Bunun inşaatı var. Yeşil vadi planımız var. 44 bin metrekarelik yeşil alan planlıyoruz. Bir de göçmenler konusu var. Zeytinburnu'nun yanı sıra Fatih, Eyüp, Beyoğlu, Esenyurt gibi ilçelerde de benzer sorun var. Bu konu farklı şekilde ele alınıyor. Bunun esası şudur: İnsanlık dramı sebebiyle hayatlarını, kurtarmak için insanlar buraya geldi. Bize düşen, Avrupa ülkelerinin yaptığı olamaz. 'İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın' anlayışından geliyoruz. Onlara geçici koruma statüsü verdik. Şartlar düzelince gidecekler. Nitekim gitmeye başladılar. 350 bine yakın Suriyeli döndü, gitti, oralara yerleşti. Fırat'ın doğusunu da temizlediğimizde diğer göçmenler de gidecekler. Suriyelilerin, Türkiye'ye gelmesi, hayat memat meselesi. Onlara açık kapı politikası uygulandı. Bu kardeşlerimiz burada geçici. Ülkeleri düzelince dönüp memleketlerine gidecekler. Desteğinizle belediye başkanı olursam, bu şehrin ve ilçenin huzurunu bozacak kimse olamaz. Bağımlılık gibi konulara sebebiyet verilirse kanunsuz iş yapanların kulağından tutar bu şehirden atarız. İnsanımızın huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur. İnsanlık Türkiye'de. Türkiye'nin bu yaptığını dünyada yapan yok. Biz asaletimizin gereğini yapıyoruz. Darda kalan insana yardım etmek inancımızda var. Misafirlerimizin de ev sahibinin kurallarına uyma gibi bir sorumlulukları var."

AA