Advertisement
HABERLER ABONE OL

ANKARA (A.A) - 22.09.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Şu artık Türkiye'de de görülmeli, Türkiye gerçekten çok önemli bir ülke, Türkiye çok başarılı bir ülke ve giderek Türkiye'nin önemini bütün dünya, bölge, herkes görüyor'' dedi.

New York'ta temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Gül, TRT Haber'de canlı yayında soruları yanıtladı.

''Türkiye burada büyük bir ilgiyle karşılandı, medyanın size büyük bir ilgisi var. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?'' sorusuna Gül, ''Bütün bu ilgi aslında Türkiye'ye olan ilgi. Türkiye'yi ben temsil ettiğim için benimle görüşüyorlar Cumhurbaşkanı olarak ama şu artık Türkiye'de de görülmeli; Türkiye gerçekten çok önemli bir ülke, Türkiye çok başarılı bir ülke ve giderek Türkiye'nin önemini bütün dünya, bölge, herkes görüyor. Onun için herkes bizimle görüşmek istiyor. Çok sayıda devlet başkanı, çok sayıda dışişleri bakanı Dışişleri Bakanımızdan randevu alıyor. Olağanüstü bir trafik var'' yanıtını verdi.

Kolombiya Cumhurbaşkanı ile görüşmesini neredeyse yarım bırakarak programa geldiğini, daha önce de görüşmelerde bulunduğunu anlatan Gül, herkesin görüşmek için çok uğraştığını, Türkiye'nin ilgiyle takip edildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:

''Türkiye'de biz bazen bunun farkında değiliz. Kiminle görüşürseniz 'siz bu kadar nasıl büyüyorsunuz' diyorlar. Hatta koridorda yürürken karşılaştığımız insanlar, 'eskiden Avrupa'nın hasta adamı diye bilinirdi Türkiye, şimdi Avrupa'nın en sıhhatli adamı' diyorlar. Bunu yüzümüze söylediler. Niye söylüyorlar derseniz, bakıyorlar Türkiye birinci çeyrekte yüzde 11.7 büyümüş, ikinci çeyrekte yüzde 10.3 büyümüş. Yılın ortalama büyümesi yüzde 7 civarında. Bunlar Avrupa'da, Amerika'da, Latin Amerika'da hiç düşünülemeyen şeyler.

Ayrıca tabi Türkiye'nin özellikle çevresindeki problemlerle ilgili yapıcı, çözüme yönelik gayretleri, inisiyatif alması da çok dikkat çekiyor. Türkiye'nin inisiyatif alması önemli gerçekten. Bu inisiyatifi alırken de yapıcı, olumlu bir şekilde diplomasi güdüyor. Bazen kıskanılıyor belki, basında sık sık 'acaba Türkiye'nin ekseni nereye kayıyor' diye tartışmalar da oluyor. Bütün bunlar, Türkiye'yi çok görünür yapmış vaziyette. Hiçbir dönem belki Türkiye bu kadar görünür olmamıştı.''

En çok hangi konunun gündeme geldiğinin sorulması üzerine Gül, eskiden sadece siyaset konuşulurken bugün ekonominin de konuşulduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Eskiden ben bakanken büyükelçilerimizi yeni görevlerine gönderirken, hepsine 'Bakın eski diplomasi yok ortada. Eskiden büyükelçiler bulundukları merkezlerden haberleri bize yazarlardı biz de değerlendirirdik. Şimdi sen yazmadan önce orada ne oluyor, bitiyor takip ediyoruz. Onun için sen daha çok ekonomik faaliyetleri hızlandıran, işbirliğini, ticareti hızlandıran bütün Türk şirketlerinin sahibi gibi hareket eden insan olacaksın' derdim. Çünkü sadece eğer siyaset olsa iş yoğunluğu çok azalmış olacak.

O açıdan burada da konuşurken ekonomi de konuşuluyor. Türkiye G-20'nin bir üyesi. Dünya inanılmaz bir ekonomik krizden geçti, hala tam çıkamadı. Görüştüğüm devlet başkanları hep şunu tekrar ediyor, '1929 ekonomik buhranı çok büyük bir buhrandı, ondan bu yana dünya en büyük ekonomik sıkıntıyı çekti' diyorlar. Gerçi o zaman uzun sürüyordu, bu tip sıkıntılardan çıkmak. Şimdi kısa sürüyor ama izi büyük oluyor. O yüzden herkes bunu konuşuyor.''



-''MESELELERİ İZAH EDECEKSİNİZ''-



Türkiye'nin Ortadoğu'daki bütün ilişkilerinin de gündeme çok geldiğini, ayrıca bunları anlatma fırsatı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, ''Şu bir gerçek ki bugünkü dünyada siz aktif olacaksınız ve siz anlatacaksınız. Siz meseleleri izah edeceksiniz. Yoksa yanlış algılamalar oluşuyor, yanlış anlayışlar oluyor. Kasıtlı olarak çarpıtanlar da oluyor ama herkesi kasıtlı olarak da görmemek gerekir. İnsanlar bazen yanlış anlıyorlar. Siz yeteri kadar bilgilendirmezseniz, yeteri kadar önem verip, kendi PR'ınızı yapmazsanız... O açıdan bu dönem iyi bir dönem. Zaten Genel Kurul sırasında Birleşmiş Milletler'e derler ki 'diplomasinin açık pazarı'. Büyük merasimlerle karşıladığımız devlet başkanları ile selamlaşıyorsunuz, ayak üstü görüşüyorsunuz. Böyle pratik bir ortam var'' diye konuştu.

Bir soru üzerine, Türkiye'ye özgüven geldiğini vurgulayan Gül, şunları söyledi:

''Diplomatlarımıza da özgüven geldi, siyasetçilerimize de özgüven geldi. İş adamlarımıza da gazetecilere de herkese özgüven geldi. Buna biraz geç ulaştık ama bu, bugün var.

Bir misal vereyim, eskiden Türkiye uluslararası platformlarda gözükmezdi. Kendisiyle ilgili bir konu varsa, diyelim ki Kıbrıs meselesi varsa hepimiz oraya yığılırdık. Herkes sadece onu konuşur, ondan sonra diyelim ki diğer oturum iklim değişikliği ise hepimiz çıkardık. Veya kadınlarla ilgili, nüfusla ilgili bir mesele varsa bunlarla Türkiye hiç ilgilenmezdi. Şimdi Türkiye, bütün bunlarla ilgilenen bir ülke oldu.

Aslında genel kurul yarın başlayacak ama pazartesi günü başka bir genel kurul başladı, 'Bin Yıl Kalkınma Hedefleri.' 2000 yılında dünya liderleri toplanmıştı ve 'Dünyada bir felaket var. Milyarlarca insan çok fakir. Milyarlarca insan güzel bir içme suyuna ulaşamıyor, yolu yok, hastanesi yok. Milyonlarca anne doğum yaparken ölüyor. Bu büyük bir felaket. Bununla ilgili bir şey yapmamız lazım ve en azından 2015 yılına kadar bazı iyileştirmeler olmalı'. Bununla ilgili bu sene tekrar bir genel kurul oldu ve 10 senede ne mesafe alındığını görüşüldü. Bu toplantılarda biz Türkiye olarak başkanlık yapmaya başladık.''



-''İNSANİ AMAÇLI YARDIMLAR 1.5 MİLYAR DOLARA ULAŞIYOR''-



Kendisinin başkanlık yaptığı toplantıda diğer ülkelerin cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının sözler alarak konuşma yaptıklarını anlatan Gül, şöyle konuştu:

''Bu aslında bin yılın hedefleri ile ilgili ama burada birçok toplantı aynı anda yapılıyor. Ertesi gün yapılan toplantıda dünyanın en az gelişmiş ülkeleri zirvesi yapıldı. 49 tane ülke dünyanın en fakir ülkeleri. Buna da ben başkanlık yaptım. Ama buna en fakir ülkeler şurada oturdu, en zengin ülkeler de şurada oturdu. Karşılıklı oturdu, Avrupa ülkelerinin başbakanları, diğer ülkelerin cumhurbaşkanları. Hepsi sözler aldılar.

Bunu ülkem adına gururla ifade etmek isterim ki her söz alan bu 49 ülke, Türkiye'ye teşekkür ederek başladı. Çünkü Türkiye, 3 sene önce ben Dışişleri Bakanıydım o zaman, bunların dışişleri bakanları toplantısını yaptı. Gelecek sene de bunlarla ilgili bir zirve toplantısı yapıyoruz ama bunları hep BM ile beraber yapıyoruz. Ortak yaptığımız toplantılar. Bunlar, insanlığa katkı. Orada herkes Türkiye'yi takdir ederken Belçika Başbakanı da orada, Avusturya Başbakanı da orada, İngiliz Dışişleri Bakanı da... Hepsi de dinliyor, hepsi de hayretler içinde kaldı. Niye derseniz, bu da Türkiye açısından çok gurur verici bir şey, Türkiye hep yardım alan ülke olarak bilinirdi. Türkiye artık yardım yapan bir ülke. Türkiye'nin yıllık insani amaçlı yardımları 1.5 milyar dolara ulaşıyor. Bizim sivil toplum örgütlerimiz ve devlet beraber topladığımızda... Bunlar bizim hesaplarımız değil, bunlar BM'nin kriterine göre yapılan hesaplar. Bu, müthiş bir şey. Yani siz bir şey beklemeden insanlık adına Afrika'daki susuzluğa, Afrika'daki kıtlığa, Afganistan'da, bütün buralarda hiç din, dil, ırk ayırımı yapmadan bunu yapıyorsunuz. Bu tabi çok dikkati çekiyor. Bir ülkeyi büyük yapan unsurlardan biri de bu. Bir ülkeye karşı takdir, bir ülkeye karşı bir sempati oluşuyorsa bunun birçok sebebi vardır ama biri de budur. Onun için Türkiye böyle bir dönemi geçiriyor.''