Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Reklamverenler Derneği ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu'nun girişimi ve Marketing Türkiye'nin organizatörlüğünde gerçekleşen Birinci Reklam Sempozyumu'nda sektöre yönelik görüşlerini de paylaşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün, ''Bu sempozum ile kamuoyu ve özel sektör ilk kez bir araya geldi. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Biz ceza vermek istemiyoruz, firmaların daha dikkatli olması gerekiyor. Güven çok önemli. Bir anda çok kazanılır, bir anda kaybedilir'' dedi.

Bakan Ergün, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Rekabet Kurulu ve Reklamverenler Derneği işbirliğiyle düzenlenen 1. Reklam Sempozyumunun açılışında, Türkiye'de reklamların en ağırlıklı noktasının televizyon reklamları olduğunu söyledi.

Dünyada reklam pastasından televizyonların aldığı payın yüzde 36-39'larda iken Türkiye'de bu oranın yüzde 55'lere çıktığını belirten Ergün, bunun daha çok televizyon izleyen bir toplum olma özelliğinden kaynaklandığını söyledi.

Ergün, buna karşın internet reklamlarının dünyadaki ortalamasının yüzde 13-14 seviyesinde iken Türkiye'de yüzde 1-2'ler seviyesinde olduğunu belirterek, ''Aslında internet kullanımında çok mesafe aldık. Ama henüz internet kullananlar çok genç ve henüz tüketici değiller ve reklamcılar bunun farkında. Onun için internete fazla reklam vermiyorlar. Ama internet de reklamdan pay alacak. Radyo dinleyiciliği açısından da Türkiye fena bir yerde değil. Ama radyo reklamları da dünya ortalamasının altında. Reklamcılar açısından radyo alanını kontrol etmekte fayda var'' dedi.

Toplumsal yapıyla uyum sağlamayan reklamın etkisinin olmayacağını, çocukların ön planda olduğu, duyguları harekete geçiren reklamlar bulunduğunu, ancak hangi duyguların ne kadar harekete geçirilmesi, ne kadarının doğru ne kadarının yanlış olduğunun reklamcılık açısından iyi irdelenmesi gerektiğini belirten Bakan Ergün, reklamlarda bazen çocukların, bazen kadınların, bazen manevi konuların, bazen cinselliğin ön plana çıkarıldığını, hatta hiç ilgisi olmayan ürünlerde bile bunların yapıldığını belirterek, bunların da toplumsal yapıyla uygun bir şekilde yapılmasının reklamın etkisi ve kabul edilebilirliği açısından önemli olduğunu vurguladı.

Ergün, Bakanlık olarak Türkiye'de yaşayan herkesi doğrudan ilgilendiren bu konuya özel önem verdiklerini ifade etti.

EKONOMİK BÜYÜME RAKAMLARI

Türkiye ekonomisinin son yıllarda birçok yapısal problemi çözüme kavuşturduğunu, bir güven ve istikrar ekonomisi haline geldiğini, son 8 yıldır sürekli ileri yönde hareket eden bir ekonomiye sahip olduklarını ifade eden Ergün, şöyle devam etti:

''Küresel krizden önce 27 çeyrek üst üste büyüyerek daha önce ulaşamadığımız bir başarıya ulaştık. Küresel krize en son giren ve krizden en erken çıkan ve kriz sonrasında ise en parlak performansa imza atan ülkelerden birisi olduk. 2007 yılında 3.500 dolar olan kişi başı milli gelir bugün 10 bin dolar seviyesine ulaştı. Bu büyüme devam edecek ve Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi haline gelecek. Kişi başına düşen milli gelir 20 bin doları aşacaktır. Bu ekonomik büyüme genç nüfus ile birleşince dünyanın en dinamik iç pazarlarından biri ortaya çıkıyor.''

Ergün, 2002 yılında yıllık 91 bin otomobil satılan Türkiye'de 2009;da, krize karşın 370 bin otomobil satışı gerçekleştiğini, 2010 yılında toplam otomotiv satışlarının iç piyasada 500 bini aşacağını belirterek, ''600 bin rakamı otomotiv sektöründe hedef olarak ortaya konulmuştur. 600 bin rakamı da aşılacaktır'' dedi.

2002 yılına göre yıllık buzdolabı ve çamaşır makinesi satışlarının da yaklaşık 2 katına çıktığını, aynı dönemde cep telefonu abonesinin 23 milyondan 63 milyona, internet kullanıcısı sayısının 4 milyondan, 30 milyona ulaştığını belirten Ergün, reklamcıların 30 milyonluk internet kullanıcısını ihmal ettiğini yineledi.

Kullanımda olan kredi kartı miktarının ise 16 milyondan 45 milyona çıktığını ve 2002'de sadece 2,3 milyar dolar olan tüketici kredilerinin, bu eylül ayı itibariyle 113 milyar liraya yükseldiğine işaret eden Ergün, bu canlı iç pazarın reklam sektöründe de önemli bir gelişme yaşamasını sağladığına dikkat çekti.

Ergün, kişi başına düşen televizyon reklam harcaması miktarına baktıklarında da Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesinden geride olduğunu anlattı.

Televizyon reklamlarındaki harcamaların, reklam verme oranı yüksek olmasına karşın dünya ortalamasının gerisinde olduğunu, İspanyada kişi başına düşen televizyon reklam harcamasının 101, Yunanistan;da 81, Bulgaristan;da 32 dolar iken Türkiye'de 14 dolar seviyesinde olduğunu belirten Bakan Ergün, sektörün son yıllarda hızla büyüdüğünü ve büyüme potansiyeli taşıdığını, bu nedenle de sektörün denetiminin de önemli olduğunu belirterek, Hükümet olarak piyasa ekonomisinin dinamiklerini en iyi şekilde çalıştırmak için büyük çaba harcadıklarını söyledi.

Ekonomik, sosyal, teknolojik gelişmeler ve piyasa ekonominin değişen koşullarının tüketici haklarının korunmasına yönelik düzenleme ve uygulamaları zorunlu kıldığını ifade eden Ergün, üretici ile tüketici arasında kurulan ekonomik ilişkinin zayıf tarafı olan tüketiciler lehine hukuki düzenlemeleri hayata geçirdiklerini, geçirmeye de devam ettiklerini ifade etti.

Ergün, piyasaya kaliteli mal ve hizmet sunumunu sağlayacak tedbirleri başarılı bir şekilde gündeme aldıklarını ve Bakanlık bünyesinde oluşturulan Reklam Kurulu'nun tüketicilerin sağlık, güvenlik ve ekonomik çıkarlarının ticari ilan ve reklamlar vasıtasıyla zedelenmesini engellemeyecek tedbirleri almakla sorumlu olduğunu hatırlattı.

Ergün, müşterisi olan her şeyin satılamayacağını, her şeye müşteri yaratılmaya da çalışılmaması gerektiğini vurgulayarak, ''İlkelerimiz olmalı, hukuki kurallara,tüketici haklarına, toplumsal ve ahlaki değerlere uygun bir yaklaşım içinde hareket edilmesi reklamcılığı da daha etkili kılacaktır'' dedi.

REKLAM KURULU'NA YAPILAN BAŞVURULAR

Reklam Kurulu'na yapılan başvurular hakkında da bilgi veren Nihat Ergün, şunları kaydetti:

''2009 yılından bugüne kadar 2 yıl içinde Reklam Kurulu'na 4.045 başvuru yapıldı. Bu başvuruların yüzde 60'ının tüketiciler tarafından yapılması, tüketici bilincinin de arttığını ve reklamların ciddi biçimde irdelendiğini bize göstermektedir. 2009 yılından bu yana karara bağlanan 1.479 dosyadan 1.365'inin mevzuata aykırı bulunması da dikkat çekicidir. Ya mevzuatta bir sorun var ya reklamlarda sorun var. Ben şahsen mevzuatın da sorunlu tarafları olduğunu görüyorum. Örtülü reklamlar konusunda mevzuatımız sorunlu. Bir film çekimi yapılacak örtülü reklamdan dolayı film, film olmaktan çıkıyor. Çekilen filmde kamera tabela çekse, film örtülü reklam cezası alıyor. Hepsini mozaiklese film film olmaktan çıkıyor. Şu anda RTÜK yasası parlamentoda görüşülüyor. RTÜK yasasında ürün yerleştirme, örtülü reklamlar konusunu yeniden düzenlememize imkan verecek bir madde var. İnşallah ondan sonra biz de Bakanlık olarak genel müdürlüğümüz bünyesinde örtülü reklam konusunu daha esnek bir yapıya kavuşturan çalışmayı bitirmiş olacağız.''

Ergün, gazete ve dergilerin, eğitim gereçleri dışında verdikleri promosyon için ağır cezalar aldıklarını, günlük gazeteler için bu düzenleme haklı olsa da dergilerin kendi alanlarıyla ilgili promosyon verebilmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.

Açılış konuşmasını Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura'nın yaptığı sempozyumda, Bakan Ergün'ün yanı sıra, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay'da hazır bulundu.

Toplantıda ayrıca, Euro RSCG Türkiye üst Yöneticisi (CEO) Levent Erden, ''Reklamın Felsefesi ve Trendler'', Nielsen Medya Grubu Genel Müdürü İsmail Hayri Cem ise ''Reklamın Evreni'' konulu sunumlarını katılımcılarla paylaştı.