Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Reel faiz düşecek, düşmeli. Benim Merkez Bankasına müdahale etme yetkim yok. Ama arazide Merkez Bankası yok, ben varım. Halkın karşısında ben varım. Birisi faizden mutazarrır olduğu zaman gidip Merkez Bankası'nın yetkililerini bulmuyor beni buluyor. Hakaret ise bana hakaret ediyor, onlara hakaret etmiyor. Ben de düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum'' dedi.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nce Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 4. İstanbul Moda Hazır Giyim konferansı'nın açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, ''paradan 6 sıfırı atacağız'' dediklerinde '''enflasyon patlar'' denildiğini, ancak patlamadığını, tam aksine gerilediğini ve bugün yüzde 4,3 seviyesinde olduğunu söyledi.

Enflasyonun Türkiye'de 3 haneli rakamları gördüğünü, ama bugünkü noktalara geldiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ama hala bir şeyleri kabullenemiyorlar. Hala enflasyon ile faizi ters orantılı olarak görme gayreti içinde olanlar var. Sebep netice ilişkisini görmek istemeyenler var. 'Faizi yükseltirseniz enflasyon düşer' Hayır, tam aksine faiz ile enflasyon doğru orantılıdır. Ben de bunu iddia ediyorum. Yaşadıklarımla iddia ediyorum. Eğer reel faizi daha düşük seviyelere indireceksek, bizim faizle enflasyonu at başı götürmemiz lazım. Bunu başarırsak o zaman göreceksiniz ki reel faiz çok daha düşük seviyeye inecek. Eğer bugün reel faiz Amerika ve Japonya'da 0,25, İsrail'de 2,3 ise bende niye 7, 8, 9 olsun? Biz de düşüreceğiz. Düşecek, düşmeli.

Benim Merkez Bankasına müdahale etme yetkim yok. Ama arazide Merkez Bankası yok, ben varım. Halkın karşısında ben varım. Birisi faizden mutazarrır (zarar görmüş) olduğu zaman gidip Merkez Bankası'nın yetkililerini bulmuyor, beni buluyor. Hakaret ise bana hakaret ediyor, onlara hakaret etmiyor. Ben de düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum. 'İş dünyasının içinde sizsiniz, bankaya kredi için giden sizsiniz. Yeri geldiği zaman kredi vermeme noktasında da ne çileler çekildiği küresel finans krizi döneminde gördük.''

Başbakan Erdoğan, bu dönemde kendilerinin takındığı tavrın da görüldüğünü ve ''gün olacak, o zaman da kapınızda siz bulamadığınız zaman girişimciyi, kapı kapı tekrar dolaşmaya başlayacaksınız'' dediklerini hatırlatarak, şöyle konuştu:

''İşte bu bakımdan bizler bu ülkede parayı satarak zengin olan finans sektörüne uyarımızı yapmamız lazım. Biz emeği, ürünü satarak zengin olanlarla veya imkan sahibi olanlarla finans sektörünün dayanışmasını çok önemsiyoruz. Bunu adilane yapmak durumundayız. Adilane yapılırsa bu ülke hep birlikte kalkınır. İstikrarı bozmadan ekonominin dengelerini sarsmadan istikrarla Türkiye'yi büyütmeye devam etmek durumundayız. Bu olur mu, olur. İşte geldik devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şu anda yüzde 7. Bakın nereden nereye geldik.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim her bir gencimizin, çocuğumuzun, her bir girişimcimizin hedefi, artık semt pazarı olmayacak, ilçe toptancı hali olmayacak, ildeki devlet yatırımı olmayacak. Büyük düşünecek, Amerika pazarını, Asya pazarını, Avrupa pazarını, Afrika pazarını, dünya pazarlarını hedefleyecek, ufku artık oralardan çözerek oralara gireceğiz. Bunu da başaracağız'' dedi.

Erdoğan, Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği tarafından düzenlenen ''İstanbul Moda Hazır Giyim Konferansı''nın açılışında yaptığı konuşmada, Kanal İstanbul projesini açıklarken de ifade ettiği gibi her şeyin hayal kurmakla başladığını söyledi.

Bir hayalin peşine azimle düşüldüğünde o hayali hedefe, hedefin plana, planın da projeye dönüşeceğini belirten Erdoğan, ''Kanal İstanbul projesi, enerjiden ulaştırmaya, şehirleşmeden kültüre kadar birçok boyut taşırken İstanbul'un da marka özelliğini güçlendirecek bir projedir'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, bir Venedik, bir Stockholm, Nil nehri üzerinde bir Kahire, Tuna nehri üzerinde bir Budapeşte'nin suyu markaya çevirebilmiş şehirler olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Boğaz gibi, Haliç gibi muhteşem bir zenginliğinin olduğuna işaret eden Erdoğan, 1995-96 yıllarında Haliç'i doldurarak karaya dönüştürmek isteyenlerin olduğunu anlattı.

''Haliç gibi bir zenginlik karaya dönüştürülür mü? Bunu konuşanlar vardı'' diyen Erdoğan, ancak kendilerinin Haliç'ten yaklaşık 2,5 milyar metreküp çamur çıkardıklarını, bu çamuru, 9,5 kilometre mesafeye pompa sistemiyle naklettiklerini ve orada 650 bin metrekarelik yeni bir yeşil alan kazandıklarını belirtti.

Erdoğan, Haliç'i karaya dönüştürmek isteyenler arasında, ''aydınız'' diyen birçok profesör bulunduğunu ifade ederek, bu kişilerin o zaman kendilerine ''burayı boşaltmaya kalkarsanız adeta iki yaka burada bir araya gelir, adeta burada bir deprem meydana gelir'' dediklerini söyledi. Bu konuda araştırma ve çalışmalarına devam ettiklerini belirten Erdoğan, karşıt düşüncelere sahip profesörlerin de ortaya çıktığını, yurtdışı müzakerelerde bulunduklarını ve sonuçta da Haliç'in ortaya çıktığını anlattı.

Şimdi ''Kanal İstanbul'' projesinde de durumun aynı olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Hem bu zenginliği daha güçlü ortaya çıkaracak, Yahya Kemal'in, Ahmet Haşim'in, Necip Fazıl'ın şiirlerindeki İstanbul'a geri dönecek hem de yeni bir kanalla İstanbul'un marka özelliğini öne çıkaracağız. Tekstil sektöründe de mevcudun çok çok üzerinde markalar oluşturmayı hak ediyoruz ve sizlerle birlikte ortak gayretle bunu başaracağız'' diye konuştu.

''Şurası son derece ibretliktir, bunun üzerinde durmamız lazım'' diyen Erdoğan, Karabük'e devletin kurduğu büyük demir çelik fabrikasının zamanla hantallaştığını, kendisini yenilemediğini, adeta istihdamda yığılmaya, şişmeye ve bir sosyal sığınma mekanizmasına dönüştüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Yıllarca Karabük'te doğan Karabüklü her gencin hayali ne olmuş biliyor musunuz? Kardemir'de işe girmek. Hedef bu olmuş. Çünkü, affınıza sığınıyorum, 'Devletin malı deniz, yemeyen domuz' mantığıyla böyle görülmüş. 'Ben buraya kapağı attım mı mesele bitti'... Yaklaşım tarzı bu. İskenderun'da, Seydişehir'de aynı şekilde, Aliağa, TÜPRAŞ, SEKA aynı şekilde. Gençliğin ufku, adeta oradaki fabrikalarda, orada iş bulmaktan ibaret kalmış, girişimci ruh, müteşebbis ruh adeta katledilmiş. Bugün bunu aşmak zorundayız, aşıyoruz. Bizim her bir gencimizin, çocuğumuzun, her bir girişimcimizin hedefi, artık semt pazarı olmayacak, ilçe toptancı hali olmayacak, ildeki devlet yatırımı olmayacak. Büyük düşünecek, Amerika pazarını, Asya pazarını, Avrupa pazarını, Afrika pazarını, dünya pazarlarını hedefleyecek, ufku artık oralardan çözerek oralara gireceğiz. Bunu da başaracağız.''

Başbakan Erdoğan, hazır giyim sektörünün insansız olmadığını, olmayacağını bildiklerini belirterek, teknoloji ne kadar gelişirse gelsin, ne kadar değişirse değişsin hazır giyim sektörünün emek yoğun istihdamla var olduğunu söyledi.

Kalifiye eleman noktasında son dönemde meslek liselerine verdikleri önemin bilindiğine işaret eden Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'de meslek liselerinin oranının yüzde 25, düz liselerin oranının ise yüzde 75 olduğunu anımsattı.



-''HER ÇOCUĞUMUZUN BİLEĞİNE BİZ ALTIN BİLEZİĞİ TAKMAK DURUMUNDAYIZ''-



Şimdi devranın tersine döndüğünü dile getiren Erdoğan, şimdi hedeflerinin meslek liselerinin oranını yüzde 65-70'e çıkarmak, düz liseleri ise yüzde 25-30'a indirmek olduğunu belirtti.

''Her çocuğumuzun bileğine biz altın bileziği takmak durumundayız'' diyen Erdoğan, sanayinin hangi alanda olursa olsun aldığı genci bir de yetiştirmekle zaman kaybetmeyeceğini, onu yetişmiş olarak karşısında bulacağını aktardı.

Açtıkları yeni üniversitelerde farklı bir dönemi başlattıklarına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin son yıllarda moda ve tasarım üzerine yoğunlaşan meslek liselerine de kavuştuğunu söyledi.

Muş'ta TEKEL binalarından devrettikleri bir yerin, bir müteşebbis tarafından bir Fransız firmasına üretim yapan atölye haline dönüştürüldüğünü ifade eden Erdoğan, Muş'a gittiğinde orayı ziyaret ettiğini ve gurur duyduğunu belirtti.



-''ÖNEMLİ OLAN HEDEFİ GÖSTERMEKTİR''-



Erdoğan, eskiden Türkiye'de ihracat yapmayan tek il olan Muş'un da artık ihracat yapar hale geldiğini bildirerek, şöyle dedi:

''Türkiye'de vizyon gösterirseniz, ufuk gösterirseniz Türkiye gerçekten emin adımlarla o vizyonun arkasından yürüyor, o ufka doğru gidiyor. Arif Nihat Asya'nın güzel bir dizesi var. 'Delikanlım işaret aldığın gün atandan/ Yürüyeceksin.. Millet yürüyecek arkandan.' Bunu başarmamız lazım. Bunun için STK'larımız adeta birer işaret fişeği haline gelmelidir. İşaret fişeği atmalıdır ki bütün sektör onun arkasından yürüsün. Önemli olan işarettir, önemli olan hedefi göstermektir. Bunu yaptığınızda millet de, gençler de evelallah yürüyecektir.''