Sevk zinciri, Sosyal Güvenliğin sağlık harcamalarını çok düşürüp, SGK'yı rahatlatacak ama bu kere özelleştirilme benzeri 49 yıllığına kiralanacak kamu hastanelerinin kârlılığını çok düşüreceğinden, kamu hastaneleri özelleştirilinceye kadar sevk zinciri gelmez...

İki gündür "Sevk Zinciri" yazı dizimizi okuyorsunuz, evet sevk zinciri Sosyal Güvenlik Reformu'nun temeli ve sevk zinciri gelmezse Sosyal Güvenlik Sistemi'nin açıklarının azalması veya kapanması ihtimali yok. Bu sebeple Sosyal Güvenlik Kurumu ve Çalışma Bakanlığı sevk zinciri için çaba sarf ediyorlar ama ortada bir açmaz var. Sevk zinciri gelirse hastanelere giden hasta sayısı yüzde 70 oranında azalacak. Bu da hastanelerin kârlılığını yok edecek. Öte yandan, "Kamu Hastane Birlikleri Kanunu" TBMM'den geçerse de ardından kârlı hale getirilen kamu hastaneleri bir şekilde özelleştirilecek. Gerçi, Sağlık Bakanlığı kamu hastaneleri özelleştirilmeyecek diyor ama 49 yıllığına kiralanmayacak demiyor.

ESKİ SGK BAŞKANI
Bundan önceki SGK Başkanı, Emin Zararsız düzenlemiş olduğu basın toplantısında; "Gerçekten sağlığa erişim kolaylaşınca gidiş sıklığı artacaktır, bu normaldir. 30 milyondan fazla kişiyi 150 hastaneye mahkûm ettiğiniz dönemde insanlar gitmiyordu. Artış bekleniyordu ve arttı. Türkiye'de 2002'de ortalama hekime müracaat sayısı 2.2 iken, 2009'da 6.7 defaya yükseldi. Bir yandan nüfusumuz da artıyor. Artık Türkiye'de sağlık hizmetlerine erişim konusunda herhangi bir sıkıntı kalmadı. Bir eksikliğimiz kaldı o da aile hekimliği. Bu sistemin 81 ilde uygulanması 2010 sonuna kadar tamamlanacak. Bu da tamamlanınca, erişim konusunda bir gerekçe ortada kalmayacak. Koruyucu hekimliğe yönelik çalışmalar da yapıldı ve önem verilmeye başlandı. Hemen akla sevk zinciri uygulaması geliyor. Katkı ve katılım payları, bir ara uygulanan sevk zinciri bir diğer eksiğimizdir. Sevk zincirinin mutlaka uygulamaya konulması gerekiyor, ama bunun için aile hekimliğinin başlaması gerekir ki gelecek yıldan itibaren sevk zinciri tartışmaya başlanır. "

SEVK ZİNCİRİ GELİR Mİ?
Aile Hekimliği'ni getirenler sevk zinciri geleceğini ve Aile Hekimi'ne uğramadan hastaneye gidenlerin sağlık giderlerini ceplerinden karşılayacağını belirttiler ama sevk zincirini bir türlü hayata geçirmediler.
Sevk zinciri gelirse, Aile Hekimi kendisine gelen hastaların en fazla yüzde 10 veya 15'ini hastaneye sevk edebilir. Fazlasını sevk ederse parasını keserler üstüne ceza da verirler.
Bu durumda hastaneye gidenlerin sayısı şimdiki sayının yüzde 10-15'i olacak demektir. Bu durumda özel hastaneler veya özelleştirilecek kamu hastaneleri kâr edebilir mi? Kâr edemezse özelleştirme benzeri bir uygulama getirilebilir mi?
Zira, kamu kurumlarını özelleştire özelleştire elimizde sadece kamu hastaneleri ile kamu okulları kaldı.

***

ÇOK HASTA SEVK EDEN HEKİME KESİNTİ

Sözleşmeyle çalıştırılan Aile Hekimi, Bakanlıkça Aile Hekimliği Uygulamaları için görevlendirilen uzman tabip ve tabipler ve serbest olarak çalışanlardan Bakanlıkça görevlendirilen uzman tabip ve tabipler için kayıtlı kişiler için ödenecek ücret kaleminde (1) hesaplanan brüt ücretin;
■ Bir önceki ay sevk oranı %15'den az ise % 0
■ % 15 (dahil)-% 20 (hariç) ise % 1
■ % 20 (dahil) - % 25 (hariç) ise % 2
■ %25 ve daha fazla ise % 5 oranında kesinti uygulanır. İşte bu kesintiler sebebiyle, hasta sevk etmekten korkan Aile Hekimleri yüzünden Türkiye'de "Sağlıkta Sevk Zinciri" uygulamasında pilot bölge seçilen Gümüşhane, Bayburt, İsparta ve Denizli illerinde, vatandaşların hastanelere sevki zorlaştı. Hem vatandaşlar hem de hastaneler seslerini çıkarmaya başladılar ve sevk zinciri 15 gün dayanabildi.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, 2011 yılı için belirlenen SGK sağlık harcamalarının daha yıl sonu gelmeden 4.1 milyar lira açık verdiğini yıl sonuna doğru da bu rakamın artmasının muhtemel olduğunu ifade etmiştir. Öngörülerin üzerinde gerçekleşen sağlık harcamalarının 3 milyar lirasının tedavi giderleri, 1.1 milyar lirasının ilaç savurganlığından kaynaklandığını da eklemişti. Bakan Çelik'in verdiği bilgilere göre, tedavi giderlerindeki aşırı harcamalar sevk zincirinin etkin şekilde uygulanamamasından kaynaklanıyor.
Çelik daha önce basın mensuplarına verdiği yemekli toplantıda, "Vatandaş kendi hastalığı hakkında kendisi teşhis koyup aile hekimine değil de devlet ya da üniversite hastanesindeki bir profesöre gitmesi gerektiğine karar veriyor. Yani hasta kendi kendini sevk ediyor" demişti.

Advertisement