Tam beş yıl önce, küresel krizin ilk sinyali 2007 yılının yaz aylarında Amerika'daki konut kredilerinde batıkların artmasıyla geldi. Amerikan Merkez Bankası (FED) kısa vadeli faizleri düşürüp konut kredilerine dayandırılmış menkul kıymetleri satın almaya başladı. Bankalara daha fazla likidite vermeye başladı. Küresel finansal sistem küçülme sürecine girdi. Küresel krizin başlangıcı olarak kabul edilen tarih 2008 yılının yaz aylarıydı. Sorun Amerika ile sınırlı olmaktan çıktı. Avrupa bankaları da zorlanmaya başladılar. Konut kredilerindeki sorunlar ağırlaştı. Amerika'da hangi finansal kurum batabilir tartışmaları başladı. Aynı yılın sonbaharında Lehman Brothers battı. Küresel krizin en derin noktasının başlangıcına ulaşılmış oldu.
BEŞ YILLIK PERFORMANS
Küresel krizin en derin noktasında Yunanistan'da "borç krizi" patladı. Amerika göreli olarak hızlı hareket etti. FED bilançosunu daha önce görülmemiş bir hızda büyüttü. Amerikan Kongresi küçülen finansal piyasada borçlanamayan büyük şirketlere koltuk çıktı. Bankalara ve diğer finansal kurumlara parasal destek verildi. Finans sisteminin topyekûn çökmesi önlenmiş oldu. 2008 yılın sonlarında ve 2009 yılının başlarında yapılanlar Amerikan ekonomisine göreli bir istikrar getirdi.
Avrupa ise "Öyle mi yapalım, yoksa böyle mi yapalım" tartışmaları içinde ne yaptıysa hem geç oldu hem de yetersiz. Borç krizi Avrupa'da Yunanistan'ın liderliğinde derinleşti ve yaygınlaştı.
Dünyayı kim kurtaracak tartışmaları başladı. Hızla büyüyen gelişmekte olan ülkeler tüm dünyayı kurtarabilir miydi? Önceleri bu sorunun yanıtına "Evet" diyenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Gelişmekte olan ülkeler dünyanın geri kalanından olumlu yönde ayrışabilirdi. Gelişmekte olan ülkelerin yarattığı taleple gelişmişler de kurtulabilirdi.
2009 yılı sonundan 2011 yılı ortalarına kadar böyle bir eğilim varmış gibi göründü. Gelişmekte olan ülkeler büyümeye devam ettiler. Amerikan ekonomisi yıllık yüzde 2-3 gibi bir büyüme eğilimine girdi. Avrupa ise yüzde 1 civarında büyüdü. Japonya bile doğal felaketin yaralarını sarıyormuş gibi bir görüntü verdi. Çin dünya ekonomisinin kurtarıcısı gibi görülmeye başlandı. Son bir yıldır iyimser olmak zorlaştı. Amerika kör topal büyüyor, ama istihdam yaratmakta zorlanıyor. Ekonomik büyüme cılız. Finansal sistemin sorunları bitmiş değil. Konut piyasası canlanamıyor. Avrupa'da "borç krizi" hafiflemedi, aksine ağırlaştı. Kriz bölgesel olarak dondurulamadı, yaygınlaştı. Avrupa ekonomileri, Almanya hariç, küçülme sürecine girdiler. Küçülme önümüzdeki dönemde daha da derinleşebilir.
GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLER
Gelişmiş ülkelerdeki sorunlar devam ederken en moral bozucu gelişme, gelişmekte olan ülkelerin de yavaşlamaya başlaması oldu. Dünya ekonomisinin kurtarıcısı diye düşünülen ülkeler yavaşlarken, büyümeyi hızlandırmaya yönelik politikalara da arzulanan tepkiyi vermiyor.
Çin'de enerji tüketimindeki büyümenin nisan ayında yüzde 0.7'ye kadar düştüğü rapor ediliyor. Konunun uzmanları Çin ekonomisindeki büyümenin yüzde 1-2'lere kadar düşebileceğini iddia ediyor. Bu çeşit haberlerle düşen emtia fiyatları doğal kaynaklardaki yükselen fiyatlarla ekonomik büyümelerini finanse eden gelişmekte olan ülkeleri daha da zorluyor. Kısacası, gelişmekte olan ülkeler, bırakın gelişmişlere koltuk çıkmayı, kendilerini kurtaracak formüller peşindeler. Küresel krizin ilk sinyallerinin alınmasından bu yana tam beş yıl geçti. Geriye dönüp bakıldığında, küresel finansal sistemin çöküşünün engellenmesinin dışında, çok fazla bir yol alınamadı. Kriz, ilk başlangıca göre, kıyafet değiştirdi. Sorunlar ağırlaştı ve yaygınlaştı. Beş yıldır içinden çıkılamayan krizden önümüzdeki beş yıl içinde çıkılabileceğine yönelik iyimser olmak zorlaştı.