Cari işlemler dengesi, ekonomideki toplam tasarruflar ile toplam yatırımlar arasındaki farka eşittir. Tasarruflar yatırımlardan fazla olduğunda, cari işlemler dengesi fazla verir. Cari işlemler fazlası ekonomideki tasarruf fazlasının yurtdışına ihraç edilmesidir. Tasarruflar yatırımları karşılamaya yetmediğinde, cari işlemler dengesi açık verir. Açık, tasarruf eksiğinin yurtdışından ithal edilen tasarrufla karşılanmasıdır.
Türkiye ekonomisinde kronik bir cari işlemler dengesi sorunu var. Tasarruflar yatırımları karşılamaya yetmediğinden her yıl cari işlemler açığı veriyoruz. Son yıllarda cari işlemler açığının milli gelirin neredeyse yüzde 10'una gelmesinin nedeni yatırımları artırırken, zaten yetersiz olan tasarrufların milli gelire göre daha da düşmesinden kaynaklandı.
BÜYÜMEDEN FERAGAT ARTIYOR
Tasarruf oranını (toplam tasarrufların milli gelire oranı) artıramadığımız sürece cari işlemler açığını makul düzeylerde tutabilmek ancak yatırımların milli gelir içindeki payını düşürmekle mümkün olabiliyor. Ekonomideki toplam yatırımları kısmaya dayanan bir cari işlemler dengesi politikasının maliyeti doğal olarak ekonomik büyümeden fedakârlık yapmayı gerektiriyor.
Bu yıl cari işlemler açığının geçen yıla göre azalmasının nedeni tasarruf oranını artırdığımızdan değil, yatırımları kısmamızdan kaynaklandı. Kalkınma Bakanlığı'nın (eski DPT) yaptığı tahminlere göre, geçen yıl yüzde 14.4 olan tasarruf oranının bu yıl yüzde 14.3'e gerilemesi söz konusu. Buna karşılık, geçen yıl yüzde 24.1 olan yatırım/milli gelir oranının bu yıl yüzde 21.4'e gerileyeceği tahmin ediliyor. Yazının başında söz ettiğimiz eşitlikten yola çıkarak, cari işlemler açığının milli gelire oranı geçen yıl yüzde 9.7 olmuşken, bu yıl yüzde 7.1 'e gerileyeceği tahmin ediliyor.
Yeni milli gelir serisinin başladığı 1998 yılından bu yana bakıldığında, Türkiye ekonomisinde ortalama yatırım/milli gelir oranının yüzde 20 civarında olduğunu görüyoruz. Kriz yıllarında bu oran yüzde 15'e kadar (2011 yılı) gerilediği gibi, ekonominin patlama yaptığı yıllarda (geçen yıl) yüzde 25'e yaklaşabiliyor.
Son on beş yılda tasarruf oranı ortalama yüzde 17 civarında gerçekleşti. Yatırım/milli gelir oranı yüzde 20 etrafında aşağı ya da yukarı salınırken, tasarruf oranı son on beş yıldır, kriz yılları hariç, kararlı bir düşüş içinde. Örneğin, tasarruf oranı 1998-1999 döneminde ortalama yüzde 22.2 olmuşken, 2000-2005 yılları arasında ortalama yüzde 17.1 'e, 2006-2010 döneminde ortalama yüzde 15.2'ye, 20112012 yıllarında ise ortalama yüzde 14.4'e gerilediği tahmin ediliyor. Bu yöndeki bir eğilim, cari işlemler açığındaki artışı frenlemek için gerekli yatırım kısıntısının zaman ilerledikçe daha büyük olmasını gerektiriyor.
YÖN YİNE YUKARI
İleriye dönük projeksiyonlarda hem ekonomik büyümenin makul düzeylerde oluşabilmesi hem de cari işlemler açığının korkutucu boyutlara gelmemesi için tasarruf oranının artacağı varsayılır. Bu yıl da böyle yapıldı. Ekonominin gelecek yıl bu yıldan daha hızlı büyüyeceği tahmini yapılırken, cari işlemler açığı/milli gelir oranının bu yılki yüzde 7.1 düzeyinden yüzde 6.8'e düşeceği hesaplanıyor. Düşüşün arkasında tasarruf oranının yüzde 14.3'den yüzde 15'e geleceği, yatırım/milli gelir oranının da yüzde 21.4'den yüzde 21.8'e artacağı varsayımları var.
Tasarruf oranı gelecek yıl neden artacak? Bu soruya inandırıcı bir yanıt vermek zor. Bu yıla yönelik tahminler doğruysa, gelecek yıl yatırım/milli gelir oranı tahmin edildiği gibi gerçekleşirse, tasarruf oranındaki temel eğilimin devam etmesiyle cari işlemler açığı/milli gelir oranının yeniden yüzde 8'lerin üzerine tırmanması şaşırtıcı olmaz.