Yunanistan'ın kredi notunun "seçici iflas" düzeyinden "B-" düzeyine yükseltilmesi birçok kişiyi şaşırttı. Düne kadar batık diye düşünülen bir ülkenin kredi notu nasıl oluyor da birdenbire B'ye geldi?
İki nedeni var: Borçluluk oranı ve borçların vadesi, borçların şimdilik idare edilebilir bir hale gelmesini sağladı; kamu finansman yapısı, borçlanma ihtiyacının ciddi bir biçimde düşmesine olanak verecek hale getirildi. Teknik deyimleri bir tarafa bırakırsak, Yunanistan işlerin artık daha kötü olamayacağı kadar fakirleşti. En azından çeşitli çevrelerce böyle düşünülüyor.
GELİR VE SERVET KAYBI
Avrupa'nın en güçlü ülkeleriyle aynı parayı kullanıp fakirleşmek kolay değil. Enflasyon yaratılamıyor ve devalüasyon yapılamıyor. Enflasyon da, Euro'nun değeri de güçlü ülkelerin ekonomik durumlarına göre belirleniyor. Dolayısıyla, fakirleşme ancak nominal varlık fiyatlarının ve nominal ücretlerin düşmesiyle sağlanabiliyor. Son beş yılda Yunanistan'da ikisi de oldu.
Korkunç düzeyde bir servet kaybı yaşandı. Ekonominin her kesiminde nominal ücretler düştü. İşsizliğin rekor düzeylere geldiği de hesaba katılırsa aslında Yunanistan'da kişisel gelirler reel olarak yüzde 35'ten fazla düşmüş sayılır.
Beş yıl önce üç büyük Yunan bankasının toplam sermayesi 50 milyar Euro'ya yaklaşıyordu. Bugün bu bankaların toplam sermayeleri 10 milyar Euro'nun altında. Altı yıl önce ucuza gidiyor diye özelleştirilmekten çekinilen kamu varlıklarının piyasa fiyatları yüzde 50'den fazla düşmüş görünüyor. Fiyata bakılmaksızın bu varlıklar şimdi satılacaklar.
Borçluluk oranını sürdürülebilir bir düzeye getirebilmek için Yunanistan devleti piyasada dolaşan bonolarını derin bir iskontoyla satın aldı. Borçlarını düşürdü. Geçen mart ayında da bunun benzerini, ama daha az derin bir iskonto oranı uygulayarak yapmıştı. Son yapılan operasyonun asıl oyuncuları genellikle Yunan bankaları oldu. Ellerindeki 100 Euro'luk devlet kâğıtlarını, örneğin 20 Euro'ya geri satmak zorunda kaldılar. Yeni zararlar oluşturdular. Zaten erimiş olan sermayeleri neredeyse hiç kalmadı. Şimdi Avrupa Kurtarma Fonu'nun Yunanistan ayağı bu bankalara sermaye verecek. Verilecek toplam sermaye 50 milyar Euro'ya kadar ulaşabilir deniyor. Yunan bankaları özel banka olmaktan çıkıp kamu bankası haline gelecekler.
BEDELİ BÜYÜK OLDU
Beş yıl önce Yunanistan Euro'dan çıkmış olsaydı, yaşanacak enflasyon ve devalüasyonla, Euro'ya çevrildiğinde, büyük bir olasılıkla servet ve gelirlerin benzer düzeylerde düşmesi söz konusu olacaktı. Ama bu süreç göreli olarak hızlı yaşanacaktı. Yunanistan ekonomisi belli bir büyüme düzeyine ulaşabilecekti. Şimdi, benzer bir değer kaybı yaşandığı halde, ekonomik büyümenin başlayıp başlamayacağı o denli kesin değil. Büyüme başlamadığı takdirde, Yunanistan'ın kurtulması mümkün değil. Euro'da kalarak Yunanistan çok büyük bir bedel ödemiş oldu. Bir anlamda, Yunanistan'da yaşananlar Çin işkencesine döndü.
"B-" kredi notu Yunanistan ekonomisinin düzlüğe çıkma olasılığının arttığına işaret ediyor. Olasılığın gerçek hale dönüşmesi gelecek yıldan itibaren bütçe dengesinde faiz dışı fazlanın artarak devam etmesine bağlı. Kamu finansmanında böyle bir dengenin oluşabilmesi ise ekonominin artık küçülmemesini gerektiriyor. Çünkü harcamalarda tasarrufun dibi göründü. Ama gelirlerin ne düzeyde şekilleneceği ekonomik büyümeye bağlı.
Bunca gelir ve servet kaybından sonra, ekonomik büyümeye geçilebilir mi? Artık, "Neden olmasın?" diyebiliriz. Çünkü dibe vurduktan sonra büyüme çok daha kolay olabiliyor.