Advertisement

2008 yılının sonbaharında Amerikan Merkez Bankası (FED) politika faizini hızla indirmeye başladı. Hatta, bazı faiz indirimleri kararları olağanüstü toplantılarda alındı. Her defasında FED'in ekonomiye yönelik beklentileri giderek kötüleşiyor diye piyasalar çok sert tepkiler gösterdi. Haklıydılar. Çünkü, para otoritesi dahi o denli karamsar olunca, piyasaların iyimser olması için bir nedenleri kalmamıştı.
Aradan yaklaşık 5 yıl geçti. FED geçmişe göre çok daha iyimser bir görünüm sergiliyor. 5 yıldır neredeyse her ay tekrarladığı "ekonominin zayıflığı" ya da "işgücü piyasasındaki sorunlar" gibi konularda söylevini değiştirmeye başladı. FED, artık işgücü piyasasından yüreklendirici sinyaller geldiğini, ekonomik büyümenin belli bir ivme kazandığını söylemeye başladı. Piyasalar buna da olumsuz tepki veriyor. Son 1 yıldır FED iyimserleştikçe, piyasalar kötümserleşiyor.
Kötümserliğin nedeni parasal genişlemenin yavaşlatılması ya da durdurulması olasılığı. Son 5 yıldır finans piyasaları parasal genişlemeye alıştı. Parasal genişleme finans piyasalarının afyonu gibi oldu. Afyon bağımlısı finans piyasaları şimdi afyonsuz kalmaktan korkup kriz geçiriyor.

HERKES AYNI GEMİDE
Gelişmekte olan ekonomilerden yabancı yatırımcıların topyekûn çıkışları var. 20082012 döneminde küçümsenmeyecek boyutlarda yabancı girişleri yaşayıp ekonomik büyümelerini hızlandırabilen, en azından gelişmiş ülkeler gibi uzun süreli resesyona girmeyen gelişmekte olan ekonomiler şimdi zor bir dönemden geçiyor. Bu karışıklıkta, hangisi daha fazla etkilenir hangisi yabancı yatırımcıların çıkışını zararsız atlatabilir diye bir ayrım yapmak zor. Çıkışlar devam ettiği takdirde, gelişmekte olan ekonomilerin tümü olumsuz etkilenecek, hem de aynı sertlikte.
Bizim gibi cari işlemler açığı olan ekonomiler dış açıklarını finanse etmekte zorlanacak. Buldukları dış finansman daha maliyetli olacak. Birçok dış borçlanmanın referansı durumundaki on yıl vadeli Amerikan bonosunun faizi 2.5'i geçti bile. Daha da artacak gibi görünüyor. Dış açıkları olmayan gelişmekte olan ülkeler, ekonomik büyümelerini sürdürebilmek için doğrudan yabancı yatırımlarına muhtaç. Bu fırtına doğrudan yabancı yatırımları da olumsuz etkileyecek. Çünkü, gelişmekte olan ekonomilerden yabancılar çıkarken, gelişmiş ekonomilerde de zaten yaşanan kredi daralması daha da derinleşebilecek. Yatırım kredisi bulmak hem zor hem daha pahalı hale geliyor.

UYUM DÖNEMİ HEP SANCILIDIR
Bir anlamda, gelişmekte olan ekonomilerde son 5 yıldır yaşanan balon sönüyor. Balonu şişiren piyasaların afyonu parasal genişlemeydi. Tüm ülkeler balonun şişmekte olduğunu kabul etmedikleri gibi, yükselen piyasaların kendi marifetleri olduğunu sanmıştı. Meğer öyle değilmiş! Afyonun masadan kaldırılabileceği olasılığı ortaya çıkınca ortalık karıştı. Şişen balonun ortaya çıkardığı olumlu hava dağılmaya başladı. Talihsizlik, bu gelişmelerin birçok ülkede ekonomik büyümenin de zorlandığı bir döneme denk gelmiş olması. Büyümede zorlanan gelişmekte olan ülkeler daha zorlanabilecekleri bir döneme giriyor.
Gerek yabancı yatırımcılar gerekse gelişmekte olan ülkeler bu yeni duruma elbette alışacaklar. Yabancı yatırımcı çıkışı bir noktada son bulacak. Gelişmekte olan ülkelerde göreli getirilerin daha yüksek olması ve ekonomik büyüme potansiyelinin gelişmişlere göre daha olumlu olması gibi etkenlerle, yabancı yatırımcılar için gelişmekte olan ülkeler çekiciliklerini koruyacak. Bu döneme bir uyum dönemi olarak bakmak daha doğru. Ama, kısa dönemde gelişmekte olan ülkeler son 5 yıldır
biriktirdikleri döviz rezervlerinin bir bölümünü yemek zorunda kalabilecek. Bazıları döviz rezervi biriktirme hızlarını aşağıya çekecek. Aksi takdirde, uyum döneminin maliyeti daha yüksek olabilecek.