Advertisement

İddia edildiği gibi kıdem tazminatı sistemi, çalışanın işyerine bağlılığını sağlayan bir mekanizma değil. İşveren gerçekten çalışanını işte tutmak istiyorsa, bunun binlerce yolunu bulur, kıdem tazminatı sistemine ihtiyacı yok. Aslında, bugünkü haliyle kıdem tazminatı sistemi işverenin işten atmak istediği çalışanını işten atamamasına neden olan bir mekanizma olarak çalışıyor. Yani, sistem bağlılığı değil, bir anlamda iş güvencesini getiriyor. Her iş güvencesi sisteminde olduğu gibi, Kıdem Tazminatı Fonu da yanlış adamın yanlış işte çalışmasının nedeni oluyor. Üretimde verimliliği düşüren bir mekanizmayı "işe bağlılığı sağlayan bir mekanizma" olarak nitelendirmek konuyu saptırmak oluyor.
İşten çıkarma maliyetinin en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyoruz. Bu halimizle ancak fakirleşerek uluslararası rekabet edebilecek hale gelmeye çalışıyoruz. Orta-uzun dönemde bu dengeyi sürdüremeyiz. Sistem bir kez uygulamaya konmuş, kaldırılması olanaksız. O halde, çalışanın hakkını yemeden sistemi daha esnek hale getirebilecek mekanizmalar bulmalıyız. Kıdem Tazminatı Fonu oluşturmak işte böyle bir yol. Üretimde verimliliği ve üretim maliyetini düşünmeden "ihracata dayalı büyüme" diye bir olgudan söz edemeyiz.

DEVLET İDARECİ DEĞİL HAKEM OLMALI
Gazetelerde çıkan haber doğruysa, geçenlerde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kıdem Tazminatı Fonu'na isteyenin katılıp isteyenin eski sistemde devam edebileceği yönünde bir beyanat vermiş. Bu yaklaşım oldukça tehlikeli. İşyeri iflas ediyor. Çalışanlar hak ettikleri kıdem tazminatlarını alamıyor. Halbuki, Kıdem Tazminatı Fonu sisteminde, çalışanın hakkı işyeri batsın ya da batmasın korunacak. İleride, iflas etmiş işyerinde çalışıp da fon sistemine geçmeyenler siyasi baskılarla fon sistemindeymiş gibi haklarının ödenmesini talep edecekler. Bu ya da bir başka iktidar bu baskılara dayanamayıp zararı kamulaştırma yoluna gidecekler. Geçmişte "döviz kredisi mağdurları" aynı şeyi yapıp Emlak Bankası'nın batışının temellerini atmadı mı? Fon sistemi ya kurulmalı ya da hiç kurulmamalı. Seçme opsiyonu Türkiye'de hiçbir zaman çalışmaz.
Kıdem Tazminatı Fonu kurulmasına en ciddi eleştiri bu fonun devlet tarafından idare edilip sonunda parasız kalmasıdır. Bu sistemde devlet, idareci değil, hakem olmalıdır. Aynı bireysel emeklilik sisteminde olduğu gibi bu fon, çalışanlar adına finansal varlık yöneten şirketler tarafından yönetilmelidir. Devletin hakemliği Sermaye Piyasası Kurumu yoluyla olmalıdır.

SÜRDÜRÜLEMEYECEK YAPI
Kıdem Tazminatı Fonu'nda biriken paralar belli şartlarda alabilmek kaydıyla çalışanların kişisel servetlerinin bir parçasıdır. Devletin, çalışanların kişisel servetleri üzerinde söz hakkı olmamalıdır. Aynı şekilde, işverenin de Kıdem Tazminatı Fonu üzerinde bir tasarrufu olamaz. Devletin hakemliği, işverenin çalışan için aylık kıdem tazminatı primini yatırmadığı zaman devreye girmeli. Yatırılmayan primlere yönelik devlete yapılacak ihbar, Kıdem Tazminatı Fonu'nu idare eden varlık yönetim şirketlerince yapılmalı. Çalışan, işverenini devlete şikâyet eden taraf olarak görülmemeli.
Bugünkü haliyle kıdem tazminatı sistemi sürdürülemeyecek bir yapıda. Bugünkü k sistemi savunanlar çalışanların haklarını savunduklarını sanarak aslında çalışanlara çok büyük bir kötülük yapıyor. İki kuşun birine ateş ederseniz kaç kuş kalır? Hiç. Diğeri de uçar gider. Böyle giderse, ileride hiçbir kıdem tazminatı mekanizması kalmayabilir.