Tüketici fiyatları enflasyonu yıllık bazda yüzde 4.9’a indi. Çok sevindirici bir gelişme. Fiyat istikrarını oluşturmayı kâğıt üzerinde para politikasının tek kılavuzu yaptığımızdan bu yana ilk kez yıllık enflasyon yüzde 5’in altına geldi. Geldi de, burada durur mu ya da buradan daha aşağılara kalıcı olarak gider mi?
Beş buçuk yıl önce, 2004 yılının haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 25’lerden gelip yüzde 7.1’e kadar gerilemişti. Enflasyon hedefinin altında bir enflasyon söz konusuydu. Bir anlamda bir ikramiye çıkmıştı. İkramiyeyi elimizin tersi ile itmiştik. Enflasyonun yüzde 9’lara tırmanmasını seyretmiştik. 2006 yılı ortalarındaki mini krizle beraber tekrar çift haneli enflasyona geri dönmüştük.
On altı ay önce, 2009 yılının ekim ayında yıllık enflasyon yüzde 12’lerden gelip yüzde 5.1’e kadar gerilemişti. Yine seyrettik. Bir ikramiye daha çıkmıştı. Yine, elimizin tersi ile ikramiyeyi ittik. 2010 yılı başında yeniden çift haneli enflasyonu gördük.

KURDAN FİYATLARA GEÇİŞ
Enflasyon 2010 yılı başındaki yüzde 10.1 düzeyinden ocak ayı itibarıyla yüzde 4.9’a indi. Üçüncü bir ikramiye söz konusu gibi. Ama, bunu da elimizin tersi ile itmek için gerekli girişimlerde bulunuyoruz. Fiyat istikrarına giderken önceliklerimizi değiştirip “hazır enflasyon düşük gibiyken, başka işlere bakalım” anlayışı hâkim olmaya başlıyor. Bu da fiyat istikrarını gerçekten isteyip istemediğimiz konusunda şüphe yaratıyor.
Bu kez “sıcak parayı kovacağız” diye neyi kovduğumuzu pek bilmeden, gerçekten kovmak istediğimizden de pek emin olmadan döviz kurlarını artırmaya çalışıyoruz. Mal ve hizmet fiyatları kur gelişmelerine hemen tepki veriyor. Dolaylı vergilerin artışı dolayısıyla artan fiyatlar dönemini bir ayda bırakırsak, mevsimlik ürünleri dışarıda bırakan tüketici fiyat endeksindeki en yüksek artışlardan biri (yüzde 1.7) son üç ayda gerçekleşti. Üretici fiyat endeksi içindeki imalat sanayi fiyat endeksindeki son üç aydaki artış yüzde 5.2 ile son yılların rekorunu kırdı. Kurlardan fiyatlara hızlı sayılabilecek bir geçiş yaşanıyor.

OYNAKLIK ÇOK FAZLA
Bütün bunların üzerine tüm dünyada yaşanan gıda ve petrol fiyatları enflasyonunun bize de yansımaları oluyor, olmaya da devam edecek. Kısacası, yıllık bazda yüzde 5’in altına gelen enflasyon birkaç ay sonra burada kalmayacak, yükselecek. Çift haneye gidip gitmeyeceği ise yeni dolaylı vergi artışlarına ve büyük ölçüde Merkez Bankası’nın döviz kurunu mu yoksa enflasyonu mu öncelikli hedef olarak kabul edeceğine bağlı.
Dikkat edilirse, 2004 yılından bu yana enflasyonun indiği en düşük düzey giderek düşüyor. Bu da sevindirici. 2004 yılında yüzde 7.1’i, 2009 yılında yüzde 5.1’i, şimdide yüzde 5’in altını gördük. Asgari düzeylerden bir çizgi çeksek, enflasyonun dönemsel asgari düzeyindeki eğilim aşağı yönde görünüyor. Ama, azami düzeylerden çekilen çizgi altı yıldır yüzde 11-12 civarında duruyor. Dolayısıyla, yüzde 412 arasında oldukça oynak bir enflasyon eğilimi söz konusu. Bu denli oynaklık enflasyon beklentilerini de istikrarsız hale getiriyor. Para politikasında öncelik fiyat istikrarına dahi verilse, fiyat istikrarını oluşturmak zorlaşıyor.

Advertisement