Avrupa Birliği liderleri bir araya gelmeden az önce Portekiz Parlamentosu’nun kemer sıkma politikasını kabul etmemesi birçok şeyi altüst etti. Her şeyden önce, zordaki Avrupa ülkelerini kurtarmaya yönelik şartların yumuşatılması için Almanya’yı ikna etmek artık çok zorlaştı, hatta olanaksız hale geldi. İkincisi, önümüzdeki günlerde kemer sıkma politikalarını kabul etse dahi, Portekiz’in Avrupa Birliği tarafından kurtarılmadan yoluna devam etmesi artık çok zorlaştı, hatta olanaksız hale geldi.
Portekiz, Yunanistan’dan sonra, Euro Bölgesi’nin en küçük ülkelerinden biri. Ama, yarattığı baş ağrısı çok büyük oldu. Yunanistan bir ilkti. Ama, içine düştüğü durumun vahametini idrak edip oyunu kurallarına göre oynamaya çalışmıştı. Portekiz, “ben maliyet ödemem” demek istiyor. Avrupa Birliği’nin üzerine yıkılmak istiyor. En azından, kemer sıkma politikalarını kabul etmeyerek bu izlenimi veriyor.

KURTARMA FONU’NUN KULLANIMI
Bu ayın ilk yarısında toplanan Avrupa Birliği Maliye Bakanları Avrupa Kurtarma Fonu’nun büyütülmesi ve kullanım alanının genişletilmesi konusunda tatminkâr bir uzlaşmayı sağlayamamıştı. Yunanistan’a verilen yardımın faizinin düşürülmesi kabul edilmişti. Kurtarma Fonu’nun ülke bonolarını doğrudan alabilmesi üzerinde uzlaşılmıştı.
Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) istediği, Kurtarma Fonu’nun ülke bonolarını ikinci piyasada da alabilmesiydi. Böylece, AMB bugüne kadar aktif olarak boy gösterdiği bu piyasadan çekilecek ve eli rahatlayacaktı. Özellikle, enflasyon baskısının artmasıyla parasal sıkılaştırmanın gerekliliğine inanan AMB zordaki Avrupa ülkelerinin bonolarını ikinci piyasada almak zorunda kalarak parasal kontrolü elden kaçırmak istemiyordu. Maliye Bakanları anlaşamadılar. Ama, bu hafta sonu bir araya gelen liderlerin ikna edilebilmesi söz konusu olabilirdi.
Almanya’nın Kurtarma Fonu hakkında rahatsız olduğu konuları şöyle özetleyebiliriz: Kurtarma Fonu ülkelerin sübvansiyonu anlamına gelmemeli. Dolayısıyla, Kurtarma Fonu’ndan yardım alan ülke ciddi bir maliyet yüklenmeli. Kurtarma Fonu’nun varlığı ülkeleri tembelliğe yöneltmemeli. Bu fondan yararlanan ülkeler ciddi bir kemer sıkma politikaları paketini uygulayacaklarına söz vermeli. Avrupa Birliği ve IMF dönemsel olarak kurtarılan ülkelerin performansını değerlendirebilmeli. Kurtarma Fonu’na katkı yapan ülkelerin mali durumu yaptıkları katkı nedeniyle şüphe yaratmamalı. Yani, kötüler iyileri de kendilerine çekmemeli.

TATSIZ BİR DÖNEM
Almanya Fon’un büyütülmesine karşı çıkıyor, çünkü, Avrupa’nın büyük ülkeleri için dahi Fon’a katkı yapmanın yükü giderek artıyor. Almanya, yanına aldığı diğer ülkelerle beraber, Fon’un ikinci piyasadan ülke bonoları almasına karşı çıkıyor, çünkü, Fon’un AMB’nin yerine geçmesinin arkasına siyasi destek konmasının ülkeleri tembelliğe iteceğinden çekiniyor. Almanya aynı nedenle Avrupa Bonosu çıkarılmasına da karşı çıkıyor.
Almanya’nın ikna edilmesinin zaten zor olduğu bir ortamda Portekiz olayı aslında Almanya’nın korkularında haklı olduğunu gösterdi. Zora giren ülkelerin çok kolaylıkla Avrupa’nın güçlü ülkelerinin üzerine yıkılmalarının söz konusu olabileceği ortaya çıktı. Dolayısıyla, Almanya’yı ikna etmek artık çok zorlaştı, belki de olanaksız hale geldi.
Portekiz belki neden olduğu tatsız ortamın ciddiyetinin farkına varıp diz çöküp gerekli ekonomi politikalarını uygulamaya rıza gösterecek. Böyle dahi olsa, politikaların inandırıcılığı hem içerde hem de dışarda çok yüksek olmayacak. Kısacası, Portekiz, kendisi için de, Avrupa’da zordaki diğer ülkeler için de çok tatsız bir dönem başlattı.

Advertisement