Advertisement

Aylık enflasyonun açıklanmasından bir gün sonra Merkez Bankası Aylık Fiyat Gelişmeleri başlığı ile 5-6 sayfalık bir raporu kamuoyu ile paylaşıyor. Her ay olduğu gibi, mayıs ayı enflasyon gelişmeleri dünkü açıklanan raporda irdelenmiş. Raporun en dikkati çeken özelliği "para" ya da "para politikası" kavramlarının hiç kullanılmamış olması.
Raporun "aylık enflasyon gelişmelerinin kamuoyu tarafından daha sağlıklı bir biçimde yorumlanmasına katkıda bulunmayı amaçladığı" söyleniyor. Ama, rakamlardan başka fazla bir şey verilmiyor. Katkıysa, bazı yerlerde "ılımlı" kelimesi kullanılıyor.
Enflasyon parasal bir olgudur. Çünkü, enflasyon, para cinsinden ölçülen mal ve hizmet fiyatlarının ortalamasındaki artıştır. Fiyatları simit cinsinden ölçüyorsak simit piyasasından söz etmemiz kaçınılmaz olur. Fiyatları para cinsinden ölçüyorsak, para piyasasından ve para politikasından konuşmadan enflasyonu anlatmak mümkün olmaz. Merkez Bankası uzun süredir "para" konuşmak yerine "erik" ya da "kiraz" konuşmayı tercih ediyor.

PARANIN ROLÜ YOK MU?
Mayıs Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu'na göre, mayıs ayında enflasyonun beklenenin çok üzerinde çıkmasının arkasında işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artış var. İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki artış mayıs ayında yüzde 9.8 olmuş. Taze meyve ve sebze fiyatlarındaki artışlar yüksek çıkmış. Örneğin, kiraz ve erik ürünlerinin tüketici fiyatları üzerindeki etkisi yaklaşık 1.3 puan olmuş. Kiraz fiyatındaki artış arz nedenliymiş. Bütün bunları öğrenmek için Merkez Bankası'nın raporuna ihtiyaç yok. İlgilenenler rakamsal bilgilerin tümünü Türkiye İstatistik Kurumu sayfalarından bulabilirler.
Enerji ve gıda dışındaki mal fiyatlarındaki artış mayıs ayında yüzde 2.9 olarak gerçekleşmiş. Bu artışın içinde kiraz ve erik yok. Ama, bu da bir ay için çok yüksek bir artış. Neden acaba? Raporda bu konuda bir açıklama yok.
Merkez Bankası ortalama fiyatların neden şaşırtıcı bir biçimde arttığını açıklarken iç talep genişlemesinden söz edebilirdi. Banka kredilerindeki artışın yıllık olarak yüzde 30'un üzerinde olduğunu vurgulayabilirdi. Yalnızca otomobil pazarındaki artışın mayıs ayında yüzde 35 civarında olduğunu söyleyebilirdi. Daha söylenecek çok söz var.
Ani olmayıp zaman içine yayılan kur artışları önce üretici fiyatları içinde yer alan imalat sanayi fiyatlarını etkiliyor. Son bir yıldır dolar Euro'dan oluşan sepete göre Türk Lirası yüzde 10'a yakın değer yitirdi. İmalat sanayi fiyat endeksi de son bir yılda yüzde 11 arttı. Üretici fiyatlarındaki artışlar tüketici fiyatlarına gecikmeli olarak yansıyabiliyor.
Merkez Bankası nın piyasaya verdiği para hızla artıyor. Rezerv Para'daki artış son aylarda yıllık yüzde 100'e yaklaştı. Para Tabanı'ndaki artış yıllık yüzde 80'i geçti. Ml'deki artış yıllık yüzde 25 düzeyinde. M2'deki yıllık artış yüzde 20 civarında. En geniş anlamdaki para arzı olan M3 de yıllık yüzde 20 civarında artmaya devam ediyor. Enflasyonun yüksek çıkmasında parasal gelişmelerin hiç mi rolü yok?

İNANDIRICI OLMAK İÇİN
Merkez bankaları paradan konuşur. Çeşitli ürün fiyatları mevsimsel ya da başka nedenlerle artar ya da düşer. Arz şartları değişebilir. Petrol fiyatları artabilir. Merkez bankaları için önemli olan ortalama fiyat artışlarıdır. Ortalama fiyatların kabul edilebilir bir hızda artmasına çalışmak merkez bankalarının en önemli görevi ve sorumluluğudur.
Bir ay önce yıllık enflasyonun yüzde 4.2 olduğu bir ortamda bir sonraki ay yıllık enflasyonun yüzde 7.2'ye fırlamasını açıklamak çok kolay değil. Açıklarken parasal şartları dışlamak işi daha da zorlaştırıyor. Ortalama fiyat gelişmelerini temel etkenlere bakarak irdelemek Merkez Bankası'nın saygınlığı ve inandırıcılığı açısından çok daha faydalı olacaktır.