Advertisement

Geçen yıla ait milli gelir verileri güncellendi. Yılın tümünde bir önceki yıla göre reel olarak yüzde 9 büyümüşüz. Bu yılın ilk üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, reel olarak yüzde 11.6 büyüdükten sonra, ikinci üç aydaki büyüme aynı bazda yüzde 8.8 oldu. Takvim ve mevsimsel etkilerden arındırılmış şekliyle de, milli gelirimiz reel olarak 2009 yılının ikinci üç ayından bu yana her üç aylık dönemde bir öncekine göre artış gösteriyor.
İç talep büyümesine dayalı ekonomik büyüme tam gaz devam ediyor. Geçen yılki reel yüzde 9'luk büyümeye iç talep büyümesinin katkısı yüzde 13.4 idi. Net dış talep yüzde 4.4 kadar eksi katkı yapmıştı. Bir başka ifadeyle, eğer net dış talep katkısı sıfır olsaydı, geçen yılki ekonomik büyüme yüzde 13.4 olacaktı.
Bu yılın ilk yarısında ekonomik reel büyüme yüzde 10.2 oldu. İç talep büyümesinin katkısı yüzde 15.5'e çıkarken, dış talebin negatif katkısı yüzde 5.3'e yükseldi. Geçen yılın son üç ayından başlayıp bu yılın ortasına kadar devam eden ekonomiyi dizginlemeye yönelik politikalar tam tersini yapmış görünüyor. İç talep reel olarak daha da hızlı artıyor. Bu olgu grafikten de açıkça görünüyor.

ÖZEL KESİM GAZA BASMIŞ
Geçen yılın tümüyle karşılaştırıldığında, özel kesimin iç talebinin tüm kalemlerinde bu yılın ilk yarısında bir hızlanma görülüyor. Özel kesim tüketimi geçen yıl, bir önceki yıla göre, yüzde 6.7 artarken, bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 10.8 arttı. Özel kesim yatırımları da geçen yılın tümünde yüzde 33.5 artarken, bu yılın ilk yarısında yüzde 35.6 arttı.
Kamu kesimi tüketiminde de küçümsenmeyecek bir artış gözleniyor. Geçen yılın tümünde yüzde 2 artan kamu kesimi tüketimi bu yılın ilk yarısında yüzde 7.3 arttı. Kamu yatırımları geçen yılın tümünde yüzde 15.1 artarken, bu yılın ilk yarısında yüzde 6.9 arttı.
İç talep büyümesi doğal olarak ithalat talebine yansıyor. Milli gelir verilerinde kullanılan yurtdışının Türkiye'de üretilen mallara olan talebi (ihracat) geçen yılın tümünde yüzde 3.4 artarken, bu yılın ilk yarısında yüzde 3.9 arttı. Buna karşılık, yurtiçinde yerleşiklerin yurtdışında üretilen mallara olan talebi (ithalat) geçen yılın tümünde yüzde 20.7 artarken, bu yılın ilk yarısında yüzde 22.7 arttı.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Bu veriler dış açıkların dizginlenmesinin yolunun iç talep büyümesini kontrol etmekten geçtiğini açıkça gösteriyor. İç talep büyümesinin kontrolü ise ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceğinden, politika yapıcıları çekingen bir tavır içindeler. Hatta, yılın ikinci yarısında politika yapıcılarının iç talebi kamçılayıcı bir tavır aldığı söylenebilir. Bu şartlarda, talep yönünden dış açıkların daha da artmasına yönelik baskının güçlenmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu konuyu yarın işleyeceğim.
Güncellenmiş verilerle geçen yıl sonunda cari işlemler açığının milli gelire oranı yüzde 6.5 olmuştu. Bu yılın ortası itibarıyla son on iki aylık cari işlemler açığının aynı dönemde üretilen milli gelire oranı yüzde 9.2'ye geldi. Bu yılın ilk yarısında gerçekleşen cari işlemler açığının bu yılın ilk yarısında üretilen milli gelire oranı ise 11.7 oldu. Bu yılın tümünde cari işlemler açığının milli gelire oranını yüzde 10'un altında tutabilmek büyük bir başarı olarak görülmeli.
Ekonomik büyümenin yüksekliği elbette sevindirici. Ama, sürdürülebilirliği konusundaki kaygılar giderek artıyor.