Advertisement

Ağustos ayında imalat sanayii üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5 arttı. Artış küçük değil. Ama, daha beş ay önce üretim artışlarının çift hanelerde olduğu hatırlanırsa, üretim artışındaki düşüş küçük değil.
Bu yılın başından itibaren döviz kurları hareketlendi. Aylık ortalamalar bazında döviz sepeti yılın ilk üç ayında yüzde 7.5 yükseldi. Aynı dönemde imalat sanayii üretimi artışları da düşmeye başladı. İlkbahar aylarında biraz durulduktan sonra, döviz kurları artışı yeniden hızlandı. Yılın ilk sekiz ayındaki kur artışı yüzde 21'e geldi. Üretim artışındaki yavaşlama da hızlandı.

YATIRIM TALEBİ
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış imalat sanayii endeksi tüm yıldaki eğilimi daha iyi gösteriyor. Bu yılın başından bu yana, temmuz ayındaki çıkış dışarıda bırakılırsa, imalat sanayii üretimi her ay bir ay öncesine göre daha düşük gerçekleşti. Grafikten de görüldüğü gibi, ağustos ayındaki düşüş yılın en sertiydi.
Sanayi üretiminin alt kalemlerinde en çarpıcı gelişme yatırım malları üretiminde gerçekleşiyor. Bu yılın başına kadar yıllık yüzde 30'un üzerinde artışlar kaydeden yatırım malları üretimi yılın başından bu yana daha yavaş artmaya başladı. Artış ağustos ayında yüzde 10'un altına geldi. Bu düzeydeki büyüme de çok iyi. Ama, artıştaki düşüş oldukça keskin. Yatırım talebindeki artışta keskin bir yavaşlama söz konusu.
Benzer bir eğilimi yatırım malları ithalat verilerinde de görüyoruz. Geçmişte yatırım malları ithalatı hem yatırım talebinin artışından hem de iç üretimden dış üretime kayıştan tetikleniyordu. Buna rağmen, yıllık yüzde 70'e varan artışlardan sonra yatırım malları ithalatındaki artış ağustos ayında yüzde 25'e geriledi.
Yılın ilk yarısında büyük ölçüde iç talep artışının ve ekonomik büyümenin motoru durumundaki yatırım talebindeki artış hızla yavaşlıyor. Döviz kurlarındaki artışa rağmen, Yatırım talebindeki artışın yavaşlaması yatırım malları ithalatından çok yatırım malları üretimini vuruyor.

DÜŞEN BÜYÜME
Türkiye ekonomisinde döviz kurlarının yaptığını başka hiçbir şey yapmıyor. Önce, yılın başında politika duruşunda yaratılan belirsizliklerle "kontrollü kur artışları" dönemi yaşanmıştı. Daha sonra, yurtdışındaki belirsizlikler yurtiçindeki politika duruşundaki belirsizliklerle birleşince, kur artışları hızlandı. Kurlardaki artışı "kontrollü" olarak nitelemek de artık çok kolay değil. Merkez Bankası'nın döviz satışlarına rağmen, kurlar üzerindeki baskı devam ediyor.
Bu şartlarda ekonomik büyümenin yavaşlamaya devam etmesi elbette şaşırtıcı değil. Ekonomik büyüme yavaşlasa dahi, dış açıklardaki yıllık artış devam edecek. Yılın son üç ayında sıfıra yakın büyüme gerçekleşmesi olasılığı artık küçük değil. Döviz kurlarındaki hareketlilik önümüzdeki dönemde de devam ederse, gelecek yılın başında ekonominin küçüldüğünü bile görebiliriz. Böyle bir eğilim politika yapıcılarının beklentilerine elbette uygun değil. Ama, dış kaynak girişinin hızlanıp döviz kurları istikrara kavuşmadan bu eğilimi değiştirmek de zor.
Artık yükselen enflasyon, düşen ekonomik büyüme dönemine girdik.