Advertisement

Dünyanın ve Türkiye'nin bu karışık ortamında bazı önemli konuları bir kenara bırakıyoruz. Dikkatimizi başka yerlere yoğunlaştırıyoruz.
Bunlardan birisi de gelir dağılımı ve bu dağılımın eşitsizliği.
Giderek derinleşen "Wall Street'i İşgal" eyleminin en önemli nedeni bu konu olsa da "kriz, faiz ve döviz üçgenine" takılmış gidiyoruz.

KRİZLER OLUMSUZ ETKİLİYOR
Geçenlerde yaşanan küresel kriz ortamının dünyada gelir eşitsizliğini nasıl etkileyeceği konusu aklıma takıldı.
Takıldı ama sonucu belliydi.
Her krizin gelir dağılımına olumsuz etki yaptığı açıktı. Zira büyüme düşünce hangi sınıfta olursanız olun yaşam seviyenizin düşmesi kaçınılmaz bir hale geliyor, bunun sonucunda da gelir ve servet daha değişik kıstaslara göre dağılıyordu.
Krizlere ek olarak, yaşadığımız yakın dönemlerde gelir dağılımını bozan iki önemli gelişme daha ortaya çıktı. Küreselleşme ve inovasyon.
Küreselleşme piyasa mekanizmasının hâkim olduğu bir sistem olması nedeniyle, geliri fiyat mekanizması kurallarına ve ödüllendirmeye göre dağıtması kaçınılmaz. Bu da geliri düşük ya da yeteneksiz olanların durumlarının bozulmasına yol açıyor.
İnovasyon ise genelde bireylerin çabası ve onların kurdukları şirketlerin gelirden aldıkları payların artmasına neden oluyor. Örneğin Apple, Microsoft gibi dev bilişim şirketlerinin geliştirdiği yenilikler, çağdaşlaşmaya yaptıkları katkıyı bir tarafa bırakırsanız gelir dağılımını bozuyorlar.
ABD Kongresi'nin Bütçe Ofisi yaptığı en son çalışma, gelirin yüzde 1 'ini alan en üst düzeydeki 3 milyon kişinin enflasyondan arındırılmış gelirlerinin 1979 ile 2007 yılları arasında yüzde 275 arttığına işaret ediyor. Grafikten de izleneceği gibi bu gelişme 2000'li yıllardan itibaren giderek hızlanıyor.
Orta sınıfta bu artış oranı sadece yüzde 40.
Şimdi gelin de "Wall Street'i İşgal" eylemlerini kınayın.

TÜRKİYE'DE DURUM
Gelir dağılımını ölçen Gini katsayısı Türkiye için 0.41 değerini gösteriyor. Bu elimizdeki en son 2009 yılı verisi.
Bu katsayı 1 'e yaklaşırsa gelir dağılımı bozuluyor. 0'a doğru yönelirse iyileşiyor.
Gini katsayısı 2002 yılında 0.44 değerinden 2005 yılında 0.38'e inerken bu dönemde gelir dağılımının iyileştiğini bize işaretliyor. Krize girince 2008 ve 2009 yıllarında 0.41 'e yükselmiş. Küresel kriz ve büyümenin düşmesi, bizde gelir dağılımını bozmuş.
ABD, sanayileşmiş ülkeler içinde en kötü gelir dağılımına sahip ülke. Gini katsayısı 0.40. Bize eşit bir durumda.
Çin'de ise bu sayı 0.47.
Dünyada gelir dağılımı en iyi ülke 0.23 katsayıyla İsveç.
Yukarıda değindiğim gelir dağılımını bozan diğer unsurlardan inovasyonun etkisinin çok düşük düzeyde olduğunu düşünüyorum. İnovasyon kültürümüzün azlığı bizi burada kurtarmış.
Küreselleşme ise tartışılır bir konu.
Verilere bakıyorum. 1963 yılında en üstte bulunan yüzde 20'lik dilimdeki kişilerin milli gelirden aldıkları pay yüzde 57'den, 2009'da yüzde 18'e inmiş. Buna karşılık en düşük yüzde 20'lik bölümün payında bir değişikliğin olmadığını dikkate aldığımızda değişimin orta gelir sınıflarına olumlu etki yaptığını söyleyebiliriz.
Tüm bunlara karşın Türkiye halen gelir dağılımı eşitsizliği belirgin bir ülke. Birinden alıp öbürüne vermek ya da sosyal yardımlarla bu işi çözmek zor.
Değişen koşullara göre değişen politikalar geliştirmek gerekiyor.