Advertisement

Bu aralar cari açık sorununu unutur gibi olduk.
Yunanistan başta olmak üzere Avrupa'nın durumu ve iç ekonomik konular daha baskın bir biçimde gündemimizde yer aldı.
Oysa sadece bizde değil küresel düzeyde ödemeler dengesi cari işlemlerindeki dengesizlikler artıyor. Cari fazla ya da açık veren ülkelerin net dengesinde gözle görülebilen değişim mevcut.
1998-2005 yılları arasında toplam net cari fazla, net cari açıklardan daha yüksek değerlerdeyken, 2006 yılından sonra bu durum tersine dönüyor. Toplam cari açık hem artmaya hem de 2011 yılında dünya toplam üretiminin yüzde 1'ine (yaklaşık 600 milyar dolar) yaklaşmaya başlıyor.

NET VE BRÜT SERMAYE AKIMLARI
Cari işlemler dengesizliğinin analizinde "net" ve "brüt" kavramları ayrı ayrı ele almak gerekiyor.
Net akımlardan cari işlemler açığı ya da fazlası kastediliyor.
Brüt akımlar ise küresel piyasalardaki mevcut likiditenin büyüklüğünü ifade ediyor. Düşük fiyatlanmış ve miktarı büyümüş likidite, brüt sermaye akımlarının fazlalaşması yoluyla ülkelerin kaynak gereksinimini karşılıyor.
Bu çerçevede 2000'li yıllarda ortaya çıkan iki eğilim hâlâ sürüyor. Birincisi, merkez bankalarının çabasıyla artan ve kriz sonrası da artmaya devam eden uluslararası likidite, ikincisi ise uzun yıllardır devam eden reel sektörün kârlarının yatırımlardan çok uluslararası finans piyasalarına yönelmesi.
Bu iki eğilim başta ABD, İngiltere, Türkiye, Brezilya gibi kamu ya da özel kesim iç tasarruflarının yetersizliği sonucu cari işlemleri açık veren ülkelere, bu açıklarını kolayca finanse etme olanağını sağlıyor.
Sağladıkça da bu ülkeler cari dengesizliklere neden olan faktörlerle fazla meşgul olamıyorlar. Bu da net bazda cari açıklarının giderek artması sonucunu doğuruyor.
Dolayısıyla bir tarafta iç tasarrufları ve özel sektör kârları yüksek ülkeler, öte tarafta ise tasarruf açıkları olanlar hep beraber güle oynaya bugünlere kadar geldiler.
Görünen, sağlıklı olmayan bu sistemin önümüzdeki 3-4 yılda da aynı şekilde süreceği. Özellikle kamu tasarruflarında büyük sorunlar yaşayan ve yaşamayı da sürdürecek sanayileşmiş ülkeler, dışarıdan fon bularak cari açıklarını kapatacaklar.
Bu nedenle de Türkiye'nin bu dönemde dış finansman bulma konusunda fazla zorlanacağını sanmıyorum.
Ondan sonrası ise "Allah kerim".

***

Cari işlemler dengesizliklerinin nedeni

Brüt sermaye akımların tutarının fazlalaşması, "Finanse edilen cari açık sorun değildir" kuralının geçici olsa da doğruluğunu kanıtladı.
Ne var ki bu süreç, cari açıkla yaşayan ülkelerin sorunun temeline inmesini engelledi.
Bunun yanı sıra yapılan son çalışmalar, cari işlemler dengesizliklerini açıklayan geleneksel teorik ve ekonometrik yaklaşımların yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.(*)
Örneğin, geleneksel yaklaşım, cari işlemlerdeki dengesizliklerin demografik, milli gelir farklılıkları, net enerji ithalatı ya da ihracatı, net dış varlıklar ve kamunun açıklan gibi nedenlerden kaynaklandığı üzerinde duruyordu.
Yeni yaklaşımda ise yukarıdaki nedenlere global piyasalardaki koşulları ya da dış ticaretteki dönemsel hareketleri de katıyorlar. Çıktı açıklarını dikkate alıyorlar. Net reel faiz farklılıklarını ve ekonomi politikalarındaki gecikmeleri de hesaba katıp cari işlemler dengesizliklerinin nedenlerini bulmaya çalışıyorlar.
Bu yeni yaklaşıma dayanılarak 1995 yılı baz alınıp Türkiye için yapılan analizlerde, gerçekleşen cari açıklar ile modelin bulguları birbiriyle uyuşuyor.
(*) Steve Phillips, External Balance Assessments, A Project of the IMF's Research Department, Sunum, 2 Şubat 2012