Kriz bir çok inanış ve uygulamaları değiştirdi.
Son olarak da bağımsızlıklarından şüphe bile edilmeyen bazı merkez bankalarının hükümetlerinin etkisi altında kararlar aldıkları ve üzerlerindeki politik baskıların arttığı şeklinde iddialar ortalıkta dolaşıyor.
İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King'in, Cameron hükümetinin mali programını desteklemesi buna bir kanıt olarak gösteriliyor.
King'in geçen hafta içinde yaptığı bir konuşmada, hazırlanmış olan mali programın İngiltere'nin bütçe açığını düşürecek "çok güçlü ve sağlam bir uzlaşma" olduğunu söylemesi bardağı taşıran son damla oldu. Hükümetin isteği ile böyle bir davranış içine girdiği şeklindeki eleştirilerin hedefi haline geldi.
ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke için de aynı sözler söyleniyor. Faizleri bu kadar uzun bir süre düşük düzeyde tutmasını Obama yönetiminden gelen baskılara bağlıyanlar var.
Şunu kabul etmemiz gerekiyor. Politikacı büyüme performansından başka konu üzerinde fazla durmaz ve düşünmez. Zira bunun arkasından gelen işsizlik gibi önemli bir sorunun onu koltuğundan edeceğini düşünecek zekâya sahiptir.
Enflasyondur, gelir dağılımıdır, ihracatçının çilesidir. Bunları düşünmez. Büyüme ne kadar yüksek olursa seçmenden alacağı oyun öylesine yüksek olacağı inancına saplanmıştır bir kere.
Şimdi, kriz sonrası güç durumda kalan ABD ekonomisini yöneten Başkan Obama'nın ve borç girdabına düşen Cameron'un bu sorunların üstesinden gelmekten başka bir şey düşündüklerini sanmıyorum. Ne merkez bankası bağımsızlığının ne de enflasyonun bu aralar uzak yakın ilgi alanlarına girdiğini düşünmüyorum.
Dolayısıyla merkez bankasına baskı yapılmasını da politikacıların içgüdüsel davranışlarına bağlıyorum.
Bizde de aynı baskılar mevcut. Nedeni farklı olsa da hükümetin Merkez Bankası üzerinde faiz konusundaki ısrarını aylardır izliyoruz.
Son olarak sıcak para argümanı kullanılarak faizler üzerindeki baskı daha da yoğunlaştı.
Başbakanın 20 yılı aşkın süredir devam eden sıcak para olayına şimdi önlem alınmasını istemesinin ardında, bu tür spekülatif fon akımlarını önlemeden çok faizlerin düşürülmesi fikrinin yattığını sanıyorum.
Merkez Bankası faizleri daha da indirirse bu girişlerin azalacağı düşüncesi hükümeti Merkez Bankası'na başka yönden müdahale etmeye yöneltiyor.
Kriz sonrası merkez bankalarının bağımsızlığını ya da bağımsızlıklarını nasıl yitirdiklerini daha da fazla konuşacağız herhalde.


Önemli bir hafta

Bu hafta bazı önemli ve kritik veriler açıklanacak.
ABD'de Noel nedeniyle hızlanacak tüketim harcamaları yanında yeni yaratılan istihdam olanaklarının hafta sonu açıklanacak işsizlik verilerini olumlu etkileme olasılığı fazla.
Avrupa ise piyasaları sakinleştirmek için yine yoğun çaba harcayacak. Detayları açıklanacak İrlanda'yı kurtarma planına piyasaların tepkisi buradaki kilit nokta gibi görülüyor.
Türkiye'de cuma günü açıklanacak enflasyon verileri önemli. Fiyat artışlarının hız kesip kesmediği, iç talepteki canlanmanın enflasyona yaptığı baskının derecesi ve durdurulamayan gıda ürünlerindeki fiyat artışlarının durumu bu verilerle ortaya çıkacak.

Advertisement