Advertisement

Yunanistan'ın borcu 350 milyar Euro civarında. Bu borç nasıl ödenir diye üzerinde bir yıldır çalışılıyor.
Avrupa Birliği, IMF ve Avrupa Merkez Bankası devreye girdi. Sorun hâlâ ortada.
Yunanistan'ın bu borcu
ödemesine olanak yok. Politik istek var gibi görünse de, Başbakan Papandreu borçları ödemeden bu işten sıyrılmanın yollarını arıyor.
Borcun yarattığı olumsuz ortamda da Yunan halkının dayanıklılığı azalıyor.
Son olarak Yunanistan'ın kamu mallarının satışı yoluyla borcun bir kısmının ödenmesi formülü ortaya atıldı. Malların envanteri çıkarıldı.
Bu envantere, IMF'nin standby anlaşması ilgili raporunda rastladım. 2010 yılında Yunan kamu sektörünün;
■ 75 milyar Euro finansal,
■ 94 adet kamu kuruluşunda 120 milyar Euro sermaye payı olmak üzere toplam 195 milyar Euro mal varlığı var.
Bunun da ötesinde değeri henüz belirlenmemiş geniş bir gayrimenkul varlığına raporda işaret ediliyor. Yunan devleti adalar başta olmak üzere oldukça fazla gayrimenkule sahip bir durumda.
Rakamları alt alta koyduğunuzda Yunanistan toplam borcu ödeyecek kapasiteye sahip. Ancak niyeti yok.
IMF ile yapılan anlaşmanın son görüşmelerinde bazı kamu mallarının satışı planlandı. Atina Havaalanı ve bunun yanında yapılacak turizm merkezi de dahil 2013 yılına kadar 15 milyar Euro'luk özelleştirme yapacak.
Bu miktar 2015 yılı sonuna kadar 50 milyar Euro'ya çıkacak.
İki nokta dikkatimi çekti. Birincisi, Türkiye de IMF ile anlaşma yaptı ancak kamu gayrimenkullerini satarak borç ödemek için bir söz vermedi.
İkincisi, Yunanistan'ın 2015 yılına kadar kamu mallarının satışından yılda sağlayacağı 5-10 milyar Euro ile borcunu ödemesi çok güç.
Yunanistan'ın, borcunu ödeyemeyeceğini anlayarak, Bizim Temel misali "Öff... sıkıldım artık, ben düşüneceğime onlar düşünsün" yaklaşımı içinde olduğuna kuşku yok.

Başarı siyasilerin başarısızlık merkez bankalarının

Başbakan "Merkez Bankası'nın başarısı bürokratın değil, hükümetin başarısıdır" demiş.
Dünya merkez bankacıların yıllardır süregiden bir inancı vardır. "Politikacılar zeki insanlardır. İşler iyi gider ve bir başarı ortaya çıkarsa bunu
kendilerine mal ederler. Yok tersi olursa, sorumluluğu merkez bankasına yüklerler." Örnekleri çokca görülen bu gerçeği başbakan bir kez daha yinelemiş. Gayet doğal.

Özince'nin kararı

İş Bankası eski Genel Müdürü Ersin Özince uzun yıllar Türk Bankacılık Sistemine damgasını vuran ve yol gösteren bir bankacıydı.
Uluslararası platformlarda da tanınan, sözü dikkatle dinlenen ve Türkiye'nin kredibilitesini yükselten bir kişiliğe sahipti.
Daha uzun yıllar görev yapabilecekken kendisi bunu istemedi. Aktif bankacılıktan ayrıldı.
Bu ayrılığın fazla uzun sürmemesi dileklerimle, kendisini başarılarından dolayı kutluyorum.