Advertisement

Finans piyasaları demokrasiyi sevmelerine karşın seçimlerden pek hoşlanmazlar.
Karşılaşacakları bir hükümet değişikliğinin yaratacağı belirsizlikten çekinirler. Onlar istikrar severler.
Ayrıca seçim öncesi askıya alınmış önlemlerin bir an önce karara bağlanmasını arzularlar.
Bugüne kadar 12 Haziran'da yapılacak genel seçimlere "hükümet nasıl olsa değişmez" varsayımı ile yaklaştılar. İşlerine ve kârlarına baktılar.
Ne var ki seçim yaklaştıkça ve bazı konuların detaylarına inilince yeniden pozisyon almaya başladılar. En küçük bir riski bile fiyatlayan piyasa oyuncuları "yumurta kapıya dayanınca" iki kez düşünme gereksinimi duydular.

ANKETLER NE DİYOR?
Piyasaların nabzı ya anketlerle ya da yazdıkları raporlarla ölçülür. Bunun dışında kendi aralarında yaptıkları konuşmalarla nabızları hızlanır veya yavaşlar.
Bloomberg HT'nin 40 fon yöneticisi ile yaptığı ve cuma günü yayınladığı anket bu açıdan önem kazanıyor. Finans piyasalarının şu anda fiyatladığı seçim sonuçları ve hangi sonuca nasıl tepki gösterecekleri konusunda bize fikir veriyor.
Buna ek olarak konuştuğum ya da raporlarını okuduğum Türkiye ile ilgili dış finans kurumları da şu anda pozisyonlarını belirlemiş durumdalar.
Tüm bu bilgiler çerçevesinde piyasaların seçim sonuçlarına bakışlarını şöyle özetleyebiliriz:
■ Piyasalar 3 ya da 4 partili bir Meclis istiyorlar. MHP'siz bir parlamento aritmetiğinin sorunlar yaratacağını düşünüyorlar.
■ Koalisyon hükümetine hiç olumlu yaklaşmıyorlar. Tek partili hükümetten yanalar.
■ Seçimlerden AKP'nin çok güçlü çıkmasını da arzulamıyorlar. İstedikleri 300-330 arasında milletvekiline sahip AKP'nin hükümet olması.
■ Konuştuğum bazı fon yöneticileri AKP oylarının yüzde 45 ile 50 oranının üzerinde olmasının doğuracağı ekonomik sonuçların altını çiziyorlar.
Güçlü bir AKP hükümetinin tüm zamanını Anayasa değişikliği üzerinde yoğunlaştıracağı için, ısınan ekonomiyi soğutmak amacı ile alınacak önlemlere sıcak bakmayacaklarını düşünüyorlar.
■ Yurtdışındaki bazı piyasa oyuncuları ise seçim sonrası alınması zorunlu sert kararlar nedeniyle galibiyeti kutlama süresinin kısa olabileceğini söylediler.
Özetle çok güçlü olmayan tek parti hükümeti finans piyasalarının hem bekleyişleri hem de istekleri ile uyuşuyor.
Bunun dışında ortaya çıkacak sonuçlar kuşkusuz piyasaların duruşunu yeniden belirleyecek.

*

Arap ülkelerine Marshall yardımı
G-8 ülkeleri geçen hafta yaptıkları iki günlük toplantıda halk ayaklanması sonrası yeni bir düzen kurmaya çalışan Arap ülkelerine "Çağdaş Marshall Planı" başlattı.
Girişimin adını toplantının yapıldığı Normandiya'nın sahil kasabasından esinlenerek "Deauville Ortaklığı" koymuşlar.
İlk etapta Dünya Bankası ve benzeri uluslararası kalkınma bankaları 20 milyar dolarlık bir katkı sağlayacaklar. Daha sonra Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'na (EBRD) yeni görevler verilecek.
Bu para kuşkusuz petrol ithal eden Arap ülkeleri için can suyu niteliğinde. Dünya Bankası bu ülkelerin üç yıllık dış finansman gereksinimini 160 milyar dolar olarak hesaplıyor.
Şimdi sıra petrol zengini diğer Arap ülkelerine geldi. Bakalım pamuk eller ceplere girebilecek mi?