Uluslararası kredi verme kuruluşları ya da diğer adlarıyla reytingciler bu kez Fransa bankalarını vurdu. Dün iki bankanın notunu indirdi, birini izlemeye aldı.
Beklenen bir karar olmasına karşın piyasalar sarsıldı.
Beklenen diyorum, zira bu süreç haziran ayında Yunanistan'ın özel bankalara olan borçlarının ertelenmesi sırasında ortaya çıkmıştı.
Yunanistan'ın uluslararası bankalara olan borcu yaklaşık 110 milyar Euro civarındaydı. Bunun yüzde 25 ile 30 oranı arasındaki kısmının silinmesi planın bir parçasıydı. Ancak alacaklı bankalar önemli bir zararla karşı karşıya kalacaklardı.
Yunan riski yüksek olan Fransa bankaları bu yaklaşıma şiddetle karşı çıktılar. Ancak karar siyasiydi. Kararı verenlerden birisi Sarkozy, diğeri ise Merkel'di. Kabullenmek zorunda kaldılar.
Ümitlerini anlaşmanın Yunanistan'ın verdiği sözleri tutmaması nedeniyle bozulmasına bağladılar. Ne var ki bu istekleri şu ana kadar gerçekleşmedi.
Bunu gören reytingciler de Fransa bankalarına ilk tokadı attılar. Reytingcilerin yaptıkları doğruydu. Hatta geç bile kaldılar.
Bu aşamada Fransız bankalarına düşen görev sermayelerini artırarak Yunan riskinden oluşacak zararı karşılamaları. Başka çareleri yok.
Şimdi sıra Yunanistan'da. Bankalarla borç erteleme anlaşması imzalanmasından sonra onu da, bazı borçlarını ödememekten "seçici iflas" konumuna koyacaklar.
PEKİ REYTİNGCİLER BİZE NE YAPACAKLAR?
Piyasalar hâlâ kredi notumuzun yükseltilmesini bekliyor. Geçen hafta notu artan İsrail'i de görünce "Biz İsrail'den kötü müyüz" diye soruyorlar.
Haklılar ama İsrail'i işe karıştırmayın. Finans sisteminde onun yeri değişiktir. Geçmişte merkez bankalarının bağımsızlığına ilişkin bir yasa çıkararak notlarını bir üst dereceye yükselttiklerini unutmayalım.
Geçenlerde bazı reyting kuruluşu yöneticileri Türkiye'deydi. IMF heyeti de incelemeler yaptı. Şimdi konuşuyorlardır.
Bizim kronik kırılganlığımız olan cari işlemler sorunu sürdükçe, not artışının zor olduğu görüşündeyim. Cari açığı azaltma konusunda somut önlem almadan "Yaz geldi, büyüme düştü, açık azalıyor" diyerek işi geçirmeye çalıştıkça piyasaların bekleyişleri gerçekleşmez.
Bunu bilelim, ona göre pozisyonumuzu belirleyelim.
***
Galatasaray hisse satıyor
UEFA'dan gelen uyarı üzerine Galatasaray'ın yüzde 20'ye yakın hissesini satma kararı verdiği gelen haberler arasında yer alıyor.
Borç ve alacak dengesini sağlayamayan futbol kulüplerinin bir merci tarafından ikaz edilmesi gerekiyor. Aksi durumlarda İngiliz futbol kulüplerinin son yıllarda karşılaştığı finansal sorunların benzerleri her yeri sarar.
İngiltere Futbol Federasyonu'nun yıllardır benimsediği "Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler" şeklindeki liberal yaklaşımın birçok kulübü finansal bataklığa sürüklediğini biliyoruz.
Kulüplerin hisse senetlerini kolaylıkla ele geçiren kişiler, likiditenin bol olduğu zamanlarda ticari bankalardan sorumsuzca borçlanıp, anormal paralarla oyuncular satın aldılar. Borçları arttıkça yeniden borçlandılar. Birde baktılar ki batağın içindeler.
Sonunda "Ponzi Oyunu" bitti. UEFA müdahale etti. Şimdi durumu düzeltmeye çalışıyorlar.
Bu nedenle UEFA'nın Galatasaray'ı ikazını olumlu bir davranış olarak görüyorum.