Advertisement

Bugün yazım biraz tablo ağırlıklı olacak. Hem konunun önemi hem de birden fazla konuyu kısıtlı yerde açıklamanın zorlukları nedeniyle aşağıdaki özet tabloyu hazırladım. 2011 ve 2012 yılları Ocak-Temmuz dönemini karşılaştıran tablo; cari açık azalırken ülkenin döviz ihtiyacının aynı oranda azalmadığını gösteriyor.

Tablonun döviz çıkışı bölümünde cari açığın 16 milyar dolar kadar azaldığı görülüyor. Buna karşılık kısa vadeli borçlar hariç, brüt finansman gereğindeki düşüş sadece 3.4 milyar dolar. Bunun en büyük nedeni, özel sektörün orta ve uzun vadeli borç servisinin artması.

Diğer bir deyimle, döviz ihtiyacının tek nedeni ithalat değil. Dış borç geri ödemeleri de önemli bir sorun. Buna karşılık, geçen yılın aynı dönemine göre önemli oranda azalan cari açığa rağmen döviz girişi azalmıyor, aksine artıyor. Yani gereğinden fazla yabancı para girişi var.

Tablodan görüleceği gibi, geçen yıldan farklı olarak, en çok döviz girişi portföy yatırımları ve yabancıların mevduatlarının büyümesinden. Sıcak paradan. Zaten TCMB’nin yayımladığı temmuz ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu verileri, en geniş tanımlı sıcak para stokunun 230 milyar dolara, milli gelirin yüzde 30’una yaklaştığını gösteriyor.






Değişimin bir nedeni, orta ve uzun vadeli borçlanmada görülen düşüş. Diğer nedeni ise dünyadaki döviz bolluğu. Tablonun, ülkenin döviz finansmanının nasıl yapıldığını gösteren finansman durumu bölümünde bu yapı biraz daha net görünüyor. Cari açık hızla düşerken, orta ve uzun vadeli borçlanma ile kısa vadeli kaynaklardaki net değişimlerde de azalma görülüyor. Buna karşılık, borçlanma dışı kalemlerdeki net değişim pozitif. Bu yapıya çok dikkatle bakmak lazım. Çünkü dünyada ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacı duyan “zombi finansal kuruluşları”nın devasa kurtarma maliyetinden kaçınan Batılı ülkeler, kurtarma operasyonunu vadeye yaymaya çalışıyorlar.

Bu arada kurtarmanın yükünün bir kısmını diğer ülkelere yaymak için, 1990 sonrasında yaygınlaştırılan para ve sermaye piyasalarında yüksek getirilerin peşine düştüler. Merkez bankalarının desteğinin bir nedeni bu. Buna karşılık, birçok gelişen piyasa ekonomilerinin yetkili otoriteleri sıcak para girişlerine karşı önlem almaya çalışıyor.

Hatta IMF bile bu yönde olumlu görüşler açıklamaya başladı. TC Merkez Bankası’nın son dönemde döviz dengelerini öne çıkaran söylemine biraz da bu açıdan bakmakta yarar var. Çünkü bir yanda 98 milyar doları geçen ülkenin kısa vadeli döviz borçları, diğer yanda bollaşan döviz. Dikkatli olmak gerekiyor. Yine de gereğinden fazla kısa vadeli döviz girişini daha iyi yönetmek için dışarıdaki şartların uygun olduğu söylenebilir. İyi hazırlanmış bir politika seçenekleri demetiyle sorunun orta vadede çözümü mümkün. Cari açık düşerken döviz ihtiyacı azalmıyor