Bu köşede bugüne kadar hiç okur mektubu yayınlamadım. İki nedeni var: Günde yüzlerce okur mektubu almıyorum. Aldıklarım da çoğunlukla yazılarımla ilgili soru soruyorlar. Cevaplarımı elimden geldiğince e-posta aracılığıyla gönderiyorum. Bugün bir ilk olarak, Konya’da yaşayan emekli öğretmen Rahim Demirtaş’ın mektubundan bahsedeceğim.
Ben ve bir grup arkadaşım her sabah ODTÜ ormanında yürüyüş yapıyoruz. Ankara’nın içinde cennetten bir parça olan bu küçük ormanda yürürken, kuruluşunda ve ağaçların dikilmesinde büyük emeği geçen Kemal Kurdaş’ı minnetle anıyoruz. Çünkü yaptıkları yurt sevgisinin en güzel örneklerinden biri.
Benzeri bir girişimi kendi ilinde yapan Rahim Hoca, mektubuna, “Büyük şehirlerde yaşayanlar pek farkında değiller, güzel ülkemiz giderek çölleşiyor. Bununla ülke çapında savaşan, maddi gücü olan kuruluşlar var. Bir de benim gibi, yöresinde, köyünde bu gidişe karşı çıkanlar” diyerek başlamış.
On dört yılı aşan bir mücadele veren Sayın Demirtaş, 47 yıllık öğretmenliği süresince biriktirdiğinin hepsini ağaçlara yatırmış. Konya Karacadağ’da 500 dekarlık arazide 32.000 fidan dikmiş, kuyular açmış, borular döşemiş, hayvan sırtında su taşımış. Ancak hoca dertli, “Son iki yıldır maddi açıdan tükendim. Artık bir evim yok, kiradayım, yatağım bile hacizli. Benim için önemi yok, olan fidanlara olacak” diyor. Kalp ve şeker hastası olan eşiyle beraber, hâlâ ağaçları için yardım beklediğini söylüyor.
Bu bağlamda, Afrika’da kuyu açmak için koşuşturan sivil toplum kuruluşlarına sesini duyuramamaktan dert yanıyor. Devletin elinin Arakan’a, Endonezya’ya kadar uzanabildiğine dikkat çekiyor. Ardından ekliyor: “Birileri 18 yaşına gelen çocuklarına servet boyutunda paralar harcayarak otomobil alabiliyor. Halbuki o aracın bir alt modelini alsalar, aradaki parayı güzel ülkemin çölleşmesini önlemeye ayırsalar, çocuklarına daha iyi bir vatan bırakacaklar.”
Ülkesini bu kadar seven, varını yoğunu çölleşmeye karşı mücadele için harcayan Rahim Demirtaş’a yardım etmek isteyenler (0532) 490 46 42 No’lu telefonunu arayabilirler.
BERNANKE VE NOT YÜLSELTİLMESİ
FED Başkanı Ben Bernanke, Tokyo’da yapılan son IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları sırasında yaptığı bir konuşmada, uyguladıkları genişlemeci para politikasının yükselen piyasa ekonomilerine olası etkilerini ele almış. Özellikle bazı ülkelerde parasal bağımsızlığın azaldığından ve ithal enflasyona bağımlılığın yükseldiğinden söz etmesi ilginç.
Geçen sene IMF’nin yaptığı bir çalışmayla başlayan sermaye hareketlerini (döviz akımlarını) kontrolü konusu her geçen gün daha geniş bir tartışma ortamı bulmaya başladı. Bazı ülkeler faizlerle oynayarak, bazıları döviz girişe kontrol uygulayarak kimi vade sınırlamaları uyguluyorlar. Böylelikle kısa vadeli döviz akımlarının yaratabileceği olumsuzlukların önüne geçmeye çalışıyorlar.
Verileri yakından takip edenler biliyorlar. Türkiye’de cari açık küçülmekle beraber, finansmanında hisse senedi, kamu kâğıdı ve mevduat gibi kısa vadeli kaynakların oranı yarıyı geçti. Doğrudan yabancı sermaye ile orta ve uzun vadeli kaynakların çoğalması lazım. Bu da diğer faktörlerin yanı sıra ülke notunun artışına bağlı.
Konudan bahsetmişken kasım ayında not artacak diyenlere, Karadenizli bir bankacı dostumun anlattığı fıkrayı aktarayım: Temel Londra’da araba kullanıyormuş. Şaşkın şaşkın, panik içinde aracını sürerken radyodan bir anons duymuş. “Tüm araç kullanıcılarının dikkatine, filanca caddede bir araç ters yönden gidiyor.” Temel sinirle bağırmış: “Ne biri kardeşim hepsi, hepsi.”