Advertisement

Türkiye Ekonomi Kurumu'nun son konferansının ilk gününde "Türkiye'de Ulusal Gelir, İstihdam ve Kayıtdışı Ekonomi: Ekonomik İstatistiklerin Üretiminde ve Kullanımında Zorluklar" ele alındı.
TÜİK Başkanı Birol Aydemir'in de aralarında bulunduğu konuşmacılar önemli konulara değindiler. Çok bilinen bir gerçekle başlayayım: Kaliteli veri eksikliği politika geliştirmenin önündeki en büyük engellerden biri. Bu bağlamda, Türkiye'de ekonomik kesimleri dikkate alarak bir değerlendirme yapılırsa; şirketler kesimi ve hanehalkı istatistiklerinde önemli sorunlar var. Finansal kesime ait olanların ve merkezi hükümetin ürettiği verilerin kalitesi dünya standartlarında. Ama KİT'ler, belediyeler ve diğer kamu istatistik üretiminde sıkıntılı. Öğrendiğimize göre 20 kamu kurumunda hiç istatistik üretilmiyor.
TÜİK Başkanı konuşmasında, Türkiye'de iş kayıtlarının eksikliğine ısrarla vurgu yaptı. Ulusal hesapları daha sağlıklı üretebilmek için; şirket, sektör, çalışan sayısı, işletmenin bulunduğu şehir vb. bilgilere ihtiyaçları olduğunu belirtti. TOBB, Çalışma, Sanayi ile Gümrük ve Ticaret Bakanlıklarının bu konuda 2005'ten buyana çalıştıklarını, henüz yayımlanabilecek bir veriye ulaşamadıklarını söyledi.
Bununla beraber TÜİK'in ürettikleri verileri eleştirenler varsa dinlemeye hazır olduklarını da belirtmemde yarar var.

DÜŞÜK KUR VE FAİZLE BÜYÜME
Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4.4'lük büyüme beklentilerden yüksek. Büyümeye en büyük katkıyı yüzde 3.4 ile yine hanehalkı yapmış. O aylardaki faiz oranlarına ve tüketici kredilerinde yüzde 40'lara ulaşan artışlara bakınca sonuç normal.
İkinci büyük katkı da kamudan gelmiş. Kamu harcamalarındaki büyüme çok hızlı. Yine düşük faiz sayesinde faiz dışı harcamalarda görülen ve yılın ilk yarısında yüzde 30 un üstünde değişim var. Kamu inşaat harcamalarında, mal ve hizmet alımında görülen gelişme hızları, sabit fiyatlarla yüzde 36'nın üstünde. Nominal olsa enflasyon etkisini hesaba katmak lazım.
Önemli olduğunu düşündüğüm bir gelişme, özel sektörün yatırımı ve ihracatın katkısı sınırlı. Büyümenin yükü hanehalkının ve kamunun sırtına binmiş. Kısacası düşük kur ve faiz ortamının büyümeye etkisi oldukça fazla.

BİRKAÇ VERİ İÇİN DAHA DETAYLI AÇIKLAMA YARARLI OLUR
Örneğin elektrik üretimi. T. Elektrik İletim AŞ'nin yayımladığı verilere göre, bu yılın ilk altı ayında, Türkiye'nin brüt elektrik üretimi geçen yılın aynı döneminden yüzde 2.2 az. Geçen yıla göre daha az üretim var. TÜİK elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımındaki değişimi sabit fiyatlarla sıfır, cari fiyatlarla yüzde 13.2 olarak veriyor.
Diğer bir konu, otel ve lokanta sektörünün gelişme hızı, yüzde 24'ü geçmiş. En son 2004'te bu kadar yüksek büyüme potansiyelinin arkasında istihdam teşvikinin ne kadar olduğunu merak ediyorum.
Bir de özel sektörün stoklamak için yaptığı üretim konusu var. Bir dengeleme kalemi olan stoklardaki değişim, bize ilerideki belirsizlikler konusunda reel sektörün düşüncesinin farklı olduğunu gösteriyor. Umarım bu rakam gelecek sefere fazla revizyona uğramaz.
Yılın ikinci yarısı için bir öngörüde bulunursak... Sanayi üretimi gibi bazı veriler olumu geliyor. Buna karşılık kurlarda ve faizlerde yaşanan yükselişler önce kredi faizlerinde, sonra beklentilerde negatif etki yaratacaktır. Zaten tüketici kredilerinin artış hızında da bir yavaşlama var.
Ama bana göre daha önemlisi, dünyada son çeyrekte ortaya çıkan belirsizliklerin diğer yükselen piyasalar gibi bizi de olumsuz etkileme olasılığı. FED'in kararına bölgede yaşanan siyasi gelişmeler de eklenince büyüme istendiği kadar yüksek olmayabilir.