Advertisement

Ülkemizde KOBİ’lerin ekonomideki ağırlıkları %90’ların üzerinde. KOBİ’ler ağırlıklı olarak özkaynaklarla çalışıyorlar ve özkaynak dışı finansman ihtiyacı da bankalardan kısa vadeli kredilerle karşılanıyor.

Son yıllarda enflasyonun tek haneli rakamlara gerilemesiyle, kredi vadelerinde nispeten bir uzama sağlandı gibi görünüyor. Ayrıca KOBİ’lerin yurtdışından döviz kredisi kullanımları oldukça yüksek rakamlara ulaşmaya başladı.

Ancak, ekonomide bu kadar ağırlığı olan ve en büyük sorunlarının finansman temin edilmesi olduğu söylenen KOBİ’lerin sermaye piyasası kaynaklarından hiç yararlanmadıkları ve sermaye piyasası kaynaklarına başvurmayı denemedikleri dahi görülüyor. Bu sonucun belli başlı nedenlerinin başında sermaye piyasasının, kamu otoriteleri, aracılık sistemi ve yatırımcıları ile bir bütün olarak KOBİ’leri piyasada istememeleri geliyor.

KOBİ’lerin çok küçük olduğu, yeterince şeffaf olmadıkları, kurumsallaşamadıkları, aşırı riskli yapılarının bulunduğu, yapılacak yatırımların geri dönüşlerinin belirsiz olduğu gerekçeleri ile KOBİ’lere her dönem şüpheyle bakıldı. İkinci bir neden, bu piyasaya gelmeyi bizzat KOBİ’lerin istememesi. Özellikle kayıt dışılıktan vazgeçilememesi ve dolayısıyla şeffaflığı sağlamak istememeleri ve bu piyasaya girmenin ciddi boyutta maliyetler yaratacak olması, KOBİ’leri sermaye piyasasından uzak tuttu. Son dönemlerde her iki tarafta bir zihniyet değişikliği olduğu görülüyor.

Sermaye piyasası bu iş için kolları sıvamış durumda. Ama yine de, ne olur ne olmaz yaklaşımı içinde KOBİ’ler için ayrı Borsa kurma olmayınca mevcut borsa içinde ayrı bir pazar oluşturma şeklinde KOBİ’leri davet eden bir noktaya gelindi. Maliyetler olabildiğince düşürüldü. Kurallar yine olabildiğince gevşetildi ve sermaye piyasası kaynaklarına başvurma çok basit hale getirildi. Bunların yanında, yoğun bir tanıtım ve eğitim kampanyası ile piyasadan habersiz olanlar, piyasanın nimetlerinin farkında olmayanlar uyandırılmaya başlandı. Nitekim topyekûn bu kampanya sonuç vermeye ve KOBİ’lerden hafif hafif ses gelmeye başladı.

İMKB bünyesinde oluşturulan KOBİ pazarına ilk defa bir şirket girdi. Ayrıca çok sayıda şirketin hazırlık içinde olduğu ve yakında ciddi sayılarda KOBİ’lerin borsa pazarına geleceği biliniyor. Bu gelişmelerin üzerine, son bombayı Sayın Bakan Nihat Ergün patlattı. Sayın Bakan, açıklamasında sermaye piyasasına girmek isteyen, daha doğru bir deyişle halka açılmak isteyen KOBİ’lerin halka açılma masraflarını devlet olarak karşılayacaklarını söyledi.

Bu karar gerçekten çok önemli bir karar. KOBİ’lerin adeta meslek örgütü olan KOSGEB kaynaklarından bu masraflar karşılanabilir. Bu masraflara giden, geri dönmeyen, şirketlere kıyak çekiliyor diye bakmamak lazım. Sermaye piyasasına gelecek şirketler kayıt dışılıktan maksimum ölçüde vazgeçmiş demektir. Bu sisteme vergi ve sigorta primi kazancı demektir. Sağlanacak kaynaklarla yapılacak yatırımlar ekonomiye ciddi katkılar sağlayacak, yeni istihdam alanları yaratacaktır.

KOBİ’ler bu kaynaklar sayesinde yenilikçi işlere girecekler ve bunların hepsi Türkiye ekonomisinin büyümesi, gelişmesi ve rekabetçi yapısının güçlenmesi anlamına gelecektir. Sermaye piyasasına bu denli güçlü bir destek verilmesi umarız ki geçici bir destek değil, kalıcı bir destek olur. Sermaye piyasasının önemli olduğunun fark edilmesi, ekonomi gündeminde hak ettiği yeri bulması herkesin lehinedir. Unutulmuş olan sermaye piyasası hatırlandıkça, bunun geri dönüşü kat be kat fazlasıyla olacaktır.